Prestiji yüksek bir yapı
Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) açıkladığı gibi Süper Lig ve TFF 1. Lig, 11 Eylül 2020 Cuma akşamı oynanan müsabakalarla başladı. Hayırlı olsun. Bundan bir süre önce Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir, ligleri yüzde 30 seyircili oynatacağız açıklaması yapmıştı. Her zamanki gibi bu sözü yerine gelmese de, bu kez bu kararlarını masum ve doğru buluyorum. Bununla birlikte müsabakaların 11 Eylül'de başlayacağı kararından da daha önce olduğu gibi dönmemeleri de ilk kez oluyordu. Sayın Özdemir bu tavrıyla futbol kamuoyunu umutlandırdı. Umarım TFF, bu ilkler zincirine yeni sezonda doğru ve yeni kararlar ekleyerek herkesin rahat nefes alabileceği bir ortamı bu sezon kurar. Görev esnasında zaman zaman Devlet erkine danışmanlık yaparken organik bağlandığı, kulüplere de rehberlik yaparak, geçen yıl "yaka silktiğimiz" futbol ligindeki kötü dönemi hepimize unutturur. Ve hatta gerçek özerklik hususunda yeni umutlar da yeşertebilir. Açıkçası umudumuz ve beklentimiz bu.
***
Peki nasıl olacak... TFF bunu yalnız başına yapabilir mi? Bana göre zorlanır ama dirayetli olur ve kulüplerin desteğini alırsa yapabilir. Bu gün ve bundan böyle de Türkiye'de Futbol Federasyonu UEFA ve FİFA'nın uluslararası platformda yarattığı algı gibi "siyasi baskılardan uzak ve gerçekten özerk" bir algıyı yakalayabilir ve yeni bir sayfa açar. Evet bu çok zor ama mümkün. Bu noktada siz okurlarıma "Toplumlar layık oldukları ya da hak ettikleri muamele şekliyle yönetilirler" sözünü hatırlatmak isterim. Bu gerekçe ile geçen dönem acemi TFF kararlarına direnen başta Fenerbahçe ve Kasımpaşa spor kulüplerinin davranışı diğer kulüplerimize örnek teşkil edebilir ve tüm kulüplerimiz de nasıl idare edileceklerine kendileri karar verebelirler. TFF de kulüplerin bu arzusunu fırsata çevirip, büyük bir kamuoyu hareketi ile uluslar arası "özerk algıyı yakalayabilir. Türkiye'de futbol ailesini "adalet ve usulet le" yönetebilir. Bu bir fırsattır. Olmaz ya da oldurulmaz ise bu işin tek suçlusu kulüpler olacaktır. Buyurun sayın kulüp başkanları sizi UEFA ve FIFA standartlarına çıkarıp "kendi göbeğinizi kesmek için" bir çağrıda bulunuyorum... Elbette bu çağrı Türkiye'de siyasi otoriteye karşı koyma çağrısı değil, fakat "siyasi otoriteye teslim olma" çağrısı da hiç değildir. Karar sizin. Bu fırsatı kaçırmayın.