Cudi'de çiçekler açıyordu, Cudi'de bombalardan değil mangal partilerinden yükseliyordu dumanlar, dağa çıkışlar nitelik kazanmıştı, üç-beş Mehmetçik için Meclis olağanüstü toplanır mıydı hiç, ona serok Ahmet derlerdi, PKK silah bırakıyordu, Öcalan dünyayı iyi okuyordu ve Öcalan öldürmeyi değil yaşatmayı seçmişti, Türk bayrağı değiştirilebilirdi...
Şaşırdık mı?
Hayır...
"Binlerce kadın ve çocuk katledildi, devletim ve milletim adına özür diliyorum" dendi Dersim için.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Elçiliğimiz basıldı, kırk küsur gün rehin alındı, "Eli silahla buluşmuş Orta Doğu'nun asabî çocukları" denildi.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Habur'da, elindeki silahı emanete bırakmış teröristlerin ayağına savcı çadırları kuruldu ve hepsi salıverildi.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Uçakla gelen peşmergeler bizim topraklarımızdan müsellah vaziyette geçti, yollarda mola verdiler, lahmacun servisleri yapıldı peşmergelere.
Şaşırdık mı?
Hayır...
"Kobani'deki kardeşlerime selâm söylüyorum" dediler.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Şivan Perver'le "Megri Megri" türküsünü söylediler.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Sınav soruları kör gözüm parmağına şekilde göstere göstere yıllarca çalındı, soruşturmaya bile gerek görülmedi.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Ne istedilerse verdiler.
Şaşırdık mı?
Hayır...
Ben size diyeyim üç vakte kadar, siz deyin beş vakte kadar yeni bir açılım süreci başlatacaklar, ç harfi düşecek yerine t harfi gelecek ve adına da bu sefer demokratik 'atılım süreci' diyecekler.
Şaşıracak mıyız?
Hayır...
HDP'li vekiller serbest kalacaklar.
Şaşıracak mıyız?
Hayır...
'Atılım süreci'ne karşı çıkacak olanları FETÖ sopasıyla tehdit edecekler.
Şaşıracak mıyız?
Hayır...
Neden?
Çünkü şaşırma duygularımız iptal oldu.
Ne yaparlarsa yapsınlar şaşırmıyoruz artık.
19 Mayıs törenleri kutlanmıyormuş.
Her millî bayramda hastalanarak hastaneye yatan Abdullah Gül'e şaşırıyor muyduk?
Hayır...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün muhterem annesi Zübeyde Hanım'ın iffetine saldırıyor müptezeller.
Şaşırıyor muyuz?
Hayır...
Bir gün şaşırmayı özleyeceğimizi hiç düşünemezdik.
