Referandum sonuçları AKP'yi nasıl etkileyecek?
Böylesi ne duyuldu ne görüldü. Yarın referandum için sandıklar kuruluyor lakin neredeyse ülkenin yarısı bundan bihaber.
Hayır ilgisizlik konudan değil AKP’nin dayatmayı çağrıştıran metodundan kaynaklanıyor.
AKP evet çıkacağı kesin olan bir oylama sonucunu kendi hanesine yazmak için hukuksal garabeti umursamadan ısrar etti ve YSK’nın da katkısı ile muradına nail oldu.
Evet yarın sandığa gidecekler 4 şeyi oylayacaklar.
Bunlar:
1) Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi
2) Cumhurbaşkanlığı görev süresinin 5 yıla inmesi ve Cumhurbaşkanının ikinci dönem için de aday olabilmesi.
3) Milletvekiliği seçimlerinin 4 yılda bir yapılması.
4) TBMM toplantılarında 184 sayısının geçerli olması.
Kuşkusuz beklenen sonuç yukarıda da söylediğimiz gibi ’evet’in çıkacağıdır.
Öyle olduğu içindir ki MHP dışındaki siyaset çevrelerinde “Hayır” verin diyen de çıkmamıştır. MHP de “hayır” tavrını kampanyaya dönüştürmemiştir.
Burada bir parantez açıp MHP’nin, Bahçeli’nin insiyatifi ile bir kez daha komik bir görüntüye girdiğinin altını çizmek isteriz.
Yahu bu MHP değil miydi referandumdan Abdullah Gül etkilenmesin, AKP zarar görmesin diye üç gün önce yapılan düzeltme oylamasında Tayyip Erdoğan’la beraber saf tutan?
Bahçeli’yi sormak lazım, dün Erdoğan’la saf tuttun ve onu zordan kurtardın, bugün referanduma hayır diyorsun Allah aşkına bu ne demek oluyor?
MHP; tabanı ve hatta milletle dalga mı geçiyor?
Bu kadar tutarsızlık, ilkesizlik ve zikzak olacak şey midir?
Maalesef Bahçeli’nin MHP’sinde bunlar artık olağan bir hale gelmiştir.
Referanduma dönersek?
AKP ’evet’leri lehinde istismar edecek, peki ya ’hayır’larla katılmayanların bir mesajı olmayacak mı?
Hiç kuşkunuz olmasın olacaktır.
Sandığın protesto edilmesi aslında AKP’nin protesto edilmesidir. Keza verilecek her hayır oyu da AKP’ye karşı oydur.
Bu satırların yazarı aslında Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini arzulamaktadır, ancak sırf AKP’ye yaramasın diye ya sandığa gitmeyecek, ya da hayır diyecektir.
Bu arada 22 Temmuz’da seçime katılmamanın cezası 7.5 YTL iken bu ceza şimdi 17 YTL’ye çıkarıldı.. Bunun adı da tehditten başka bir şey değildir.. Bu düzenlemeye katkı sunanları burada protesto ediyoruz.
Son hükmümüz şudur: Katılım yüzde 50’nin altına düşerse göreceksiniz AKP şımarıklığından eser kalmayacaktır...
YABANCILARIN YORUMU...
Generalleri oyalama tezkeresi!
İngiltere’nin önemli gazetelerinden The Guardian’da Jonatthan Steele imzalı bir yorum çıktı..Yorumun özeti şu: “Tayyip Erdoğan siyasi kimliği sebebiyle bir türlü uzlaşamadığı generalleri oyalamak ve zaman kazanmak için bu tezkereyi çıkardı...” Şimdi bu yorumu sorgulayalım: Bize göre de tezkere maalesef sanaldır ve hiçbir sonuç getirmeyecektir.. Nitekim Pentagon bile tezkere girişimini blöf olarak yorumlamıştır.. Yok öyle değil de iş ciddi ise sormak isteriz, o zaman tezkere öncesinde Türkiye’nin zemin inşa etmesi gerekmiyor mu? Örneğin K.Irak’ta yaşayan vatandaşlarını çağırması ve de en önemlisi K.Irak’ın enerjisi yani elektriğini kesmesi gerekmiyor mu? Keza Habur’a kilit vurması gerekmiyor mu? Elbette sıcak operasyon sürecinde böylesi tedbirler olmazsa olmazdır.. Hal ve realite bu iken Tayyip Erdoğan bunu yapmıyor ve tezkereyi gündeme getiriyor.. Tamam bizim ahali bunu yedi de eloğlu yani, Pentagon ile İngiliz matbuatı yemiyor..
RESİM AYNI RESİM...
Barzanici Türk medyası!
Tezkere sonrasında onbinleri sokağa döken ve “Bizi Saddam bitiremedi Türkler mi bitirecek. Biz PKK ile savaşmayız. Sınırdan içeri girerse Türklerle vuruşuruz” diyen Barzani’yi haber yapmıyor, söylediklerini duyurmuyor ama Barzani aşiretinin mensubu olan Irak’ın Dışişleri Bakanı Zebari’nin ABD’nin zorlaması ile verdiği diplomatik demeci manşetlere taşıyor.. Peki bu ne anlama mı geliyor? Türk matbuatı; mamalandığı AKP iktidarı, bir kaza olur ABD ile karşı karşıya gelir endişesi ile onu frenliyor ve sınır ötesi harekatın önüne geçmek istiyor. Matbuatın derdi Türkiye’nin güvenliği ya da bekası değil, AKP iktidarının her hal ve şartta devam etmesidir..Medyamız bu şekilde K.Irak’a operasyona set olarak, Barzani ve onun ideali olan Bağımsız Kürdistan’a doğrudan katkı sunuyor.. Evet üzülerek söylemeliyiz ki medyanın geldiği ya da getirildiği nokta budur ve bu tablo da 1920’lerin İstanbul matbuatının fotoğrafıdır.
UTANILACAK DURUM
Tefeciye var, memura yok!
Haberi okumuş ya da dinlemişsinizdir. Memura zam yıllık yüzde 2 artı 2 olacak. Maliye Bakanımız böyle tensip buyurdu.. Peki neden mi bu kadar az? Kemal Unakıtan’a göre kaynak, yani para yokmuş.. İyi de arkadaş, yok olan kaynaklar uluslararası tefeciler için nasıl var oluyor? Bu ülke memuruna işçisine ilave olarak toplamda bir milyar dolarlık bir katkıyı yapamazken, her yıl l56 milyar doları faize yani rantiyeciye nasıl veriyor? Bütün dünyada borçlanma faizleri yerlerde sürünürken bizde faiz hâlâ niçin zirvelerde? Reel faize Türkiye gibi hangi ülke yüzde 10’lar civarında faiz veriyor?... Heyhat bu AKP kadroları ve Tayyip Erdoğan faiz faiz, diye diye, onu istismar ede ede iktidar oldu ama şimdi o faiz cenderesinin en hararetli dolananı olmuş... Bu utanılacak tabloyu, AKP’ye 22 Temmuz’da yüzde 47 oy bahşeden necip milletime armağan ediyorum.