Rus uçaklarının ihlal-ler-inden sonra...
Nefeslerimizi tuttuğumuz sıcak gündem maddesi 1'di. Dün sabah, mesaiye başladığımızda 2'ye çıktı. Hava sahamızı ihlal etmesi yüzünden düşürülen Rus savaş uçağı ile ilgili nefes kesen saatler, krizdeki yeni kabine listesini arka plana itti. Ankara toz-duman günlerinden birini daha yaşadı dün.
Önce Metehan'ın kartallarının, hava sahamızı ihlal eden Rus savaş uçağını düşürmesi ile Ankara koridorlarında yaşananlara bakalım. İnce ayrıntılardan söze girelim. Rus savaş uçağının düşürülmesi çok ilginç bir zamana rastladı. ABD Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Paul Selva'nın Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'e ve Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Türkiye'ye yapacağı kritik ziyarete saatler kala... Ancak dün akşam saatlerinde Lavrov'un ziyaretinin iptal edildiği bilgisi geldi. Her ikisinin de dosyasında PYD/PKK, IŞİD ile mücadele, Türkiye'nin sınır güvenliği ve Bayır-Bucak'a saldırılar vardı.
Öncelikle kamuoyunun bilmediği ve açıklanmayan bir hususun altını çizmeliyim. Rusya destekli Esad güçlerinin Suriye Türkmenlerine karşı yürüttüğü soykırım sırasında Rus uçaklarının Türk hava sahasına yaptığı bir çok ihlal var. Genelkurmay Başkanlığı bunları açıklamıyordu. Ancak Rus askeri yetkililerle yapılan üst düzey çok sayıda toplantıda tüm hava sahası ihlalleri Rus heyetlerinin önüne konulmuş ve sert angajman kurallarının uygulanmasında tereddüt edilmeyeceği açıkça ifade edilmişti. TSK, kararlılıkta dün çok çarpıcı bir şekilde ön aldı ve Rus savaş uçağı düşürüldü. Ondan sonra da Ankara'da çok temkinli ve kararlı bir stratejinin izlerini gözlemledik. Moskova'dan gelen "Türk hava sahasının ihlal etmedik. Kanıtlarız" açıklamasına Genelkurmay anında cevap verdi. Düşürülen uçağın iz haritası yayınlandı. Yapılan yazılı açıklama da çok önemliydi. Rus uçağının defalarca uyarıldığı. "5 dakikada 10 kez uyarıldı" ifadesi çok çok önemli. 5 dakika, hava ihlalleri açısından çok uzun bir süre, uyarılma sayısı da uygulanacak angajman kurallarının sertliği ifadesine göre de çok toleranslı. Mare hattında kırmızı çizgi çeken ve Kürt koridorunun tamamlanmasına izin vermeyeceğini ilan eden ve güvenli bölgede ısrar eden Ankara, tüm dünyaya dün kararlılığını gösterdi. Rus uçağının düşürülmesi öncesinde Türkiye'nin BM'yi Bayır-Bucak Türkmenlerine yapılan saldırıları görüşmek için önceki gün ve dün de NATO'yu olağanüstü toplantıya çağırmasıyla birlikte bence verilen önemli mesajlar var;
Suruç ve Ankara patlamaları ile kurulan uluslararası tezgahla birlikte Suriye bataklığına girmemekte direnen ve kirli oyunu iyi tahlil eden TSK, taraflara "gücümü görün" dedi. Ankara, "çözüm masada" mesajı verdi. Rusya'ya özelde verilen mesaj, "Ukrayna tipi oldu-bittiye müsaade etmem..." Rus uçağını düşüren Türkiye'nin bir NATO ülkesi olduğunu dikkate aldığımızda ABD ve NATO'ya verilen özel mesaj da "güvenli bölge ve uçuşa yasak bölgede taleplerimde kararlılığımı görün. Müttefik olarak sorumluluklarınızı yerine getirmezseniz kendi kaderimi kendim tayin ederim" şeklinde özetlenebilir.
***
Gelelim merakla beklenen kabine listesine. Beklenen oldu, "Başbakan", "senkronize"den öte "kopyala-yapıştır" oldu. Bakmayın siz, menfaat ve havuz medyasının denge girdabındaki çırpınışlarına. "Her ikisinin de isteklerinin izlerini görüyoruz" kıvırtmalarına... Mücadeleyi "ihaleciler" kazandı. Kabinede "makaleciler" dipten kazındı. Daha net anlayabilmek için kabinede olanlar ile olmayanlara bakalım isterseniz;
"Başbakan"ın direttiği Ali Babacan, bırakın ekonominin patronluk koltuğunu, kabinede var mı?..
Yok...
Diyeceksiniz ki "Mehmet Şimşek var o koltukta"... "Hem de ekonomin başı olacak"...
Yahu alt tarafa bakın;
Ekonomi ile ilgili tüm icracı bakanlıklarda başta damat Berat Albayrak Enerji Bakanı olmak üzere, Davutoğlu'nun (hiç istemediği) Süleyman Soylu Çalışma Bakanı, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi, Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, Maliye Bakanı Naci Ağbal var... Bir de üstüne üstlük "Başbakan"ın kabinede hiç görmek istemediği Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı... Şimdi, Mehmet Şimşek en tepede ekonomiden sorumlu bakan olsa ne olur olmasa ne olur?.. Hem bir de!.. Mehmet Şimşek'in de Ahmet Hocaya "yakınlığı" ayrıca tartışılacak bir konu...
Konya lobisinden Başbakan Yardımcılığına gelen Lütfi Elvan da Ankara'da "dengeciliği" ile meşhurdur.
Kabinedeki R. Erdoğan mührünü (aynı son kongrede MKYK'da Davutoğlu'nun tek başına bırakılması gibi) anlayabilmek için bir de "itiraz edilenler" noktasından bakın;
Ahmet Hocanın itiraz ettiği Süleyman Soylu, Binali Yıldırım gibi isimlerin tümü kabinede.
R. Erdoğan'ın "görmek istemiyorum" diye itiraz ettiği, Ali Babacan, Ali Sarıkaya, İbrahim Turan gibi isimler ise yok.
Yani R. Erdoğan'ın her istediğinin olduğu kabine...
Ahmet Hoca'nın ne durumda olduğunu ortaya koyan bir kulis bilgisiyle kabine analizine nokta koyalım. Önceki gün (Pazartesi) gerçekleşmediği ileri sürülen Erdoğan-Davutoğlu arasındaki yaklaşık 4 saatlik görüşmede (konutların yakınlığı ile bilinen mekanda) "Başbakan" istemediği isimler için yaptırdığı özel istihbarat notlarını masaya koydu. Çok sinirlenen R. Erdoğan, "Salı günü 11.00'de gel" dedi.
"Uyum ve denge" kabinesinin kısa öyküsü böyle!..