Rekabetçi kur

ABD ile Çin arasında, ABD ile AB arasında zaman zaman kur savaşları yaşanıyor. Ocak 2014'te, 1 dolar 6,03451 yuan idi. ABD, yuan'ın düşük tutulmasına itiraz ediyordu, çünkü ABD malları Çin malları ile rekabet edemiyordu.

Geçen sene, 2019 Ağustos ayında ABD, Çin'den yapılan ithalata yüzde 10 gümrük vergisi planladığını açıklamıştı. Hemen arkasından Çin Merkez Bankası kanalıyla, yuanın iki günde yüzde 3,5 değer kaybetmesini sağlamıştı. ABD, o zaman Pekin yönetimini yuanın değerini piyasaya müdahale ederek düşük tutmakla suçladı ve "döviz manipülatörü" olarak ilan etti.

Yine 2019 Ekim ayında, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Mario Draghi'nin, istikrar için daha fazla faiz indirimi ve parasal genişlemeye işaret etmesi sonrasında avro/dolar paritesi o dönemde 1,1181 ile iki haftanın en düşük seviyesine gerilemişti.

Bu gelişme sonrasında Trump, Draghi'yi hedef alarak, avrodaki değer kaybının "haksız bir şekilde" ABD ile daha kolay rekabet edilmesine yol açtığını, Çin ve diğer ülkelerin de yıllardır bu yolu izlediğini savundu.

Scala Yayıncılık tarafından Türkçe yayınlanan, James Rickards, 'Kur Savaşları' kitabı ile ilgili yorumda "Uluslararası iktisatta en yıkıcı ve korkulan sonuçlardan biri kur savaşlarıdır. En iyi koşullarda ticari ortaklarından büyüme çalan ülkelerin üzücü manzarasını sunabilir, en kötü koşullarda ise ardışık enflasyon, durgunluk, misilleme ve fiili şiddet nöbetlerine dönüşürler" diyor.

Dalgalı kur politikası hükümetler, ulusular arası rekabete müdahale etmesin diye icat edildi. Ancak dalgalı kur politikasında bile milli paranın aşırı değer kaybı veya kazanması, piyasaları bozacağından Merkez Bankası döviz almak ve satmak yoluyla müdahale eder. Elbette Merkez Bankası'nın elinde yeterli rezerv de olması gerekir.

Bir ülkenin milli parasının değerinin reel olarak düşük olması, ithalatın pahalılaşması, ihracatın ucuzlaması demektir. İhracat malları diğer ülkelere göre ucuzladığı için ülkenin rekabet gücü artar.

Söz gelimi Türkiye'de 2003 ve TÜFE bazlı reel kur endeksi Temmuz ayında 68,52 oldu. Bu demektir ki TL yüzde 31,48 oranında daha düşük değerdedir. İhracatçı uluslar arası piyasada ortalama fiyatı bir dolar olan bir malı 69 cente kadar düşürebilir.

Türkiye de, rekabetçi kur sistemi çalışmıyor. Zira ihracatta ithal girdi payı yüksektir. İhracatçıların açıklamasına göre bu pay yüzde 80'e kadar çıkıyor. Yani ihracat mallarının maliyeti yüzde 80 oranında yüksek kurdan dolayı artıyor. Geride yüzde 20 oranında yerli ve milli! katma değer kalıyor.

Dahası kur artışı nedeni ile ithalatın finansmanı zorlaşıyor. Zira Türkiye'nin iflas risk primi yüksek 600 baz puana yakındır. Dış kredi faizine 6 puan da ilave etmek gerekir. Şu sıralarda Türkiye dışarıdan yeni borçlanmayı yüzde 7.40 faizle yapabiliyor.

İthalatın finansmanı zorlaşınca yüksek oranlı girdi kullanılan ihracat mallarının üretimi de düşüyor. İhracatta rekabet çalışmıyor ve ihracat artmıyor.

Bu yılın ilk altı ayında TL ortalama yüzde 30 daha düşük değerde kaldı. Ancak bu kur hiçbir zaman rekabetçi kur olamadı. Söz gelimi bu yılın 2020, ilk altı ayında ihracat yüzde 15,1 geriledi. İthalat ise yüzde 3,2 geriledi. Dış ticarette pandemi etkisi de var. Ama geçmiş yıllarda da durum değişmedi. Sürekli dış ticaret açığı verdik.

İthalatın daha az gerilemesinin nedeni, üretimde ithal girdi payının yüksek; yüzde 40 dolayında olmasıdır. Bu yanlışın nedeni de 2012 yılına kadar bugünkünün tersi olarak kurun daha düşük, TL'nin de yüksek olmasıdır.

Bugün kur yüksek… Toplam ithalatta aramalı ve hamadde ithalatının payı yüzde 75,7'dir. Kurdan dolayı ithal girdi fiyatları yüzde 30'dan fazla daha pahalı olduğu için, bu girdilerin içerde üretilmesi gerekir. Ne var ki içerde hukuk ve demokraside geri düşmemizden dolayı yerli ve yabancı sermaye yeni yatırım yapmıyor.

Sonuç olarak Türkiye de TL'nin değer kaybetmesi rekabetçi kur etkisi yapamıyor, aksine TL'nin düşük kalmasına, enflasyonun artmasına, dış borç yükünün yükselmesine, üretimin aksamasına neden oluyor. Halkın satın alma gücü düşüyor ve yoksullaşma oluyor.

Türkiye de, rekabetçi kurdan söz edenler, resmi verilere bakmadan konuşarak algı yaratmak isterse siyah beyaz demek gibi ters teper.

Yazarın Diğer Yazıları