Patlıcanı bırak bankalara bak!
Bakan Albayrak çarşamba günü gazetecilerle bir araya gelerek ekonomi ile ilgili çeşitli sorulara yanıt verdi.
Bakan Albayrak bu toplantıda bankaları da uyardı.
"Faizler düşmesine rağmen bankaların kredi portföyü artmıyor. Bu konuyu yakından takip ediyoruz. Eğer kredi verme konusunda bir şeyden çekiniyorlarsa bize anlatsınlar biz de öğrenelim. BDDK her bankayı yakından takip ediyor. Varsa bankaların kredi verme konusunda bir sıkıntısı öğrenir ve çözeriz. Yok başka sıkıntı varsa siyasi vs. o zaman da o bankalar kendi bilir. Sonuçta bankacılık sektörü birilerinin parasını topla, üzerine otur yeri değil. Aldıkları lisans o amaçlı değil."
Bu sözler yüzde 100 doğru ve haklı!
Buna hiç kimsenin itirazı yok.
Bankaların bile itirazı olamaz.
O halde bankalar neden kredi vermiyor?
Bu bir bakış açısı. Yani olaya bir de şu açıdan bakın:
Vatandaş, esnaf ve sanayici bankadan neden kredi almıyor/alamıyor?
Öncelikle ben, bankaların kredi vermeme diye bir tavırda olduklarına inanmıyorum. Bankacılık sektörünü çok yakından takip eden biri olarak şunu söyleyebilirim.
Hangi bankanın kapısını çalarsanız istemediğiniz kadar kredi var. Çünkü bankalar, bakanın dediği gibi vatandaştan topladığı parayı satarak faaliyetini sürdüren bir kurum. Yani parayı vatandaştan toplayıp, kasasında tutamadığına göre bu parayı satmak zorunda.
O halde düşen faizlere rağmen bankaların kredi portföyü neden artmıyor?
Bunun tek bir nedeni var Sayın Bakan!
Bunu sizin altınızdaki yöneticiler de biliyor. Bunu Türkiye Bankalar Birliği de biliyor.
Hatta bankaların denetleme ve düzenleme konusundaki tek otorite BDDK da biliyor.
Türkiye'de evet faizler birkaç ay öncesine göre düştü. Yüzde 40'a varan ticari kredilerde faiz oranı şu an yüzde 30 seviyelerinde. Bazı kredi türlerinde yüzde 25'e kadar iniyor. Hatta yine bazı kamu bankaları kısa vadeli ticari kredileri yüzde 21'in bile biraz altına düşürdü.
Ancak bu düşen faiz aldatmacadan başka bir şey değil.
Kimse kimseyi hele de vatandaşı aldatmasın.
Şu an Türkiye büyük bir tiyatro gibi.
Herkes oynuyor. Politikacısı oynuyor, sanayicisi oynuyor, sivil toplum kuruluşları oynuyor, bankalar oynuyor. Tüm bunları ağzı açık izleyen ise tabii ki vatandaş.
Türkiye'de faizler düşmedi tam tersi arttı.
Nasıl mı?
Bunu öğrenmek istiyorlarsa herhangi bir bankanın son 24 saatte kullandırdıkları kredinin faizine değil, maliyetine bir baksınlar.
Bankalar kâğıt üzerinde faizi yüzde 21'e kadar indirmiş olabilir. Ancak kesilen acımasız zorunlu sigortalar ve komisyonlar kredinin maliyetini yüzde 50 faize denk getiriyor.
Günlerdir yazıyorum. Bankalar limit tahsis sigortası, limit tahsis ücreti, limit tahsis komisyonu, limit tahsis gideri gibi dünyanın hiçbir yerinde olmayan komisyonları alıyorlar. Bunun yanı sıra hiçbir zaman riske dönüşmeyecek, gözüm, dişim, başım gibi saçma sapan onlarca sigorta poliçesini zorla kesiyor. Bunları ödemeyene ve bu sigortaları almayana kredi yok! Bu ücret, komisyon ve sigortaları kredi maliyetine eklediğinizde faiz oranı öyle bir yükseliyor ki!
Bankalar son bir haftadır bilanço açıklıyor. Bakın lütfen bu bilançolara, bankaların faiz gelirinden daha fazla komisyon geliri var.
KOBİ, bankaya gidiyor ve ortaya çıkan kredi maliyetini görünce arkasına bakmadan kaçıyor.
Bu maliyetlerle kredi kullanmak demek o işletmenin batması demektir. Üretimini düşürüyor, personel çıkartıyor dahası iş yerini kapatıyor ama o krediyi haklı olarak kullanmıyor.
Kullanmak zorunda kalan ise ya batıyor ya da bankanın acımasız baskılarından kurtulmak için konkordato ilan ediyor.
Artık basın önünde bankalara usulden bağırmayın kızmayın!
Eğer kredi hacminin artmasını ve ekonominin yeniden canlanmasını istiyorsanız, BDDK'ya küçük bir talimat vermeniz yeterli.