Sağlık sigortasına çekidüzen
Hazine Müsteşarlığı nihayet özel sağlık sigortalarına da el attı ve bir dizi yeni düzenlemeyi hayata soktu. Yeni düzenleme 6 ay sonra devreye girecek. Buna göre düzenleme, sağlık sigortası satan şirketlere ciddi bir disiplin getiriyor. Nitekim Türkiye’de yaklaşık 20 yıldır sağlık sigortası özel şirketler tarafından satılıyor ve yol açılan mağduriyetler sebebiyle gerçekten kanayan bir yara durumuna gelmişti.
Özellikle sigorta şirketlerine yıllarca prim ödeyen vatandaş yaşı 60’a geldiğinde sigorta şirketi; “sen risklisin seni artık sigortalamıyorum” diyordu. Oysa bu kişiler uzun süre prim ödediğinden ömür boyu poliçe yenileme garantisi almışlardı.
Tabii ki bu garantinin sınırları size bunu verenin keyfiyle alakalıydı.
Bir rahatsızlığınız çıktı. İlk yıl size prim ödüyor, ikinci yıl sen hastalandın diyerek poliçeyi uzatmıyor ya da bin lira ödüyorsa yılda bu primi 10 bin lira gibi ödenmesi imkansız bir rakama çekiyordu. Kimse sesini çıkartmadı bu zorbalığa yıllarca.
Şimdi, ömür boyu garanti verdiysen bunu sigortalı 80-90 yaşına da gelse devam ettirme zorunluluğu çıktı. Daha bir çok yeni tüketici lehine gelişmeler var.Sürprim adı altında, hastalanınca ekstradan para alma dönemi de sona erdi.
Yine bir başka ticari ahlaksızlık; sudan sebeplerle ekstradan prim isteme uygulamasıydı. Nitekim bizzat benim başıma geldi. 10 yıl boyunca prim ödediğim sigorta şirketi benden kalp ve tansiyon rahatsızlığını gerekçe göstererek ekstra prim istedi. Oysa ben ne kalp ve tansiyon hastasıydım, ne de bu konuda tedavi görmüştüm. Sigorta şirketinin gerekçesi tıpkı Nasrettin Hoca’nın hikayesi gibiydi.
Bir gün tavuktan gıda zehirlenmesi ile acil servise başvurdum. Ateşim ve tansiyonum yükselmiş bu arada kalp ritmim de yükselmişti. Serum verilerek bir saat sonra taburcu edilmiştim. Ancak bir yıl sonra bu bana kalp ve tansiyon hastalığı risk primi olarak geri döndü. Gerekçesi tansiyonum yükselmiş ve bu da kalp riski taşıyabilirdi. Beni tedavi eden doktorun “böyle bir tedavi görmemiştir sadece gıda zehirlenmesidir” demesine rağmen günlerce mücadele vermek zorunda kaldım.
Bu tür kurnazlıklara da son verildi.
Hazine Müsteşarlığı’nın yaptığı bu çalışma gerçekten takdir edilecek türden.
Ancak ciddi eksiklikleri var.
Bu eksikliklerin başında ise yıllık artış oranı geliyor. Sigorta şirketi bu düzenlemeyle riskli sigortalıya açıkca git diyemeyecek ama kendi ayağı ile gitmesini sağlayacak ayak oyunlarının önü halen açık.
Bunun adı medikal enflasyon.
Sigorta şirketlerinin en önemli silahı.
Hazine Müsteşarlığı maalesef bunu dikkate almamış.
Siz eğer risk teşkil ediyorsanız ya da yaşlanırsanız priminizi yükseltiyor.
Yukarıda da söylediğim gibi enflasyonun yüzde 10 olduğu bir ortamda prim artışını yüzde 300 yapıyor. Gerekçe olarak da medikal enflasyonu gösteriyor.
İnsanlar yıllarca prim ödüyor ama sigorta şirketinin kurnazlığı ile bir anda sistemin dışında kalıyor.
Bir başka sorun ise, a sigorta şirketinden b sigorta şirketine geçmek istediğinizde sigorta şirketleri müşteri kaptırmamak için sigortalının dosyasına her türlü hastalığı yapıştırıyor. Mesela başınız mı ağrıdı beyinle ilgili akla mantığa gelmeyecek hastalıkları yazıyorlar.
Bu konuda da Hazine Müsteşarlığı’nın bir çalışma yapması gerek.