Reel sektörün morali bozuk (27 Aralık 2012)

Önceki gün Merkez Bankası, Reel Sektör Güven Endeksini ve İmalat sanayii Kapasite kullanım oranını açıklandı. Her iki göstergeye göre de, reel sektörün ekonomi için olumsuz bir beklenti içinde olduğu anlaşıldı.
Her iki endekste işyerlerinde yöneticilere sorulan sorular yoluyla yapılıyor. Reel sektör güven endeksinde, 100 sınırı güven sınırını gösteriyor. 100 altı güvensizlik, 100 üstü ise güveni gösteriyor.
2011 aralık ayından sonra reel sektörün güveninde bir düşme var. İmalat sanayi kapasite kullanım oranında da bu beklentiye uygun olarak azalma ortaya çıktı.


Reem sektörde güven göstergesi

Aralık ayı Genel İmalat sanayi
Reel kesim gidişat kapasite kullanım

güven engeksi oranı %

2010 106.4 113.4 75.6
2011 97.2 95.8 75.5
2012 97.9 98.1 73.6

Reel sektör için ekonomik gelecek ümit vermiyor. Zira Reel sektörün güveni azaldı. Güven azalması olumsuz beklentileri de birlikte getiriyor. Olumsuz beklentiler yatırım iştahını azaltıyor. Ekonominin iç dinamikleri felç oluyor. Sonuçta durgunluktan çıkmak zorlaşıyor.
İmalat sanayii, sanayinin yüzde 80’ini oluşturuyor. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranının düşmesi, hem büyümeyi negatif etkiliyor. Hem de aynı kapasite ile daha az mal üretilince, üretim maliyetleri artıyor. Birim başına düşen sabit maliyet artıyor.
2011 aralık ayında yatırım mallarında kapasite kullanım oranı yüzde 75.1 iken 2012’de yüzde 72’ye geriledi. Yatırım mallarına olan talebin düşmesi, yatırım iştahının azalması demektir. Büyümenin sürdürülmesi için yeni yatırımların yapılması gerekir. Ayrıca dayanıklı tüketim mallarında da kapasite kullanım oranı 2011 yılında yüzde 76 iken 2012 yılı aralık ayında yüzde 71.1’e geriledi. Dayanıklı tüketim malları üretiminde kapasite kullanım oranının düşmesi de talep eksikliğini gösteriyor.
Reel sektörün neden morali bozuldu ?
1)Küreselleşmenin temel sorunu, sistemin tamamıyla finans sektörüne çalışıyor olmasıdır. ABD’de A’de 2008 ve sonrası batık bankalara hazine destek verdi. Bu maliyet vergi yoluyla toplum yayıldı. Bankalar bu desteklerle spekülasyon yapmaya devam ediyor. Türkiye’de bankalar yüzde 7 veya yüzde 8 faizle mevduat veya Merkez Bankası kaynaklarını kullanıyor. Ancak reel sektöre bu kaynakları yüzde 50 veya yüzde 100 karla satıyorlar. Banka ve kredi kartlarında yüzde 400 karla satıyorlar. Aman sorun olmasın diye göz göre göre bankaların spekülasyon yapmasını Merkez bankası ve Hükümet destekliyor. Reel sektörün yatırım maliyeti artıyor. İşletme kredisi için de yine aynı şekilde daha fazla reel faiz ödemiş oluyorlar. Ancak yüksek reel karla çalışan bankalar sağlam bankalar olarak devam ediyor. Özetle ekonomi dünyada ve Türkiye’de bankalara çalışıyor. Reel sektör ile finans sektörü arasındaki denge reel sektör aleyhine bozuluyor.
2)Cari açık kronik bir yapı kazandı. Bunun nedeni, siyasi iktidarın cari açığı çözmek değil, yönetmek istemesidir. Gerçekte ise cari açığı sürekli yönetmek imkanı yoktur. Özellikle yatırım mallarının ithalat içindeki payı düşük olunca cari açık hiç yönetilemez. Eğer bir ülke yatırım yapmak için cari açık verirse, yapılan yatırım hem aramalı ithalatını azaltır hem de ihracatın artmasına imkan verir. Yani uzun dönemde cari açık kapanır. Oysa ki hükümet cari açığı idare edeyim derken, kamu altyapı yatırımlarını satıyor, Türkiye’nin dış borçları artıyor. Bankalarda yabancı payı artıyor. Bu nedenlerle her yıl yurt dışına daha fazla faiz ve kar çıkışı oluyor. Sonuçta cari açık kronikleşiyor. Ekonomide kırılganlık ve risk artıyor.
Bu şartlarda reel sektörün elbette morali bozuk olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları