Polise, destan yazma adresi!
Dün sabah Ankara’da 20 ayrı adrese aynı anda polis baskını vardı. Polis, Gezi Parkı provokatörlerinin ensesindeydi!
Başbakan’ın ifadeleri ile “Destan yazmaya devam eden polis” haberinin altına bir yorumcu, “Yakalansınlar, açtıkları 100 milyon liralık zararın hesabı sorulsun” mealinde bir not düşmüştü.
Polis, kamuya zarar veren kişileri enseleyerek Cumhuriyet Savcılarının huzuruna çıkarmakla destan yazmış sayılıyorsa, biz, kendi evlatlarımız, kardeşlerimiz olan polisimize yeni “destan yazma” adresleri sunmak yani onlara yardımcı olmakla mükellefiz.
Taraf’ın haberine göre Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Başkanlığı Merkezi Uzlaşma Komisyonu, Yeni Şafak Gazetesi sahipleri Albayrak Grubu’nun ve Kanal A televizyonunun sahibi Elektro Med Şirketi’nin 608.8 milyon liralık borcunu sıfırlamış. Bu rakam, Gezi eylemcisi on milyonların üç haftalık süreçte Türkiye sathında kamuya verdikleri zararın tam altı katı bir rakam. Bu miktar masa başında, muhtemelen yemekler yenilir, kahveler içilirken vazgeçilen bir miktar.
Biz fırından ekmek, eczaneden ilâç, bakkaldan peynir alırken böyle bir indirimden mahrumuz. İşte bizim hastalık ve nafakamızdan kesilen vergilerle devletin kesesi doluyor, devlet dolan bu keseden, işte böyle iş adamlarına trilyonlar kazanacağı işler döşeniyor, onlar da trilyonlar kazanıyor, vergisini vermeye gelince de büyük bir kısmını işte böyle masa başında siliveriyor.
Bunun adına da “vergi barışı” deniyor. Bu “vergi” nasıl bir “vergi” ise çok kazananla sürekli “barış” yaparken, bizim gibi az kazananla sürekli “savaş” halinde oluyor.
Polisimiz ve savcımız şu işe bir el atsa, kanuna uydurularak kamuya zarar veren al takke ver külah ilişkiler için de bir “destan yazsalar” öyle bir dua alacaklar ki, dünyada Sıratı Müstakiymden, ahrette de Sırat Köprüsü’nden ayakları hiç kaymayacak.
Daha geçen yazımızda(19 Haziran 2013) hatırlattık. AKP iktidar olur olmaz üstelik kanun kılıfına da ihtiyaç duyulmayan bir pervasızlıkla CİTİBANK’ın 4 milyar dolarını sildi. Kendileri, “Sildiğimiz 4 milyar dolar değil, 2 milyar dolar” diyorlar. İki milyar dolar az para mı? Millet seni bu milletin hakkını yabancı bankalara peşkeş çekesin diye mi iktidar yaptı?
Polis ve savcılarımız gerçekten bir destan yazmak istiyorlarsa Ankara’da, mesela TOKİ işlemlerinde, meselâ adrese teslim özelleştirmelerde onlar için o kadar çok “destan konusu” bulunur ki bu destan Gezi Destanı gibi halkın bir kısmının bedduasına değil, tamamının duasına sebep olacak bir destan olur; Türk polisi ve adliye teşkilatı da Türk ve dünya polis ve adliye teşkilatlarının altın sayfalarında yer alır.
Meselâ İtalya’da neler oldu neler. Bir şey bir yerde oldu ise her yerde olur.
İşte İtalya ve işte İtalya’nın ihale çetesi. Arasında Başbakanlar mı ararsınız, bakanlar mı, hâkimler mi, Mason locaları mı, tekmili birden...
Bütün istatistiklere göre Türkiye, yolsuzluk sıralamasında 200’e yakın ülke arasında sürekli 50 ila 60’ıncı sıralarda yer bulabiliyor.
“Dindarların” yönettiği bir ülke için bu algı, yeterince başı öne eğdirici bir algı değil mi?
Velhasıl...
Polis ve savcılarımızın “gerçek” ve “yeni” destanlarına çok ihtiyacımız var...