"Polis operasyonu"

Bu yazıyı yazdığım sırada, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın, 5 Kasım’da Başbakanın ABD Başkanı Bush’la görüşmesinin “zeminini” hazırlayacak ne gibi “orijinal” vaatlerle geldiği bilinmiyordu. İnşallah, yeni bir şeyler söyler, “Operasyon iyi fikir değil. Gerekenleri beraber yapalım” gibi savsaklamalara devam etmez! Ederse ve Bush da, Washington’da bunları tekrarlar ve yeni bir savsaklama süreci önerirse, Amerikalılar ya Türkiye’yi, daha doğrusu “halkımızı” doğru okumuyorlar, ya da AKP hükümetinin bu savsaklamaya kanacağını, dahası, halkın galeyanına karşı gelebileceğini sanıyorlar. İki hususta da yanılıyorlar. Milletimiz, açıkça, PKK’nın artık inlerinde bitirilmesini istiyor! Şu, bir iki gün, gerçekten hem ABD ile ilişkilerde, terör ve PKK teröristleriyle mücadelede ve de bağlantılı olarak, iç politikada çok kritik günler! Bu konuda Erdoğan’ın tutumu, Hükümetin kararları, ABD’nin olası yeni önerilerine karşı duruşu, iktidarın kaderini referandumlardan, daha fazla tayin edecektir! Daha bu noktada bile, Hükümetin bu konuda ABD karşısında ne kadar aciz; sorun hususunda, ne kadar gafil olduğunu, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın itiraflarıyla kanıtlandı. AKP Hükümeti, ABD’nin “Eşgüdüm”, “3’lü mutabakat mekanizması” gibi formüllerle oyalaması yüzünden 14 ay boyunca 169 şehit verdi... Erdoğan’ın, Bush’un yüzüne karşı “Yetti gayrı. Alın diyetinizi, verin kolumuzu” demesi için, daha ne kadar şehit gerek. Ama gene de ABD’nin, Türkiye’yi, Kürtler için tümüyle feda etmek kararlılığı bir yana, hele şu sırada İran konusundaki planlarında, ihtiyacı olduğu bağlamda, Türkiye’den tümüyle vazgeçecek kadar da budala olabileceğini sanmıyorum!

Polis operasyonu
Anlaşılan Washington’un yeni savsaklama yöntemi; Kuzey Irak’ta “Polis Operasyonu - Nokta vuruşları” yapılması.
Aslında, askeri literatürde, “Police Action” (*) denilen bu tür harekât, Kuzey Irak’a sözde “sınır ötesi operasyon”, Ordu ve askerler tarafından yapılsa bile, süratle “belli noktaları havadan, yerden vurmak” şeklinde olacak, fakat sınır ötesine fiilen geçilmeyecek ve tabii PKK, radikal olarak temizlenemeyecek! Yani Amerika açısından “ne şiş yansın ne kebap” operasyonu. ABD bu operasyon için, “yakın-güncel istihbarat” bilgilerini, TSK’ya gerek gördüğü ölçüde verecek, belki de PKK’yı uyaracak sonra da “Gerekenleri yaptık” diyecek ve de Erdoğan da buna inanırsa, ülkeye “istediklerimizi aldık, artık barış” diye dönecek! Tabii, Türk milleti de “yutarsa” ?
Bu yeni oyalama önerisine; öteden beri teröre, PKK’ya karşı gerçek radikal bir operasyona, Barzani ve Talabani’yi de sıkıştırmanın riskleri olduğundan ABD’yi, AB’yi karşımıza almak ve Arap âlemini kızdırmak tehlikesinden söz eden, hâlâ “Barışçı siyasi çözümden” medet umanlar ve de tüm PKK taraftar ve yanlıları hemen razı olacaklar “bu şansı da kaybetmeyelim” diyeceklerdir.
Onlara, Atatürk’ün sözlerini hatırlatalım: “Ülkenin yüksek çıkarları söz konusu olduğunda risk almamak, risklerin büyüğü idare-i maslahat idarelerin en kötüsüdür.” Ve bu konunun da artık, “idare edilecek” tarafı kalmamıştır!
Ayrıntılara, zevahire kapılmaktan asıl “Büyük Tabloyu- Oyunu” görmeyenlere “gafil” den öte ne denir?
Ben hükümetin bu kadar da gafil olabileceğini sanmıyorum... Başbakan’ın Oval Ofise, elde delilleri, belgeleri ve deneyimleriyle Genelkurmay 2. Başkanını ve Komutanları da beraberinde götürmesi, bir sigorta! Erdoğan, birkaç gün önce “felaket tahrikçileri” dediği “muvazzaf” askerlerden destek alacak! Bush’a direnmekte başarılı olmasını, büyük ölçüde bu destek sağlayacak! Ancak şu da var: Bush’u ikna edemez veya gene, onun savsaklama “polis operasyonu” oyununa gelirse, bu sefer de Komutanları güya kendisine ortak edecek. “Komutanları da götürdüm olmadı” diyecek. Tabii generaller bu oyuna gelirlerse!
(*) Police Action tabiri Kore Savaşında (1950-53) zamanın ABD Cumhurbaşkanı Truman tarafından kullanılmış ve fakat sonra ne tür gerçek savaş olduğu anlaşılmıştı.

Yazarın Diğer Yazıları