Sağlığımızla oynamayın

Bugünlerde, sağlığımızı ilgilendiren üç kanun tasarısı var... Birisi “Kamu Hastane Birlikleri Kanun Tasarısı” diğerleri bir torba yasa içinde yar alan “Yeşil Kartlıların Sosyal Güvenlik Kurumu’na devri” ve “Genel Sağlık Sigortası’ndan yararlananların cebinden katkı payı ödemesi”dir.
Bugüne kadar AKP iktidarının sağlık konusunda yaptığı uygulamalar, şu gerçekleri ortaya çıkardı...
Hükümet, Genel Sağlık Sigortası’nın ne olduğunun, nasıl olması gerektiğinin ya farkında değil veya kasıtlı olarak olayı saptırıyor.
Genel Sağlık Sigortası, özet olarak herkesin sağlık şemsiyesi altına alınması ve sağlık hizmetinin herkese aynı kalitede sunulması hedeflenen bir sistemdir. Sigorta için herkes prim öder... Ödeme gücü olmayanın primini devlet öder.
Sosyal Güvenlik ve Senel Sağlık Sigortası sistemine rağmen Türkiye’de sağlık hizmetleri hâlâ çok dağınık... Yukarıda açıkladığım tasarılar yasalaşırsa, sağlık hizmetleri iyice dağılacaktır.
Türkiye fakiri bol bir ülkedir. Çalışanların geliri düşüktür. Bir ailenin asgari ücretle geçinme imkanı yoktur. Bu nedenle Genel Sağlık Sigortası gereklidir.
Kaldı ki, sağlık hizmetinin kamusal özelliği var. Sağlıklı toplum ve sağlıklı çevre, herkesin refahını artırır. Bu nedenle parası olan değil, herkesin sağlık hizmetinden eşit yararlanması ve aynı kalitede sağlık hizmeti alması gerekir.
Bugünkü sistemin adı Genel Sağlık Sigortasıdır... Ancak uygulamanın bu sistemle alakası yoktur. Parası olmayanın sağlık hizmeti alması, fiilen deveyi hendekten atlatmak kadar zordur. Devlet hastanelerinde çok uzun süre beklemeyi gerektiren ameliyat kuyrukları vardır.
Özel hastanelerde, sigorta yeterli değildir. Sigorta dışında, kan parası, ilave ilaç parası ve çeşitli yollardan sağlık sigortasının en az iki katı kadar parayı herkes cebinden ödemek zorundadır.
Özel sektörün nihai hedefi kârını maksimize etmektir. Sağlık hizmetini özel sektöre bıraktığınız zaman, özel sektör mutlaka bir açığını bulup, hastadan para alacaktır.
Getirilmek istenen, Kamu Hastane Birlikleri, sağlıktaki bu karmaşayı artıracaktır.
Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısı her şehirde hastane veya hastane gruplarından oluşan birlikler öngörmektedir. Yasada bu birliklerin özerk olacağı ifade edilmektedir. Ne var ki Birliklerin 7 kişilik yönetim kurulunun 4’ü bakanlık ve valilik tarafında seçilecektir.
Üstelik bu birlikler rekabete sokulmaktadır. A-B-C-D-E gruplarına ayrılmıştır. Yönetim kurulu üyelerine bu gruplara göre maaş verilecektir. Birlik yönetiminin daha yüksek maaş kavgası, sağlıkta yıkıcı rekabetin ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Ayrıca Hastane Birlikleri daha çok gelir sağlamak için, aynen özel hastanelerde olduğu gibi, hastalarından daha çok para alma yöntemleri geliştireceklerdir.
Hastane Birliklerinde, çalışanlar da temsil edilmiyor. Oysa ki dünyada yeni yönetim tarzında, çalışanların yönetime katılması, işletmenin korunması, sahip çıkılması ve verimlilik artışı açısından etkin bir yöntemdir.
Bu Birlikler kamu tüzel kişiliğe sahiptir. Ancak tasarıya göre aynı Birlik, adına kayıtlı olan gayrimenkulleri, üstündeki tesislerle birlikte satmaya yetkilidir. Yani anlaşılan o ki “gizli özelleştirme” yapılacaktır.
Genel Sağlık Sigortası, devletin yapması gereken bir sistemdir...
Ancak AKP iktidarı, eğitimde olduğu gibi, sağlığı da özel sektöre bırakmak niyetindedir.
Özel sektör ayakkabı üretirse, ayakkabıyı talebe göre farklı kalite ve fiyattan satar. Bu ayakkabının, yalnızca kullanana faydası veya zararı var... Ancak eğitim ve sağlık, kamusal özelliği olan hizmetlerdir. Yani hem bu hizmetten yararlananlara özel fayda sağlar... Hem de toplumda verimlilik ve refah artar. Bu nedenle eğitim ve sağlık hizmetleriyle oynamak, toplumun geleceğini olumsuz etkiler.

Yazarın Diğer Yazıları