PKK neler kazandı-Türkiye neler kaybetti? (3)

Son dönemde güvenlik güçlerine teslim olan PKK’lılardan birinin verdiği ifadeye göre, PKK terörist sayısını artırarak, yeni bir savaşa hazırlanmaktadır. Kısa bir süre önce teslim olan S.A. adlı PKK’lı, PKK’nın yemin töreninde konuşan PKK liderlerinden Duran Kalkan’ın “Rojava’yı ele geçirdik. Burada askerlerimiz bulunmakta. Buranın kontrolu tamamen bizim elimizde. Geri çekilmek diye bir şey yok. Aksine katılımlar artarak devam ediyor. Önder Apo’nun hedefi 20-25 bin asker sayısını 100 bine çıkarmak. Bu sayıya yaklaşıldığında askerler şehirlere inerek halk savaşı başlatacak” dediğini açıklamıştır. (4)
PKK, eğer; 1) AKP Hükümetinden istediklerini istediği zamanda alamaz ise veya, 2) İstediklerini almasına rağmen daha fazlasını istediği için yaşanan süreç bozulur ise diye bir çatışma sürecine yönelik olarak hazırlıklarını son hızı ile sürdürmektedir.
Terör örgütü bu kazanımlar ile yetinmeyecektir. Erdoğan’ın 2. Aşamada yapılacak sözü verilen anayasal ve yasal düzenlemeleri siyasi kaygılar ile ertelemesi durumunda PKK, kentlerde sokak gösterileri, kırsalda ise terör eylemlerine başlayacaktır. Kış koşulları PKK’nın kapsamlı terör eylemleri yapmasını engellese de burada önemli olan sayı değil psikolojik etkidir. Zaman PKK’nın lehine gelişmektedir.
PKK kazanımlarını geliştirirken, Türkiye kaybetmektedir. PKK’nın her kazanımı Türkiye’nin kaybı anlamına gelmektedir. Tabii ki, Türkiye’nin terörsüz bir ortama ihtiyacı vardır. Türkiye, terör sürecinde binlerce insanının kaybetmiş, yüz milyar TL’ye yakın bir para harcamıştır. PKK dışında kimse terörün devamını istemez ve istememektedir.
Terörün aşılması için iki yöntem vardır. Bunlardan birisi mücadele yöntemidir. Türkiye bu yöntemi, 1984’den 2002 sonuna kadar kullanmıştır. Bunun neticesinde PKK, “bağımsız, birleşik Kürdistan” hedefinden 1999’da Öcalan’ın ifadesi ile “Üniter-Milli devlet ile sorunumuz yok” noktasına çekilmiştir. Öcalan yakalanmış, PKK terör örgütü Türkiye dışına çıkmış, binlerce mensubu ölmüş, binlerce mensubu PKK’dan ayrılmıştır. Terörle mücadelenin neticesi budur.
2003’den itibaren Türkiye’de terörle mücadele zihniyeti durmuştur. Yapılan hukuki düzenlemeler PKK ile mücadelenin alt yapısını ortadan kaldırmıştır. Bu adımların anlamı ancak 2013 yılında Başbakan yardımcısı Beşir Atalay, “Açılım aslında AKP’nin programında vardı ve biz iktidara gelir gelmez açılıma başladık” şeklindeki açıklamasını yapınca anlaşılmıştır.
2006’da PKK ile Oslo müzakereleri başlamıştır. 2009’da müzakereler ve PKK açılımı aleniyet kazanmıştır. Oslo görüşmelerinde PKK’ya hoşgörü ile yaklaşıldığı devlet/hükümet yetkilisi tarafından PKK’lılara ifade edilmiştir. 2013 itibarı ile terörle müzakerenin Türkiye’yi getirdiği nokta budur.
Bir devlet, terörü, mücadele dışında bir yol ile aşmayı deneyebilir. Ceza verme hakkından vazgeçebilir. Ancak bunları yaparken, devlet ayağa düşmez, ayağa düşürülmeye izin vermez. Bugün Türk devleti Güneydoğu Anadolu’da PKK tarafından ayağa düşürülmektedir. PKK’nın Türk devletini ayağa düşürmesine izin verilmektedir.
Güneydoğu Anadolu’dan şehit haberleri gelmemektedir ancak her geçen gün ülke topraklarının bir bölümü üzerinde bir terör örgütü meşru güç haline gelmektedir. Şehit gelmemektedir ancak, devletin yanında eline silah almış insanlar, PKK tarafından infaz edilmektedir. Terör örgütü, AKP Hükümeti seyrederken, sözde “şehitlikler” açmakta, asayiş adını verdiği gruplarla önce Cizre’de sonra diğer ilçe ve illerde yol kontrolları yapmaktadır. PKK’lılar yayla şenliklerinde gösteriler yapmakta, belediyeler sanki bir başka ülkenin belediyeleri imiş gibi davranmaktadırlar.
Evet, birkaç aydan bu yana PKK öldürmeyi durdurduğu için şehit gelmemektedir ancak, uğruna 1071’den bu yana Haçlı Seferleri ile başlayıp, en sonra yine 1918’deki Haçlı Seferine kadar ve nihayet 1984’den bu yana on binlerce şehit verdiğimiz ülkemizin bir parçası, ayağımızın altından kaymaktadır. Mevcut PKK açılımı politikasının baştan aşağıya tekrar değerlendirilmesinin vakti gelmiştir ve geçmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları