Petrol fiyatlarındaki yükseliş ve Türkiye
Son yüzyılda petrol kadar dünyayı siyasi, iktisadi ve askeri alanda etkileyen başka bir ürün yoktur. Dolayısıyla petrol fiyatlarının düşmesi ya da durağanlaşması dünya siyasetinin normalleştiğinin, yükselmesi ise milletlerarası ilişkilerin gerildiğinin ve siyasi ortamın ısındığının işaretlerini vermektedir.
1991 Körfez Krizinde 40 dolara kadar çıkan petrolün varil fiyatı, 1995-96 yıllarında 15-20 dolar bandında seyretmiş ve 1998 yılında önemli ölçüde gerileyerek, 10 dolara kadar düştü. Petrol fiyatlarındaki bu düşüş, Asya Krizi’nin yaşandığı bir dönemde Rusya’nın petrol ihraç gelirindeki azalma sebebiyle borçlarını ödeyememesine ve krize girmesine yol açmıştır.
1999 yılında hızla yükselişe geçen petrol fiyatları 25 dolara ulaşmış, 2000 yılında 25 ile 30 dolar bandında işlem görmüştür. 11 Eylül olayının ardından özellikle Avrupa ve ABD piyasalarındaki daralma ve buna bağlı küresel durgunluk beklentisi sebebiyle petrolün varil fiyatları 18 dolar seviyelerine kadar gerilemiştir.
2002 Kasım’ında tekrar 25 dolar seviyelerine tırmanan petrol fiyatı, 2003-2004 yıllarında ortalama 30 dolar seviyesinden işlem görmüş, 2005’te hızlı bir yükselme trendi yakalayarak 60 dolar seviyelerine tırmanmıştır. 2006 Temmuz’unda tekrar artarak 75 dolar seviyelerine ulaşan petrolün varil fiyatı, o günden bugüne kadar 68 ile 78 dolar civarında seyretmiş ancak, geçen hafta itibariyle önce 84 sonra ikinci bir artışla 88 dolara ulaşmıştır.
2004 yılından itibaren tekrar yükselişe geçen, petrol fiyatlarında, Irak’ın işgalinin zora girmesi ve artan petrol talebi etkili olmuştur. Çünkü ABD için beklenenin çok ötesinde bir maliyet gerektiren Irak’ın işgalinin finansmanı için petrol fiyatlarının arttırılması en kolay yoldu. Binaenaleyh petrol fiyatlarındaki yaşanan bu afakî artıştan zannedilenin aksine petrol ihraç eden ülkelerden ziyade, büyük petrol şirketleri pay almaktadır. Dolayısıyla bizim gibi petrol ithal eden az gelişmiş ülkeler bu ağır faturayı öderken, Amerika devleti ile iç içe olan büyük petrol şirketleri karlarını katlamaktadırlar. Neticede Irak’ın işgalinin maliyetini yine bizler dâhil bölge halkı ödemektedir.
Financial Times’a göre petrolün varilinin 84 dolara yükselmesinde, Türkiye’nin Kuzey Irak’a operasyon olasılığı ve Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde Ermenilerin 1915 olaylarına ilişkin iddialarına destek veren tasarının kabul edilmesi etkili olmuştur. Gazeteye göre ABD böyle bir adımdan Türkiye’yi caydırmaya çalışmaktadır.
Esas itibariyle, ABD ve Türkiye münasebetlerinin, dünya petrol fiyatlarını yükseltebilecek ölçüde bozulması; ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceği; bölge, hatta dünya barışı açısından hiç de olumlu gelişmeler değildir. Artık “sahte müttefiklik” ve “stratejik ortaklık” bitmiş; karşı taraf açık kart oynamaya başlamıştır. Bu da harici dengelere güvenerek, dâhili hesap yapanların işini biraz daha zorlaştıracaktır.