Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Sadi Ağabey'in ardından...

1968 kuşağının "Sadi Ağabeyi", bizim 78''liler için önce "Bey" sonra da "Sayın Bakan" idi. "Ulaşılmaz, yaklaşılmaz" sandığımız Somuncuoğlu''nun gerçekte emekçi bir yayıncı olduğunu çok sonra öğrendik. Bugün halen boşluğu doldurulamayan Töre ve Devlet Dergilerinin her satırındaki emeğini kendisinden değil hep başkalarından dinledik.

Türk Ocakları''nın gençlik kollarında başlayan mücadelesi, MHP Gençlik Kolları Genel Başkanlığı, MHP GİK üyeliği, Genel Başkan Yardımcılığı ve Bakanlıkla sürmüştü. Derken 12 Eylül darbesi... Savunmaları kitap haline gelmişti. Varı-yoğu Türk Milleti olan Somuncoğlu, Türk Ocaklarının yeniden açılması ile Genel Başkanlığa seçilmişti. Kabına sığmayan gayretleri ile yurt çapında teşkilatlanmayı başardı. Yasakların kalması ile beraber, siyasi partilerin yeniden açılması gündeme gelince MHP için kolları sıvadı. Parti yönetimi tarzını benimsemediği MÇP''ye katılmamış MHP''nin yeniden açılarak Türk Milliyetçilerinin demokrasiyi içselleştirerek büyük bir çatı altında toplanmasını arzu ediyordu.

Uzun süren istişareler neticesinde merhum Alparslan Türkeş ile mutabakata varamadılar. Türkeş''in MÇP''sindeki dönemin yöneticileri Sadi Somuncuoğlu ve arkadaşlarının gelmesi durumunda kendi koltuklarının tehlikeye düşeceği endişesi ile MHP''nin açılmamasını istediler. Merhum Türkeş, kendi ekibini koruma adına MHP Kongresinin toplanacağı Yükseliş Kolejine adeta çıkarma yaptı. Somuncuoğlu ve arkadaşları kongreyi kaybetti. Türkeş hemen akabinde MÇP''yi olağanüstü kurultaya götürüp, partinin adını ve amblemini değiştirip MHP ile yola koyuldu. O dönem gençlik önderleri Türkeş karizmasının etkisi ile Somuncuoğlu ve arkadaşlarına haksız ithamlarda bulundular. Ancak Somuncuoğlu Türkeş hukukunu koparamadılar.

Sadi Bey saygıda kusur etmediği gibi; küsüp-darılmadı. ANAP''tan milletvekili seçildiğinde MHP baraj altında kalmıştı. 4 Nisan 1997''de Türkeş''in ani vefatından sonra MHP''ye katılarak, Başbuğ''unu yitiren ülkücülere moral aşıladı. Devlet Bahçeli''nin Genel Başkan Yardımcılığını yaptı. 1999 seçimlerindeki MHP kadrosu ile iktidarın ikinci ortaklığında koalisyon görüşmelerine başkanlık yaptı. Kadroda kimler yoktu ki... Gün Sazak''ın oğlu Süleyman Sazak, Prof. Dr. Enis Öksüz, Prof.Dr. Ramazan Mirzaoğlu, Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, Prof. Dr. Hüsnü Yusuf Gökalp, Dr. Mesut Türker, Mehmet Gül, Ali Güngör ve daha niceleri...

Devlet Bakanlığında TOKİ ve Emlakbank kendisine bağlı idi. Rantiyecilerin yolunu kesti. Süleyman Demirel''in Cumhurbaşkanlığı süresi uzatılmayınca, Bahçeli''nin Cumhurbaşkanı adayı olmasını talep etti. Israrcı oldu. Ancak Bahçeli "Beni Çankaya''ya yollayıp, partinin başına mı geçeceksiniz" diyerek Koray Aydın''ın da bu yöndeki telkinlerini geri çevirdi. Sadi Bey, bunun üzerine "Türk Milliyetçilerinin bir adayı olmalı. Kimse çıkmıyorsa ben aday olurum" diyerek TBMM Başkanlığına dilekçe verdi. Bahçeli''nin talimatı ile "Töre" devriye girdi ve TBMM''de MHP''li Milletvekillerinin yumruklu saldırısına maruz kaldı. Ardından bakanlıktan azledildi. Bu azil zincirine Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ve Türk Dünyasından sorumlu Bakan Abdulhaluk Çay da ilave edildi. Akabinde MHP barajın altına çakıldı.

Sadi Bey, mensubiyeti ile gurur duyduğu Türk Milletine hizmetten geri durmadı. Her platformda görüşlerini çekinmeden beyan etti. Milli Düşünce Derneği''ni kurdu. Her hafta farklı konu ve konuklarla Türkiye''nin meselelerini, çözüm yöntemlerini ortaya koydu. 500 den fazla oturum yönetti. Haftalık düzenli olarak Yeniçağ Gazetesi''nde yazdı. Yılın armağanları törenleri ile genç-yeteneklerin önünü açtı. Her fırsat da telefon açar, toplantılara davet ederdi. Amansız hastalığa yakalandığında Milli Düşünce Merkezi''nin devamı için kongreyi toplayıp, helalleşerek veda etti. Son defa o kongrede bir araya geldik. Namık Kemal-Özgür ve Demokrat Basın Armağanı''nın bana verilmesi teklifi de O''nundu. Onurlandı bizi gider ayak yeri doldurulamayacak mütefekkirlerimizden biriydi. O''nun mütevazılığı tüm Türk Milliyetçilerine örnek olmalıdır.

Şu dönem göğsümüzü gere gere "Ağabey" diyebileceğimiz kaç kişi kaldı ki. Ankara Kocatepe Camiinden uğurlarken eski tüfeklerin acılarını gözlerinden okudum. Ömrünü vakfettiği siyasi kurumdan bir tek temsilci olmadığı gibi taziye mesajı bile yayınlanmadı.

Ruhun şad, mekanın Cennet olsun Sadi Ağabey... Yokluğunu çok arayacağız...

Yazarın Diğer Yazıları