Seçim anketleri ne diyor?
14 Mayıs seçimleri nedeniyle, deprem sonrasında 6 anket yapılmış. Dün bir gazetede yayınlandı.
En son yapılan ORC''nin anketine göre; AKP 29,1, MHP yüzde 5,4 ve BBP yüzde 1,5 olmak üzere Cumhur İttifakı''nın toplam oy oranı yüzde 36 olarak çıkıyor.
Seçim anketlerinde güvenirlik bakımından ORC''nin iki avantajı var. Birisi; Dünya Araştırmalar Derneği (ESOMAR) üyesi olduğu için denetim altındadır. İkincisi geçmişte artısı var; 2018 seçimlerinde en yakın tahmini yapmıştı.
Yakın tahminlere ulaşmak için tüm anketlerin ortalamasını almak gerekir. Yanlı anketler bu ortalama ile birbirini düzeltiyor ve ortalama gerçeğe yakın çıkıyor.
Seçim anketlerinin objektif olması gerekir. Objektif olmayan bir siyasi partiye çalışan anketler önce, partiyi yanlış yönlendirdiği için partiye zararlıdır. Sonra, güven vermediği için kendine zararlıdır. Hayatını sürdüremez.
Deprem sonrası anketler arasında uçurum var. Söz gelimi Areda Survey, AKP oy oranını 38,5, CHP oy oranını yüzde 22,8 olarak açıklamış. Arada 15,7 puan fark var.
Bir diğer firma ALF ise, AKP oy oranını yüzde 29,5, CHP''nin oy oranını yüzde 27,8 olarak açıklamış. Arada 1,7 puan fark var.
Altı anket ortalaması ise yüzde 33,4 çıkıyor. Areda Survey''de ortalamadan sapma yüzde 16 ile daha yüksektir.
14 Mayıs 2023 seçimlerinde seçmen sayısı yaklaşık 58 milyondur. AKP''nin oy oranının da ortalamaya uygun olarak yüzde 33,4 olduğunu varsayarsak, tesadüfi seçilmiş 3000 kişi ile yapılan anket sonucunda AKP oylarında hata payı, artı-eksi yüzde 1,5 dolayında olması gerekirdi.
Cumhur İttifakı''nın oy oranının neden yüzde 36''ye gerilediğini araştırmaya gerek yok, çünkü her gün hepimiz sıkıntılarını yaşıyoruz. Ama iki önemli sorun var ki bu sorunları bugünkü iktidar istese de çözemez.
Birisi ekonomik istikrarın aşırı bozulması ve yoksulluğun artmasıdır. İkincisi ise demokraside kan kaybıdır.
Bir ekonomide yüksek enflasyon, dış borçlarda temerrüt riski varsa, diğer ülkelere sıçramasını önlemek için IMF devreye girer. Taze döviz sağlar. Ama siyasi iktidar IMF''ye gitmiyor ve düşük faiz gibi bozucu etkileri olan politikalardan da vaz geçmiyor.
Daha büyük sorun demokrasi sorunudur. Demokrasi sorunu tüm dünyayı korkutuyor. Özellikle Avrupa; komşusu olan ve aynı zamanda jeopolitik önemi yüksek olan Türkiye''nin otokrasiye geçmesinden ve dikta rejime kaymasından korkuyor.
Dikta rejimleri de dünya için tehdittir. Söz gelimi Putin, iktidarda kalmak için harp çıkarmaktan ve nükleer tehditten çekinmiyor.
Öte yandan dinin siyasi alanda kullanılması, aynı zamanda dünyada teokrasi riski algısı da yaratıyor.
Aslına bakarsak; İslam ülkeleri arasında tam demokraside olan ülke yoktur. Nüfusu içinde başka dinleri de barındıran Malezya (İslam Nüfusu yüzde 61,3), Arnavutluk (İslam nüfusu yüzde 58,79) ve Endonezya (İslam nüfusu yüzde 87,18) kusurlu demokrasi, Türkiye, Tunus ve Pakistan karma rejimle idare ediliyor. Kalan tüm İslam ülkelerinde tam otoriter rejim var.
Laik olmayan İslam ülkelerinde demokrasi imkânsızdır. Çünkü şeriat demokrasiyi reddeder.
Teokrasi, dine dayalı yönetim biçimidir. Devlet işlerinin dini temellere dayandırıldığı bir sistemdir. Osmanlı''da teokrasi vardı.
Çok şükür ki; Türkiye''de teokrasiye karşı direnç var. Nedeni, Türkiye''nin 200 yıldır Batı eksenli olması ve Batı laikliğini, Batı yaşam tarzını görmüş olmasıdır.