Pervasız yağma durmuyor!..
Tahribat, yıkım ve yağma hiç durmuyor vesselam...
Bu ülkede her kanunsuzluk kolayca yapılıyor, her şey unutuluyor ve herkesin yaptığı da ne yazık ki yanına kazanç kalıyor...
Sonunda yalnızca ülke ve ulus kaybediyor... Hem de ne kayıp;
Doğası, denizleri, ormanları, yaylaları, ovaları, millî varlıkları, zenginlikleri ve tabii ki geleceği aralıksız talan ediliyor Türkiye''nin...
Daha önce de defalarca dikkat çektik ya; orman arazilerinin turizm ve başka gerekçelerle yandaşlara "tahsis" edilmesine herkes sessiz kalınca, AKP bu konuda hız kesmiyor...
İşte bu gafletle, ihanet sessizliği döneminde; 2013''de 38 bin, 2014''te 40 bin, 2015''te 47 bin, 2016''da 43 bin, 2017''de 57 bin, 2018''de 25 bin, 2019''da ise 22 bin hektarlık orman alanı turizm, enerji maden, altyapı gibi yatırım bahaneleriyle birilerine tahsis edildi...
Ve sivil toplum örgütlerinden siyasete kadar, duyarlı olması gerekenlerin büyük bölümü "banane"cilik oynayınca, (bırakın eski orman katliamlarının hesabının sorulmasını) yeni vurgunlar ve yağmalar da hiç durmadan devam etti...
Muhalefet, çevre örgütleri ve medya yeterli tepkiyi göstermeyince, sadece AKP''nin ormanları imara açması yetmedi, mafya da pervasızca boş durmadı... Türkiye''de 2004-2019 yılları arasında, rantiye ve arazi mafyasınca kasıtlı olarak çıkartılan 37 bin 46 orman yangınında toplam 141 bin 780 hektarlık alanın küle dönmesinin üzerine de yeterince gidilmedi... İşte yakılan alanların çoğu da, utanmazlar tarafından imar rantı uğruna yağmalandı...
Peki, memlekette orman talanının neredeyse yasal hale geldiğini gösteren yukarıdaki vahim yıkım tablosunu bir kez daha niçin mi anımsattık?..
Marmaris, kıyı, kanun!..
Türkiye''de son 20 yılda sadece ormanlar devletin çıkardığı kararnameler ve yasalarla vasfını yitirmedi...
Belediyeler halkın yeşil alanlarını ve devletin ormanlarını imara açmadı sadece...
Aynı zamanda, terör-mafya-rantiye iş birliği ile ormanlar kasıtlı olarak yakıldı ve küle dönüşen ağaçlık alanlar üzerinde de tatil köyleri, oteller, lüks siteler yükseldi...
Bir de belediyelerin, en çok da AKP iktidarının gafleti, boşvermişliği ve pervasızlığı yüzünden kıyıların yağmalanması, betona açılması ve bu sırada da çevre kurallarının, kanunların göz ardı edilmesi var ki, vahim örnekler pes dedirtiyor...
Hakkını yemeyelim, Türkiye''nin birçok bölgesinde kıyılar betonlaşırken ve ormanlar yok edilerek üzerine oteller kurulurken, ülkenin millî varlıklarına duyarlı bazı çevrecilerin mücadelesi de durmadı...
Örneğin; Marmaris Kızılbük Koyu''na Sinpaş GYO tarafından inşa edilen ve doğanın kalbine hançer gibi saplanan proje için yapılan yol çalışmaları defalarca medyaya haber oldu, kamuoyunda büyük tepki çekti...
Ve sonunda Sinpaş projesine ilişkin "ÇED gerekli değildir" kararının iptali için açılan davada, mahkeme iptal kararı verdi...
Marmarisliler, Sinpaş''a ait ruhsatların derhal iptal edilmesini talep edecekmiş...
Bakalım yerel yönetimler ve AKP''li bakanlar bu kararın ardından yasaları uygulayacak mı, yoksa siyaset ve iş birlikçileri tamamen rantiyeye teslim mi olacak?..
Diğer yandan diyeceksiniz ki, "bu ülkede mahkeme kararı mı dinleniyor?.."
Aşağıdaki örnekler, ne yazık ki bu soruyu haklı çıkartıyor...
Özelleştirmede son rezaletler!..
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 3. İdare Mahkemesi''nin imar planlarını iptal ettiği ve (Marmara Üniversitesi''ne tahsisliyken) TOKİ''ye devredilen İstanbul Küçükçekmece''deki dev araziye ilişkin "yeni imar planı" hazırlamış...
Bir milyon metrekarelik arazinin 395 bin metrekaresi, "konut ve ticaret alanı" olarak belirlenmiş...
12 kata çıkacak konutların inşa edilebileceği arazide, en az 12 bin kişinin yaşaması planlanıyormuş...
Mahkemelerin durdurma kararına rağmen sözde "yeni imar planları"yla, herkesin bildiğini okuduğunu gösteren tek örnek bu da değil...
İşte Maliye; AKP lideri Erdoğan''ın imzasıyla, Sümer Holding ve Türkiye Şeker Fabrikası''na ait altı kamu arazisinin daha (özelleştirme yoluyla satışı öncesi) değiştirilen imar planlarını onaylamış...
Yani; Ankara, İstanbul, Bursa, Muğla, Urfa ve Konya''daki altı kamu arazisinin "özelleştirme öncesi" imar planı değişmiş...
Çok yakında bu arsalar üzerinde, büyük ihtimalle yandaşların yapacağı beton rant yığınlarını göreceğiz...
Evet; Türkiye''de kirletilmemiş deniz, yağmalanmamış kıyı ve yok edilmemiş orman kalmamış olacak ki, rantiye artık İstanbul''un merkezinden sonra çevresinde de ağaç katliamına devam ediyor...
Ormanlara yönelik son vahim saldırı İstanbul''un korunabilmiş birkaç yeşil alanından biri olan Şile''de hiç durmuyor...
Şile''de orman katliamı!..
TOKİ; bölgede yüzlerce dönüm kıraç kamu arsası bulunurken, yüzde 78''si ormanla kaplı olan Şile''de, (kuş gözlemcilerinin bir dönem akın ettiği) Ahmetli Köyü''ndeki defne ormanını yok etmiş, üzerine de beton ucubeler dikmişti...
Ve yok edilen defneliğin çevresindeki arsaların çoğunun AKP''li siyasetçilerin olması kimseye şaşırtıcı gelmemişti...
Peki; devletin TOKİ''si ormanı katledip üzerine beton yığınları dikerse, rantiye boş durur mu?..
Şile''nin köylerindeki ormanlık alanlarda en az 50 sitenin inşaatı devam ediyor...
Villaların beton yığınları, ormanların içerisine kadar uzanmış... Belediye kimilerine ruhsat veriyor, kaçak yapılaşma bir yandan sürüyor, çevre ve orman bakanlıkları ise Şile''deki rezaleti seyrediyor...
İstanbul''un merkezindeki yağma yetmemiş gibi, bir de İstanbul''dan Şile''ye giderken yolun sağında ve solundaki ormanlarda da insafsızca bir katliam var ki, devlet umursamıyor...
İşte Çekmeköy''den Şile''ye giderken, Pendik kavşağının hemen ötesinde, Paşaköy mesire alanındaki ormanlar da rant uğruna yağmalanıyor, gece-gündüz ağaç kesiliyor...
Bazıları (bir ihtimal devletten kiralanmış olsa) bile, buralara (bırakın prefabrik yapıları) devasa beton yığınlarının inşa edilmesine nasıl sessiz kalınıyor, işte o da çok kuşkulu!!!
Şile yolunun İstanbul yönündeki Sofular kavşağında da ağaç katliamı var...
Ve tabii ki yolun iki tarafında, en çok da ücra bölgelerde bir yandan kaçak yapılaşma sürerken, bir yandan da hafriyatçıların talanı ormanları yok etmeye devam ediyor...
Orman Bakanı Vahit Kirişci, Çevre Bakanı Murat Kurum, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Çekmeköy Belediyesi ve Anadolu yakasındaki tüm devlet ilgilileri, Şile yolunun sağında ve solunda yaşanan orman katliamından habersiz mi acaba?..
Bir kez daha soruyoruz; Şile yolundaki orman talanına kim; neye dayanarak ve neyin karşılığında izin veriyor?..