Peşmerge firarda, ABD telefonun diğer ucunda...
Ünlü 28 Şubat MGK’sının rekoru kırıldı 31 Ekim’de. 10,5 saat süren toplantıya aynı zamanda 28 Şubat’ın halet-i ruhiyesi de damga vurdu diyebilirim. Rekor kıran MGK toplantısı ile ilgili dün çok önemli bilgiler düştü Ankara kulislerine. “IŞİD operasyonu” ve “peşmergenin Kobani’ye Türkiye üzerinden geçişi” ile başlayalım..
Çapulcu sürüsünün Türk toprakları üzerinden Ayn el-Arap’a geçirilişi ile ilgili projede rakamlar 4 binden başlamış, 152 ile nihayetlendirilmişti. Çapulcular, daha yolun başında kendilerinin güvenli geçişine eskortluk eden MİT’e öyle bir kazık attılar ki sudan bahanelerle ve oyalamalarla 29 Ekim’de 2’nci Habur şovunu gerçekleştirdiler. Cumhuriyet Bayramı’nda, uysal koyunlar olarak seyrettirdiler bize büyük rezaleti. Şu satırların yazıldığı saatlerde, yedikleri kebapların parasını bile ödediğimiz çapulcular hâlâ Türk topraklarında misafir ediliyordu. “Kobani” ye geçememişlerdi.. Tam bu noktada size, rezaletin diğer bir perdesini aralayalım;
152 kişilik çapulcu kadrosundan kara yolu ile yola çıkanlardan 2’si Erbil çıkış noktasında firar ediyor.
Daha sonra 2 kişi de Silopi’den Cizre’ye gelirlerken tüyüyor. Uçakla Şanlıurfa’ya gelen gruptan ise 5 kişi havaalanında firar ediyor. Güç bela getirildikleri Şanlıurfa-Suruç kampından ise 9 kişi kaçıyor ama bu 9 kişi düzenlenen operasyonla yakalanıp tekrar kampa tıkılıyor. Güvenlik birimlerinin tespitine göre çapulcuların başındaki sözde komutanlar Erbil’den hareket ettikleri andan bugüne kadar ABD ile devamlı iletişim içinde bulundular. Bu iletişim karşılıklı arama ve bilgilendirmeler ile devam ediyor. Ulaştığım bilgilere göre, çapulcular arasında IŞİD korkusu yüzünden sürekli kavgalar ve de tartışmalar patlak veriyor. Firarlar da o yüzden, 10 çapulcunun “Kobani” ye geçip PYD ile görüştükten sonra dönmesi de o yüzden. “Kobani” ye giden ve Türkiye’ye dönen heyet, Türk güvenlik birimlerine; “Mürşitpınar’dan giremeyiz çok problemli. Ağır silahları da içeri sokamayız. İçeri girsek bile, nöbetleşe, eğitim vermek için gider geliriz” raporu veriyor. Heyet buna gerekçe olarak da ÖSO militanlarının geçiş sırasında IŞİD keskin nişancıları tarafından vurulmasını gösteriyor. Güvenlik birimlerinin Ankara’ya verdiği rapora göre ABD ile sürekli haberleşen çapulcu başlarına ABD yetkilileri tarafından, “1-2 gün daha sabredin ve Türk yetkilileri oyalayın. IŞİD’i geri çekeceğiz. Siz de bu sırada geçiş yaparsınız” denildi.
Kritik MGK toplantısı sırasında Ankara’ya düşen sıcak raporlarla birlikte şu değerlendirme yapıldı;
“ABD’nin manivelası IŞİD geri çekilirken, peşmerge Kobani’ye sokulacak ondan sonra da peşmerge girdi IŞİD kaçtı denecek.”
Tezgahın diğer karelerini tamamlama görevini size bırakıp Recep Erdoğan’ın Estonya dönüşü uçakta kabin ekibine yaptığı “Kobani’de başka bir üst akıl devrede” sözlerine geri dönüş yapmak istiyorum. Çankaya Köşkü kaynaklarına göre; “Erdoğan, faturayı HDP Eş başkanı Selahattin Demirtaş’a kestiği için böyle konuştu...” Demirtaş’ın 28 Eylül’de ABD’deki Kürt Realitesi Konferansı’ndan döndükten sonra Erdoğan’ın ABD tarafından sürekli çizik yediğine dikkat çekilerek, “Tayyip Erdoğan, faturayı Demirtaş’a kesti. ABD seyahatinden sonra sokaklara dökülme çağrısı yapmasını manidar buluyor. Süreci sonlandırmak ve Türkiye’de de kanton ilan etme girişimlerinden şüphe (hâlâ nasıl şüphe boyutunda kalıyorsa-aht-)ediliyor. Artık iş, Suriye, Irak olmaktan çıktı, Türkiye’nin sınırlarını koruma sorununa dönüştü. Ayrıca kendisine karşı da suikast ya da buna benzer bir operasyon bekliyor” yorumları yapılıyor.
Yani!.. Erdoğan’ın “üst akıl” dediği ABD imiş.. Erdoğanperestlerin bu yorumları sizi şaşırtmasın. Kulağıma gelen fısıltılara göre Tarzan zorda.
Yazımıza, rekor kıran toplantıya 28 Şubat halet-i ruhiyesi damga vurdu diye başlamıştım. 10,5 saat süren toplantıdan sonra Recep Erdoğan’ın şahsi arzularının bir bölümünün gerçekleştiğini yapılan rutin açıklamada belirtildiği üzere, “..iç ve dış legal görünüm altında illegal faaliyet yürüten paralel yapılanmalar,..” ifadelerinde gördük.
Ankara kulislerine düşen bilgilere göre; MGK’nın önemli bir bölümüne, gerçekten de “28 Şubat sıkıntısı” hakim oldu. Fakat, farklı bir açıdan!..
Paralel yapı ’Kırmızı Kitap’a girdi mi girmedi mi bilemem ama Recep Erdoğan’a 28 Şubat süreci ve sonrasındaki ince ayrıntılar ve tecrübeler(!) gayet hassas bir dille anlatıldı. O dönemde kurulan mekanizmalar, yapılan eleştiriler, daha da sonra yapılan yargılamalar... 28 Şubat’ın önde gelen siyasi aktörlerinin ve imza sahiplerinin nasıl bir kenara çekildiği ve kurulan mahkemelerde suçsuz insanların nasıl okka altına gittiği lisan-ı münasiple Recep Erdoğan’a izah edildi. Erdoğan’ın isteklerinin ‘Kırmızı Kitap’a dahil olması ile devlet mekanizmalarının gireceği yeni süreçte 28 Şubat’tan daha da büyük sıkıntıların yaşanacağı açık seçik ortaya konuldu.
Recep Erdoğan, ilk kez başkanlık ettiği MGK toplantısında çok bunaldı.. Ahmet Davutoğlu çok kızardı bozardı.
Bunun adına “cahil siyasetinin bumerang etkisi” mi dersiniz?..
Yoksa “ilahi adalet” mi!..
Başkent kazanının kaynama derecesi artıyor... Termometre her an patlayabilir!..