Politikada az gelişmişlik
Gelişmekte olan ülkelere eskiden, az gelişmiş ülkeler denilmekteydi. Daha sonra ve daha kibar olsun diye bunlara gelişmekte olan ülkeler denildi. Az gelişmişliğin her alanda göstergeleri var... Bu göstergelerden birisi veya en önemlisi de, politika alanında ortaya çıkıyor.
1) Politikada, az gelişmişliğin en belirgin özelliği, politikacının politikayı meslek edinmiş olmasıdır. Bu gibilerin politikadan başka bir işi yoktur. Politika bitince ekmek de bitiyor. Bu kaygı ile politikadan başka geçim kaynağı olmayanlar, hangi partide olursa olsun, iktidar da muhalefet de, cebini doldurmaya bakıyor. Bunun içinde milletvekilliği, belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliklerinin bir kısmı el altından satılıyor. Bu satıştan partinin genel başkanları çok az haberdar oluyor.
Ön seçim olmadığı için, bu adayları tespit edenler para topluyor. Bu durumu, adaylık rüşveti veren ve alan dışında, partililer biliyor. Kimse ses çıkarmıyor. Bu da az gelişmişliğin bir göstergesidir. Ve hatta o kadar ki bazıları “Hırsız ise bizim hırsız” diyerek, namuslu insanların tahammül sınırını zorluyor.
Politikayı meslek edinenler, gelişmiş ülkelerde de var... Ancak gelişmekte olan ülkelerde bunların sayısı daha çoktur. Bu gibiler istisnaları olmakla birlikte, politikadan başka bir iş yapamıyorlar... Veya yapmıyorlar... Politika dışında kaldıklarında işsiz kalmış oluyorlar... Oysa ki gelişmiş ülkelerde, politikada başarısız olanlar veya bir dönem seçilemeyenler eski mesleklerine dönüyorlar...
2) Siyasette ikinci ve önemli bir sorun da, demokrasi sorunudur. Aslında demokrasi olmadan siyaset olmaz. Dikta rejimlerinde doğal olarak siyaset yoktur. Türkiye’de siyasetin gelişmesi için, siyasi partiler kanunu ve seçim kanununun değişmesi ve önseçimin zorunlu olması gerekir.
İktidar partisi aday belirleme işini üstü örtülü yapıyor. Korkudan kimse de itiraz edemiyor. Çünkü aday olmayanlara da yönetim kurulu üyeliği veya benzer görevler veriyor. Muhalefet partilerinde sorun, daha çok gün yüzüne çıkıyor.
Söz gelimi iki seçimle ilgili, iki örnek tartışılıyor.
Rahşan Ecevit, 2009 seçimlerinde, Anadolu’nun bir şehrinden gelen aday adayı ile görüşüyor. Ecevit adaya “Ankara’ya nasıl geldin?” diye soruyor... Aday, otobüsle geldim diyor. Biletine bakayım diyor. Aday da biletini gösterince, “Sen halk adamısın seni aday yapıyorum” diyor.
2011 Haziran seçimlerinde, Bilecik’ten ikinci sıradan aday yapılan CHP Bilecik milletvekili adayı Sungur Turan: “Bir ay süre ile genel başkanla veya örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı ile görüşmek istedim. Görüşemedim. Beni aday yaptılar. Beni tanımadan nasıl aday yaptılar? Ön seçim kararını hiçe sayıp, sorgusuz, sualsiz bana uygun gördüğü sıralama nedeniyle CHP adaylığından istifa ediyorum” diyerek istifa ediyor.
3) Öte yandan politikada en büyük az gelişmişlik göstergelerinden birisi de seçmenlere verilen kısa vadeli tavizlerdir. Seçmenler bugünün faydasını geleceğin daha büyük faydasına tercih ederler... Siyasi partiler de bunu bildikleri için, seçmenlere balık tutmayı öğretmek yerine balık dağıtırlar.
AKP iktidarı bunu kömür ve poşet dağıtarak yapıyor... CHP, işsize para dağıtacağını söyledi. Gerçekte ise bu dağıttıkları ile yatırım yapılsa, işsizlik azalacak ve herkes kendi parasını kazanacaktır.
4) Türkiye’de siyasette, en az gelişmişlik göstergesi ise, siyasi parti liderlerinin ve kadroların fikir ve proje tartışmaları yerine, laf ebeliği yapmaları ve tenkit yerine birbirine küfür etmeleridir.