Programsız önlem olmaz

AKP Gurup Başkan Yardımcısı, bir televizyonda, “Ocak ayında yüzde 59.4 olan Reel Sektör Güven Endeksi, Şubat ayında 3.2 puan artarak, yüzde 62.6 oldu... Bu ekonomideki canlanmayı gösteriyor” şeklinde konuştu.
Merkez Bankası’nın yayımladığı Reel Sektör Güven Endeksi, işletme yöneticileri nezdinde yapılan iktisadi yönelim anketine dayanarak hazırlanmaktadır. Bu ankette, güven sınırı 100’dür. 100’ün altı güvensizliği, üstü güveni gösterir.
Bu endeks değeri bir yıl önce, yani 2008 Şubat ayında 104.1 idi. Yani o zaman reel sektörün güveni vardı. Aradan bir yıl geçti, bu Şubat ayında aynı endeks değeri 62.6 oldu. 2008 yılının son ayında bu endeks değeri 10 puan daha düşüktü. Endeks değerinin yüzde 50 olması ile yüzde 60 olması fazla fark etmiyor. Her ikisi de güvensizliği gösteriyor.
Kaldı ki, 2009 yılı başından itibaren anket yapılan işletme yöneticilerinin sayısı da arttı... Ankete yeni giren deneklerin temayülleri de farklı olabilir. Bu anketi birkaç puan etkiler ancak, eğer anket yüzün çok altında ise sonuç değişmez.

REEL SEKTÖR GÜVEN ENDEKSİ
2008 ŞUBAT 2009 ŞUBAT

Reel Kesim
Güven Endeksi 104.1 62.6
Toplu sipariş mik. 80.5 28.5
Üretim Hacmi 137.4 88.5
Toplam İstihdam 109.7 61.9
Sabit Sermaye
Yatırımı 102.1 58.8
Genel Gidişat 83.6 46.8


Acaba yukarıda tabloda bir yıl önceye göre beklentileri kötüleşen reel sektör, herhalde üretim hacmim düştü, çalıştırdığım işçiyi azalttım, geçen Şubat’ta yatırım yapıyordum şimdi yapmıyorum ve genel gidişatı da kötü görüyorum, karamsarım derken, kriz tellallığı mı yapıyor?
Çünkü Başbakan da ekonomi iyi gitmiyor diyenlere, “Kriz tellallığı yapıyorlar” diyor.
Başbakanın, Hükümetin ve AKP milletvekillerinin ekonomide ve toplumda bir durum tespiti yapmaları gerekir. Eğer bunu başarabilirlerse görecekler ki herkes; çiftçi, işçi, işveren, esnaf ve sanatkar ama herkes ekonomik krizden rahatsız olmuştur. Rahatsız da olacaklardır. Rahatsızlıklarını da dile getireceklerdir.
Yine siyasi iktidar adına değil de halk adına yazanlar, ekonomik sorunları yazıp çizecektir. Aksi halde, eğer gerçekleri çarpıtırsak, eğer başımızı kuma sokarsak, krize bir çözüm getiremeyiz.
Bunun içindir ki, ABD ve Avrupa Birliği Temmuz’dan beri, diğer ülkeler de, sonbahardan beri ekonomik krizi kabul ediyor ve önlemlerini de alıyorlar.
Ekonomik krizde önlem almak için gerekli olan ön şart gerçeği kabul etmek ve şeffaf olmaktır. Siyasi iktidarın şeffaf olması demokrasinin bir gereğidir.
Zaten, IMF gelirse, ki hükümet ekonomiyi yönetemedi, IMF gelip yönetecektir... Hükümetin başka çaresi yoktur... O zaman büyük olasılıkla IMF yeni bir ekonomik program isteyecektir.
Ekonomik krizlerden laf salatası ile, gerçekleri saklayarak çıkılmaz. 24 Ocak kararları, 5 Nisan kararları ve 2001 “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” hep ekonomik krizlerden çıkış için yapılan programlardır.
Bir ekonomik program olmadığı sürece, ne reel sektör, ne üretici, ne de tüketici tek tük açıklanan kaçamak önlemlere güven duyacaktır. Türkiye’de toplum artık uzun süre uyutularak idare edilmeyecek bir bilinç düzeyindedir. Laf salatasıyla gerçekleri görmezlikten gelen politikacılar, toplumun gerisinde kalmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları