Parsayı toplayan, yine kapitalizmin askerleri!..
Arslan Bulut, "biyolojik savaş" iddia yahut imasını koronavirüse dair yazdığı her yazının -illa- bir köşesine öyle itinayla ve lezzetli serpiştiriyor ki, canım çekti. Dün "Virüs ABD'de mi doğdu?" sorusuna yanıt aradığını da görünce, artık dayanamadım, ben de balıklama atladım konuya!
Bu konuda ilk iddia, koronavirüslerinin son sürümü(!) olan Covid-19'un, Wuhan'da, Çin'in gizli biyolojik silah programına bağlı bir laboratuvarda ortaya çıktığıydı. İddiayı ortaya atan Dany Shoham eski bir İsrail istihbarat subayıydı.
Sonra, özellikle de İsrail'in aşıyı bulduğu haberlerinin yayılmasıyla birlikte, komplo avcıları, bu defa gözlerini, "aşıyı bulan, virüsü yapandır" parolası eşliğinde İsrail'e çevirdi.
Ama tabii hiçbir tez, insanlığı bu virüse kurban edenin, Çin'e yenilmemek uğruna her şeyi mübah sayacak durumdaki ABD olduğu görüşü/düşüncesi/iddiası/inancı kadar alıcı bulamadı.
***
ABD Başkanı, istediği kadar, üstüne (ve elbette çok ağır bir bedelle karşı karşıya olan Çin yönetiminin damarına) basa basa "Çin virüsü" olarak adlandırsın Covid-19'u, gerçek olan, bunun "Amerikan malı" bir gayrı nizami harp biçimi olduğu teorisinin her geçen gün kendisine biraz daha fazla yandaş bulduğu.
Sadece Çin ve yörüngesindeki Uzak Doğu ülkeleri değil, resmi ağızdan "Belki yıllar sonra, bazı bölgelerin yanı sıra ABD'ye de sıçrayan koronavirüsün, Beyaz Saray'ın güçlü rakiplerine (Çin ve Rusya) karşı başlattığı biyolojik savaş olduğu ortaya çıkabilir" diyen İran da bu teorinin yılmaz savunucuları arasında.
Virüsün "aşı satışı" hedefiyle üretildiğini destekleyen senaryolar da var ama -virüsün ilk ortaya çıktığı yer olan Wuhan'ın Çin ekonomisinin neredeyse kalbi/beyni olduğunu da düşününce- bunun Çin'in büyümesini hedef almış bir saldırı olma ihtimali daha kuvvetli. Kaldı ki, "aşı satışı"na mani mi; bir taşla iki kuş!
***
İyi ama bütün dünya gibi ABD'yi de sarsmıyor mu bu virüs?
Çinliler gibi, İranlılar gibi, İtalyanlar gibi Amerikalılar da ölüyor… Üstelik ABD merkezli Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi, Covid-19'un Amerikan nüfusunun yüzde 65'ini enfekte edebileceğini ve 1 milyon 700 bin Amerikalının ölümüne yol açabileceği ileri sürüyor.
Peki ne sanıyorsunuz?
Her yeni vaka yahut ölüm haberinden sonra gözyaşları içinde helva mı kavuruyor Trump Beyaz Saray'da!
İYİ Parti Ekonomi Politikaları Başkanı Cihan Paçacı'yla, dün bir kısmını aktardığım sohbetimizde bu konu da vardı aslında gündemimizde. New York Times'ın yayımladığı "en kötü senaryolar"ın bir "Amerikan stratejisi" de olabileceğini ifade eden Paçacı, "Böyle bir stratejiyi geliştirenler için birkaç milyon kişinin ölmesi bir şey değil. Bu virüs ortaya çıkmamış olsaydı, Çin dünyanın en büyük ekonomik gücü olacak ve ABD'nin kurguladığı bütün dengeleri alt üst edecekti. Virüsten en çok etkilenen üç ülkenin de -Çin, İran ve İtalya- ABD'nin hedef tahtasındaki ülkeler olması tesadüf eseri mi? Çok uzun zaman sonra ilk defa Çin'in büyümesi yüzde 5'e düşecek…" dedi.
***
"New York Times muhalif, neden Trump'ın ekmeğine yağ sürsün ki?" de güzel bir soru olabilir aslında ama "ABD" dediğiniz sistem Trump'tan ibaret değil ki!
Başta NATO'yu bloke etme gücü olmak üzere sadece ticari değil askeri anlamda da ABD'nin tepesinde Demokles'in Kılıcı gibi sallanıp duran ve bir nevi "iç tehdit(!)" olan Avrupa'nın, tam da İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki "muhtaç" konumuna gerilemesini de koyun Şangay Paktı'nın başının ezilmesinin üzerine…
Trump'ın bir seçim daha kazanıp kazanmaması ne gam ABD'nin "gerçek" yöneticilerine!
***
Hem baksanıza…
- Evet Koronavirüsü bazı Amerikalıları da hasta etti ama- Dünya Sağlık Örgütü'nün remdesiviri "Covid-19'a karşı tek ilaç" olarak açıklamasından sonra, 200 dolardan 62 dolarlara düşen hisseleri hızla fırlayan ilaç firması Gilead Sciences gibi -gazeteci Aytunç Erkin'in ifadesiyle- "hayat öpücüğü" kondurulmuşçasına hızla iyileşenler de yok değil ABD'de…
Biz kendi naif dünyalarımızda makarna-nohut-maske fırsatçılarıyla uğraşaduralım, kıyametimizin parsasını bile toplamaya başladı kapitalizmin askerleri!
SORU-YORUM
Ben değil -2016'da yazdığı bir yazıda- şimdi Hürriyet'in Genel Yayın Yönetmeni olan Ahmet Hakan sormuştu aşağıdaki soruları. İsmail Saymaz, dün, Hürriyet'le yollarının ayrıldığını duyurunca hatırladım, kafam karıştı:
-Bunca gücünüze, bunca egemenliğinize, bunca tantananıza, bunca ekabirliğinize rağmen… "İlle de İsmail Saymaz'ı yiyeceğiz" diye tutturmak da neyin nesi? Her türlü bel altı vuruşa karşı "Yedirmeyiz!" Diye bayrak asmış bir ekibe… Hiç yakışıyor mu İsmail Saymaz'ı yemeye kalkışmak?
GÜNÜN SÖZÜ
"Sorumluluk, insanı eğitir."
Wendell Phillips