Seçim rüşveti
Milyarder sayısının arttığı, buna karşılık yoksulluk ve açlığını tırmandığı bir dünyada yaşıyoruz. Bu nedenle siyasi parti programlarında yoksulluğa daha fazla vurgu yapılıyor.
Yoksulluğun önlenmesi için her şeyden önce gelir dağılımının, toplumun vicdanını rahatsız edecek boyutta bozuk olmasını önlemek gerekir. Zira mutlak gelir dağılımı hiç bir zaman sağlanamaz. Başta Marksist rejimler olmak üzere, birçok ütopik sosyal yaşam denemelerinde bile mutlak gelir dağılımı sağlanamamıştır.
Türkiye’de yoksulluğu ve açlığı kalıcı olarak ödemenin iki doğru yolu vardır... Birincisi, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’da ortaya çıkan büyümeden başka bir ifade ile bir dönemde yaratılan kat değerden herkese katkısı ölçüsünde pay verilmesi... Söz gelimi işçiye ve memura büyümeden refah payı verilmesi... İkincisi istihdam yaratılması. Bu yolla işsizliğin asgari seviyeye indirilmesidir.
Sosyal yardımlar ve para yardımları geçicidir. Hatta işsizliği artırmak gibi ters etki yapar. Ne var ki siyasi partiler son seçimde gıda, malzeme ve para dağıtma projelerinde yarıştılar.
AKP iktidarı üç dönemdir bu yarışı daha çok hızlandırdı. Sosyal sorunlarda, sağlık sorunu ile sosyal güvenlik sorununda epey yol aldı... Ancak istihdam konusunda tökezledi. TÜİK’in yayınladığı ortalama işsizlik oranına göre, 1998-2002 ortalama işsizlik oranı yüzde 7.9 iken, AKP iktidarı döneminde tırmandı ve 2007-2012 ortalaması yüzde 11.2 oldu. Çünkü AKP iktidarı istihdamı artırmak yerine, yoksulluğu poşet dağıtarak, para dağıtarak çözmeye kalktı.
AKP’nin oy aldığını gören CHP ve MHP de 2011 seçimlerinde para dağıtma projeleri geliştirdiler. Elbette bütçenin bir kısmı sosyal yardımlara ayrılır. Ancak muhalefet partileri para dağıtma projesinde AKP iktidarı ile yarışa girdiler. Başka bir ifade ile seçimlerde siyasi partilerin para dağıtma projeleri seçim rüşveti yarışmasına dönüştü.
Ben CHP’de bu anlayışa karşı çıktım... Para yerine iş projeleri oluşturalım dedim... Ancak CHP’de Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve bu konudaki kararlarına yardımcı olanların tamamı bürokrasiden geldikleri için, Kılıçdaroğlu benim teklifime itibar etmedi.
Parantez içinde söylemem gerekir ki bu noktada ben bürokratların başarısız insanlar olduğunu söylemiyorum. Tersine hepsi bürokraside başarılı olmuş insanlardır. Ancak bürokrasinin kuralları ile siyasetin kuralları çok farklıdır. Bürokrat mevzuatın dar sınırları içinde iş yapar. Siyaseti de aynı kalıp içine sokarsanız, siyaset tıkanır. Siyasette kuralları kırmadan eğmek gerekir.
Seçimlerde geçici iş verilmesi de bir çözüm değil, bir seçim rüşvetidir. O kadar ki birçok küçük belediye seçimlere az zaman kala çok sayıda geçici işçi alıyor. Seçimden birkaç ay sonra hepsini çıkarıyor. Bu durumda işe girenler, kalıcı iş bulmakta da zaman kaybetmiş oluyorlar. İşten çıkarıldığı için moralleri çöküyor.
Siyasi partilerin, aş-mı iş-mi arayışına en iyi cevabı toplum verecektir . Bir kamuoyu yoklamasında:
Nakit para mı istersin?
Gıda, malzeme yardımı mı istersin?
İş mi istersin soruları sorulmalıdır.
İş yaratmak zordur. Ancak para, faiz, kur, yatırımların teşviki gibi iktisat politikaları, yatırımların ve istihdamın vergi yükü ile bütçe politikası gibi mali politikalar birlikte ve bir plan dahilinde planlanırsa, işsizlik azalır.
Kaldı ki devlet, yeni yatırımlarda öncülük etmelidir. Her ilde en uygun yatırım konusu seçilerek, devlet yatırım yapar. Yerel işçilerin gelirinden yine her ay keserek yerine hisse senedi dağıtır. Belli bir süre sonra o yatırım çalışanların olur. Bu projeler hem kalkınma ve hem de istihdam sorununa yardımcı olur.