Rasyonel çözüm: AKP-CHP koalisyonu

Gezici Araştırma Şirketi’nin 7 Temmuz 2015 tarihinde yaptığı bir ankete göre seçmenin yüzde 65.1’i koalisyon istiyor. Yüzde 34.9’u ise erken seçim istiyor.

Siyasi partiler strateji belirlerken, koalisyon ve seçim hesapları yaparken halkın üçte ikisinin koalisyon isteğini dikkate almak zorundadırlar. Aksi halde halka kulak vermeyen partiler olası bir seçimden zararlı çıkacaktır.

Söz gelimi, 7 Haziran seçimleri öncesi sürekli gündemde tutulan Başkanlık sistemi ile ilgili olarak yapılan tüm anketlerde de halkın yüzde 70’inin başkanlık sistemini istemediği ve parlamenter sisteme devam etmek istediği şeklinde sonuçlar çıkıyordu. Seçim meydanlarında AKP ve sayın Cumhurbaşkanı halkın bu eğilimini dikkate almadığı içindir ki oy kaybetti. Başka bir ifade ile halkın tepkisi seçim sandığına yansıdı.

Bu durumu bugün de AKP’den birçok kişi dile getiriyor. Örneğin, dün AKP’li Hüseyin Çelik’in, basında Cumhurbaşkanının meydanlara inmesinin AKP’ye yaramadığını belirttiği bir açıklaması vardı.

Dolayısıyla; koalisyon görüşmelerinde toplumun talebi aksine uzlaşmaz bir tutum içinde olanlar ve parti çıkarını toplumsal huzurdan daha önde tutanların, erken seçimi kendi amaçları veya pazarlık payını artırmak için kullananların Haziran seçimlerinde AKP’ye yönelik ortaya çıkan benzer bir tepkiyle karşılaşması kaçınılmaz olacaktır.

Seçim sonrası anketlerde halk “seçimden sonra ne değişti ki erken seçim olsun?” demektedir. Bu noktada, erken seçim bir inatlaşma anlamına gelecek ve inatlaşanlar kaybedecektir. Ancak, koalisyon için de önce siyasi partilerin asgari müştereklerde uzlaşması gerekmektedir.

Yine Gezici’nin aynı anketinde erken seçim olursa siyasi partilerin oy oranlarının yüzde dağılımı şöyle çıkmıştır:

1-074.jpg

Gezici’nin anketinden bir gün sonra bir başka anket şirketi ise sonuçlarını, “erken seçimde AKP kaybettiği oyları geri alıyor” şeklinde açıkladı. Ne var ki aynı şirket seçim öncesi AKP oylarını yüzde 48,3 ile yüzde 46 arasında göstermişti. Görülmüştür ki, bu tür yanlı anketler kamuoyu oluşturmuyor tersine yanlı olduğu kolayca anlaşıldığından ters tepiyor ve yandaşı olduğu partiye de zarar veriyor.

Öte yandan halkın erken seçim değil koalisyon istemesinin siyasi sosyal ve ekonomik nedenleri birikmiştir. Bugün bunlardan yalnızca birine “mezhepçilik ayırımına” değineceğim. Mezhepçilik ayırımı toplumsal huzura zarar verecek

boyutlara ulaşmıştır. O kadar ki AKP Sünni partisi, CHP Alevi partisi gibi algılanmaya başlanmıştır.

Bir CHP milletvekili Pazar günü Yeniçağ’a “Aleviler Osmanlı döneminden beri yönetimde hiç olmadılar. Vezir ve sadrazam çıkaramadılar. Cumhuriyet döneminde ayağa kalkış oldu. Ancak da bu dönemle beraber bitti. Bürokrasi içinde aleviler sıfırlandı. Ne müteahhitlere iş veriliyor. Ne de normal iş veriliyor. Bunları görmemiz, anlamamız ve çözüm bulmamız gerekiyor” şeklinde açıklamada bulundu.

Yine, Bahçeşehir Üniversitesi’nin Alevilerle ilgili bir anketinde “ son seçimlerde hangi partiye oy verdiniz? ” sorusuna Alevi vatandaşların verdiği cevaptan, yüzde 75 ’ inin CHP ’ ye, yüzde 10 ’ unun MHP’ye, yüzde 5 ’ inin BDP ve AKP’ye kalan yüzde 5 ’ inin ise diğer partilere oy verdiği anlaşılmaktadır.

Aynı ankette “Kendinizi ne olarak görüyorsunuz? Alevi mi, Türkmen Alevisi mi, Müslüman mı, ateist mi?” sorusuna cevap veren vatandaşların büyük bir bölümü ise kendilerini “Alevi’’olarak gördüklerini ifade ettiler.

Sonuç olarak, elbette toplumda iddia edilen bu mezhep ayrışması sürdürülemez... İnatlaşma, kamplaşma, vesayet politikaları sürdürülemez...Zira bu politikalardan bugün kısa dönemde çıkar sağlayanlar da, sosyal sorunların tırmanması, toplumsal huzurun bozulması ile orta ve uzun dönemde zararlı çıkacaklardır.

Yazarın Diğer Yazıları