Peres gerçek, AKP sanal
Yazı için oturduğumda, ajanslar "Mr. One minutes"ın öldüğü haberini geçmeye başladı. İnişli, çıkışlı İsrail politikasında en soğukkanlı ve akılcı politikacı olan Şimon Peres'in aslı gazeteciydi. İsrail'de en çok barışa çalışan ve barış isteyen politikacıydı. Soykırımına rağmen, Almanya'ya el uzatmıştı. Ne diyelim toprağı bol olsun. Gerçek dünyada siyaset meydanı, Netanyahu benzeri fanatiklere kaldı. Bizse sanal bir dünyada yaşıyoruz.
Ne kadar rahatız? Ordu, Meclis kararı olmadan, yabancı topraklarda savaşa tutuşmaya hazırlanırken, teröristler içeride günde 10 evladımızın kanına giriyor. Ülkeyi yönetenler, 14 yıl ülkeyi birlikte idare ettiklerini tutuklarken, sistemi darmaduman ediyor, kimse sesini çıkarmıyor. Siyasi liderler, içeride başka, dışarıda başka, halka başka, yabancı ülke liderlerine başka konuşuyor. Gündem, günde iki kez değişiyor. Halk ne olduğunu anlamaya bile vakit bulamıyor.
***
Beni çıldırtan, herkesin facebook'tan elde ettiği bilgilerle hayatını yönlendirmesi. Sağlık ve zayıflama tavsiyeleri facebook'ta. Siyaset biraz daha geniş, yanında twitter var. Siyasi tavır facebook ve Twitter'da. Atatürkçü müsün, facebook. Kadın hakları, hayvan sevgisi, hayatımızın her aşamasında sosyal medya. Onlara ve laiklere küfür mü edeceksin, sosyal medyaya yazıl. Sosyalleşme de gene bu sitelerde. Arkadaşlık, evlilik, nerede olduğunu bildirme, hangi lokantada ne yemek yedik, etyemez, vejetaryen, yemek tarifleri, hangi turistik geziye çıktın, şu anda neredesin, hepsi düşman çatlasın hesabı sosyal medyada.
Aslında yalnız biz değil dünya ne kadar yalnız, ezik ve ürkek bir toplum haline geldi... Bir kızın yüzüne konuşamayan, sosyal medyada aslan. Meydanlarda hakkını aramayan, oralarda laik, ulusalcı, dinci, milliyetçi. Bu toplum, bizim zamanımızın toplumu değil. Aslında siyasetçiler de orada. Her politikacının bir hesabı var. Nerede konuşacağı, ne konuştuğu, Meclis'te hangi önergeyi verdiği, kimin tutuklandığı falan hep sosyal medyada.
Sanki var olmayan kişiler, var olmayan sanal bir ülkede yaşıyor, ama bence her şey sahte. Sevgililerin birbirine "aşkım" demesi bile sahte. Sonra kalkıp aşklarını, yumruklayıp bıçaklıyor. İşin en kötüsü, vatan sevgisi de sanallaştı. Herkes sosyal medyada, vatansever, ama paralı askerlik çıksa da sıyırtsak diye bakıyor. Ordu sanal, basın desen en sanal o. Hükümet sanal. Gerçek olan, her gün patlayan bombalar, ölen yavrular. Sanal bir siyaset için, yaşamını kaybeden gerçek yoksullar, evlatlar. İçim almıyor, midem bulanıyor. Belki de ben eski kafalıyım.
Basındaki sanallık yürek burkuyor. Bir süredir yalakalıkta kaybettiği mesafe için, hızlı koşuya girdiği belli olan grup, şimdilerde çöken ekonominin iyi olduğu yolundaki sanal tezleri işliyor. Amaç sanal hisse senetlerinin aniden düşüşünü önleme. Açığı kapatmak için sanal hükümet bile uluslararası alanda borç senedi satarak borçlanıyor.
***
Sanal bu dünyada Amerikan başkanlık seçimleri de tartışılıyor. Bu bile sanal. Ama ne tuhaf ki, Türk kamuoyu, ırkçı ve İslam düşmanı, Rusya sempatizanı Trump'ı tutuyor. Ben, Trump yüzünden, günahım kadar sevmediğim Hillary Clinton, rekor oy alarak başkan olacak derken, herkes bana dudak büküyor. Hafta başında iki başkan adayının tartışması vardı. Kamuoyu yoklamaları, Trump'ın Hillary'nin üçte biri destek aldığını gösterdi. Nedir bu, Amerika'ya karşı misilleme mi?
Eğer öyleyse, Amerikan müziklerini dinleme, çocuğunu Amerika'ya okumaya gönderme, imam hatipte okusun. Amerikan telefonu Iphone kullanma, Amerikan arabasına binme, Amerikan dizilerini çalma, Amerikalılar gibi giyinme, Amerikan isimlerini iş yerlerine koyma. Yaptıklarınla, fikirlerin, tezatlar içinde. Tabii Amerikalıların belirlediği politikacıları da başa geçirme. Ne yani? Eğer tersini yapıyorsan, sen de sanal bir dünyada yaşıyorsun. Boş verin zaten gerçek çok acı.