Politika değil, entrika yapılıyor

2400 yıl önce yaşamış Aristo, politikayı, “halka dair yapılan tüm etkinlikler” olarak tarif etmiştir. Genel olarak siyaset ve politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayışı ifade eder.
Dikta rejimlerinde, tek partili düzende politika yoktur... Diktatör çevresinde dönen entrikalar vardır. Tek partili düzenlerde de parti içinde yapılan entrikalar vardır.
Türkiye’de siyasette demokrasi yoktur. Hiçbir parti, ön seçim yapmıyor. Son genel
seçimlerde CHP’nin gösteriş amaçlı ve partinin kaybedeceği birkaç ilde ön seçime gitmiş
olması bu genel kuralı değiştirmez.
Gerek mahalli seçimlerde ve gerekse genel seçimlerde adayları, yalnızca partilerin genel başkanları ya da yetki verdiği kişiler ve gruplar belirliyor. Bu anlamda Türkiye’de politika yapılmıyor... Politika yapılması için, siyasetçilerin halka , kendini ön seçimle seçecek
parti tabanına, yapacaklarını, ideolojilerini kabul ettirmesi gerekir. Bu meşakkatli bir
iştir. Başarılı olmak için çok çalışmak ve üretmek gerekir. Oysa ki şimdi siyasette demokrasi
olmayınca, genel başkanlara yakın durmak, yağcılık yapmak, daha kolay oluyor... Bunun içindir ki AKP’de Türkiye’ye, Tayyip Erdoğan Türkiye’si diyenler, CHP’de Kılıçdaroğlu’nu Atatürk ve İnönü ile mukayese edenler türemiştir.
Öte yandan, siyaseti şov yapmaya dönüştürürseniz, sürekli yanlış yaparsınız... Salı günkü grup toplantısında genel başkanların konuşmaları her şeyi açıklıyor...
Başbakan, “Hodri meydan, cesaretin varsa Tunceli’de söyle” diyor... Kılıçdaroğlu “Fazla kıvırma belinde hasar olur” diyor.. Bu laflar›n devlet yönetimi veya millete hizmetle ne ilgisi var? Genel başkanlar ve kadroların kişisel çekişmeleri, ülke sorunlarının geri planda kalmasına neden oluyor.
Başbakan, ülke sorunları ve özellikle ekonomide mevcut olan riskleri gündem dışı bırakmak için böyle bir yol seçmiş olabilir... Ancak muhalefet partilerinin de başbakanın tuzağına düşmesi siyasetteki yozlaşmayı gösteriyor.
Öte yandan yıldız olma sendromu, bazı politikacıları şov yapmaya zorluyor. Bunları saymam gerekmez.. Zira herkes biliyor. Ancak şov yapanlar da yine asıl halka hizmet gündemini kaçırıyor... Üstelik ciddiyetten uzak kalıyorlar. Ne var ki medya da ciddi proje ve tartışmalara değil, yalnızca şovlara yer veriyor. Sonuçta şov yapan siyasetçilerin adı duyuluyor... Fakat bu gibiler aynı zamanda toplum tarafından ciddiye alınmayan bir siyasetçi tipi olarak algılanıyorlar. Toplumun siyasete olan ilgisi azalıyor.
Şov yapmak da siyasi entrikadır. Söz gelimi türban veya başörtü giyinme özgürlüğüdür... Ancak türbanı bir şov aracı olarak kullanmak siyasi entrikadır.
Siyasette demokrasi olmadığı için, şov ve entrika hakim olduğu için, hatırı sayılır sayıda seçmen siyaseti ciddiye almıyor ve sandık başına gitmiyor.
Türkiye’nin öncelikli hedefi siyasi partiler kanunu ve seçim kanununu değiştirerek, siyasette demokrasiyi siyasi partilerin tercihinden çıkarmak ve siyasi partileri demokratik uygulama için zorunlu tutmak olmalıdır.
Aslında siyasete entrika hakim olduğu için, seçmen devre dışı kalmış ve bu nedenle siyasi bilinç de gelişmemiştir. Siyasete demokrasi
gelirse ve siyasi rüşvetler önlenirse, elbette seçmen de siyasi beklentilerinde daha bilinçli olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları