Seçim ve vaatler
Aç olunca insan, hele evde 5 çocuk, kapıda 6 aylık kirayı alamayan ev sahibi bekliyorsa, çok önemlidir miting meydanında siyasetçinin ağzından çıkan vaatler.
Her ne kadar bazı akademisyen ve tepeden bakmacı aydınlar bu vaatlere kanan seçmenleri ağır şekilde eleştirseler de, çıkış yolu kalmayınca insan gördüğü tek açık kapıya yönelir. Seçim ve vaatler ilişkisinde olan budur.
Türkiye’de çok partili demokrasiye geçilmesinin ardından parti liderlerinin en cömert oldukları konu vaatlerdi. Siyasilerin vaatleri oy toplamada etkili bir araç haline geldi günümüze dek.
Yaşanan ekonomik sıkıntılar, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve yarınım ne olacak kaygısı tüm toplumda egemen olunca;
Siyasilerin seçim vaatleri de bu kaygılar üzerinden oy devşirmenin aracı haline geldi.
Çok partili dönemin simgesi Demokrat Parti, 1954 seçimleri öncesi “Her mahalleye bir milyoner” ve “Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” vaatleriyle yüzde 56 oy aldı.
Türk siyasetinin en önemli isimlerinden Süleyman Demirel, 12 Eylül mirası olan siyasi yasakların referandumla kalkması sonrası 1987 seçimlerinde şu ünlü sözünü söyledi.
“Kim ne verirse, 5 lira fazlasını vereceğim...”
Ardından ekledi “Ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkaracağım.”
Genç Parti’nin kurucusu ve Genel Başkanı Cem Uzan ise mazotu çiftçiye 1 liradan satacağım diyerek yeni kurduğu partiye yüzde 7 oy aldı.
Rahmetli Necmettin Erbakan’ın en ünlü seçim vaatlerinde biri “5 bin tank yapacağım” sözüydü.
Erbakan 28 Şubat süreci sonucu Başbakanlığı bırakmak zorunda kalınca 5 bin tank sözü gerçekleşemedi.
En ünlü siyasi vaatlerden biri de Tansu Çiller’in 2 anahtar vaadiydi.
Tansu Çiller, seçimi kazanınca herkese bir ev bir otomobil sözü verdi. Her köylüye bir de traktör verilecekti.
Çiller bu vaatlerin ardından başbakan oldu. Traktörler, otomobiller ve evler verilmedi.
Elinde salladığı anahtarlar, kısa süre de olsa geniş kitleleri mutlu ettiğinden olsa gerek hiç unutulmadı.
Günümüzde artık liderler traktör, ev, her mahalleye trilyoner vaat etmiyor.
İletişim araçlarının gelişmesi, belki eğitim seviyesinin biraz yükselmesi... Ne derseniz deyin. Liderler artık biraz daha temkinli.
7 Haziran’a bir ay kaldı.
Liderler vaatlerini yine sıralıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu emeklilere yılda 2 maaş ikramiye vaat etti.
Kılıçdaroğlu “Asgari ücreti 1500 lira yapacağım”, “Evsizleri düşük taksitlerle ev sahibi yapacağım” , “Mazotu çiftçiye 1 buçuk liradan satacağım” diyor.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise biraz temkinli, Bahçeli her yıl 700 bin kişiye iş vaat ediyor. Evi olmayan ailelere de 250 lira kira yardımı.
Ak Parti ise neredeyse vaatte bulunmaya bile gerek duymuyor. Seçim sonucunu garanti görüyor gibi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu emekli maaşı düşük olanlara ayda 100 lira, çeyiz hesabında 20 bin lira biriktirecek olan genç evlilere de 5 bin lira çeyiz desteği vaat ediyor.
Kredi kartı borcunu ödeyemeyen yüz binler, miting alanlarında bayrak sallıyor, işsiz yüz binlerce genç, bir umut yaşadığı şehre gelen parti liderini can kulağıyla dinliyor acaba bana bir şey var mı diye.
7 Haziran’dan sonra açılacak kapılar, bulunacak işler, bitmiş borçlar hayal ediliyor.
Kredi kartı, tüketici kredisi ve başka borçlarını ödeyemediği için hakkında hapis kararı verilen 525 bin kişi bekliyor, 89 bini hapse girmiş, bir kısmı kaçak. Hapistekiler, dışarıdaki vaatleri dinliyorlar ekranlarda 7 Haziran seçimi öncesi acaba bize bir şey var mı diye.