Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

''Sebo! Sıra hangimizde?''

Günlük olağanüstü gelişmeleri gazetecilik sorumluluğu ile yazmak için çaba sarf ederken yakın çevremdeki gelişmeleri, ansız, beklenmeyen ölümleri dile getirdiğim için de yüreğim çok yaralı. Uzun yıllarımı geçirdiğim İstanbul''da olsam "Karacaahmet" derdim. Lakin; doğup, büyüdüğüm, acılarımı yaşadığım kent Ankara''da ikamet ettiğim için Karşıyaka Mezarlığını hiç sevmiyorum. En sevdiklerim yatıyor çünkü...

Adının, Karşıyaka olduğuna bakmayın. O, yıllar köy statüsünde olan Yahyalar''da olduğu için, resmî yazışmalarda ne yazık ki "Karşıyaka" diye geçti sözcüklere... Oysa "Karşı-Yaka"nın, gençlik yıllarımızda "Karşı"sının "Öbür taraf" olduğu gerçeğini kazıdık düşüncelerimize. "Öbür dünya" denilen "Karşı" tarafa daha çocuk yıllarımızda bu ülkenin en "İdealist genç"lerini gömmüştük. Lakin "Karşı" asla "Araf" olmamıştı. Safımız belliydi. Annelerimiz, babalarımız, yakınlarımız yanında "Kimseye itiraf edemediğimiz sevdaları"mızı da toprağa verdik Karşıyaka''da... 12 Eylül''ün idam sehpasına gönderdiği, Çarşı yangınlarının yanında, Sivas''ta tüm dünyanın önünde yakılanlarla beraber, Kerkük, Suriye, Azerbaycan ve Türk Dünyasının sevdalılarının gömüldüğü alandır Karşıyaka... İvedik, Yahyalar, Karşıyaka ve de bilmem ne köyü olarak giderek genişleyen coğrafyada; çoğumuzun "Sevdicekleri" gömülü. Mustafa''lar, Fikri''ler, Ali Bülent''ler ile beraber Deniz''ler, Dündar Ağa''lar ve daha Cumhuriyetimizin çocuklarının kemikleri adeta "Müze" gibi oradadır... Sebo''nun cansız bedenini Karşıyaka morguna almadan Trabzon''a yolladılar. Oysa Karşıyaka''ya bir kaç saat uğramalıydı. Sevdikleri vardı. O, Karadeniz''in uçsuz bucaksız topraklarının sevdalısıydı. Mücadelesini Trabzonspor camiası ile beraber, armudun burnuna düştüğü "Şair adayı oğlu" ve kızı yaşatacak. İliğini bir an düşünmeden veren kardeşleri ruhunu yükseltecek.

Vay be Sebo... Kumpas davalarında, Gezi direnişinde TRT''nin resmî personeli olduğu halde; "Direniş" için ne çok emek verdi. En azından, yanımda kimse olmasa; "Sen tanık olmalısın" diye, 15 Temmuz sonrası gelişmelerde arkamda oldu.

Biz, O''na "Yüksel Kahvesi''nde, Messi" derdik. TRT-Spor servisinde çalıştığı günlerde kurumun değil kendi parası ile İspanya''ya gidip; Messi''yi seyretmişti ve yorumlamıştı.

İlahi Sebo... Nazım Hikmet hayranıydı. Ve çok güzel şiirler yazardı. Benden birkaç yaş büyük olmasına rağmen "Aynı kuşaktanız" deyip anlayış gösterirken başkent gecelerinde sabahlara kadar az "Türkü" dinlemedik O''nunla... Bizim mahallenin "Huysuz"u olduğu kadar "Koca yüreklisi Müyesser" ile ben tanıştırdım O''nu. Nihat Genç''in mahalle arkadaşı bazı konularda sırdaşı idi. Sıra dışı adamdı. 12 Eylül öncesinde ailesinin teşviki ile Almanya''ya gidişinden sonra; dilese dönmezdi. O''nu hep çeken bir "Kök" vardı. Karadenizlilik ve "bu topraklarda mücadele azmi" basit bir "Lenfoma" dediğimiz kanser illeti metastaz yaparak aldı bizden götürdü.

Solcu görüşlere sahip Sebahattin Arslan''dan bir kaç gün önce de "Kerkük''lü Mahmut Kasapoğlu"nu kaybetmenin sızısını yaşarken "Sebo" canımı sıktı. Oysa daha geçtiğimiz hafta "Yüksel Kahvesi''ne gelince sahalara indin mi?" soruma... "Henüz değil" cevabı ile işaret bırakmıştı.

Olmadı be Sebo! Sahi, sıra hangimizde?

Ahh ulan Sebo! Sana bir güzel şeyler yazmalıyım diyorum da... Beceremiyorum...

Belki yazdığı şiirleri kitaplaştırmak görevim haline gelir. Güle güle Sebo...

Yazarın Diğer Yazıları