Paran olsa da öl sistemi!..
İktidarın "rüya projesi"ydi şehir hastaneleri. Daha yolun başında sağlığımızı çökertir hale geldi. Devlet yüzde 70 doluluk garantisi veriyor. Bu orana ulaşılamaz ise hazineden para ödeniyor. Benim de başımdan geçti, şehir hastanelerine zorla hasta götürülüyor. Yaşam merkezlerinden çok uzak. Acil, engelli ve hasta yaşlılar için türlü zorluklar anlatıla anlatıla bitirilemiyor. Ve bir dünya eksiklikler...
Tıp doktoru, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray ile başta şehir hastaneleri olmak üzere sağlık sektörünün sorunlarını konuştuk. İşte o söyleşi;
--Sayın Çıray, bir gazeteci olarak uzun zamandır AKP'nin sağlık politikalarından şikayetler alıyorum. Siz reform çalışmaları ile bilinen Sağlık Bakanlığı müsteşarlarından biriydiniz. 7 Bakan, 3 Başbakan ile çalıştınız. Sağlık politikalarında son durumu sizinle konuşmak istedim.
A.Ç: Teşekkür ederim. Sayın Takan, çok iyi bilirsiniz bir zamanlar sağlık muhabirleri olurdu ve milletimiz onların haberleri aracılığı ile sağlık sektörünün pratiğinde neler olup bittiğinden haberdar olurdu. Aksamaları tespit ederler, hatta manşetlere taşırlardı. Şimdi ise milletimizin sadece cilalanmış sağlık politikalarından haberdar olmasına izin veriliyor. Halbuki sağlık politikalarında uzun zamandır işler hiç iyi gitmiyor. AKP'nin 'Sağlıkta Dönüşüm' projesi çok iyi başladı ancak fiyaskoyla sonuçlanıyor. Cilalı sağlık dönemi sona erdi. Artık göz boyamada sınıra dayandık.
--Bir ara AKP'nin oyunun yüksek çıkmasına etki eden en önemli faktör 'Sağlıkta Dönüşüm' projesiydi. Bu etki nasıl yaratıldı?
A.Ç: Sağlık Reform Paketi benim müsteşar olarak başında bulunduğum ekipçe hazırlanmış ve kalkınma planı hedefleri içine alınmıştı. Ancak hayata geçirilmesi için "vatandaşlık numarası" çalışmalarının bitmesi gerekiyordu. Sayın Akşener'in başlattığı MERNİS de, AKP hükümeti döneminde bitti ve böylece adı Sağlıkta Dönüşüm Projesi olarak değiştirilen uygulamalar başlatıldı. SSK ve devlet hastaneleri tek çatı altında toplandı, hastane eczaneleri yerine ilaçlar özel eczanelerden alınmaya başlandı. Bu durum doğal olarak hasta kuyruklarını azalttı. Sağlık politikalarında son derece başarısız olan Durmuş döneminden sonra ise bu hizmetler vatandaşlarda çok büyük bir farkındalık ve doğal olarak memnuniyet yarattı.
--Sağlık hizmetlerinde kaliteyi belirleyen faktörler nelerdir?
A.Ç: Kaliteli sağlık hizmeti kolay ulaşılabilir ve hakkaniyetli olmalıdır. Sağlık politikalarında asıl olan, sağlık hizmetlerini halka en düşük maliyetle ve en kolay ulaşılabilecek şekilde organize etmektir. Sağlıkta etkinlik ve verimliliğin başlıca ölçüsü de budur. AKP iktidarına yön veren rantçı anlayış nedeniyle sürdürülemedi ve sağlık harcamaları Türk halkının üstüne ağır bir yük olarak bindi. Sağlıkta katkı payları alınmaya başlandı. Sağlıkta da AKP'nin "yandaşlara peşkeş" zihniyeti devreye girince de sistem çöktü. Şehir hastaneleri kesintisiz bir peşkeş sistemidir. Yükleniciye hazine arsasını veriyorsunuz, yetmiyor işletmeleri veriyorsunuz, yetmiyor şehir hastanelerine gitmeyi adeta zorunlu hale getirmek için önce çalışan hastaneleri çalışmaz hale getiriyor, sonra da kapatıyorsunuz. O da yetmiyor, şehir hastanesi müteahhitlerine aynı köprülerde verilen geçiş garantisi gibi yükleniciye hasta garantileri veriyorsunuz. İnsaf!
--Bu modelin dünyada başarılı olduğunu söylüyorlar…
A.Ç: Bir Sağlık Bakanı'nın devletin binalarını kendi hastane şirketleri üzerine geçirdiği bir ülkede her şey söylenebilir. Şehir hastaneleri daha önce Dubai, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde uygulanmış ve çok büyük kamu zararına neden olmuş bir modeldir. Dolayısıyla da terk edilmiş, modası geçmiş, günümüz sağlık anlayışına tamamen aykırı bir modeldir. Şehrin bir ucundaki hasta diğer ucuna gitmek zorunda olduğundan ulaşımı zordur. Yani hastalar ambulanslarda can verecekler demektir. Devasa oldukları için yönetilemezler. Hastalar koridorlarında kaybolurlar. Bu sistem kesintisiz bir peşkeş sistemine dönüşmüştür. Bunlar hastaneden çok otel. Hem de iş görmek için 20 bin adım yürünmesi gereken bir otel. Bölümler arası çok uzak olduğu için acil hastaların hayatları tehlikede. Özel şirketlere verilen laboratuvar hizmetleri de aksıyor. Büyüklük hastane enfeksiyonlarını arttıracak.
--Bu iş Türk milletine amiyane tabirle söylersek kaça patlayacak?
A.Ç: 18 hastanenin toplam yatırım maliyeti 10.5 milyar dolar ancak ödenecek kira miktarı ise 30.2 milyar dolar. 20 milyar dolarlık büyük bir olay bu! Bu yıl hasta ve yol garantileri için bütçeye konulan miktar 9,5 milyar lira. Bu kimin cebinden çıkıyor? AKP iktidarları sağlıkta 'paran yoksa öl' politikalarından, 'paran olsa da olmasa da öl' politikasına getirdi Türkiye'yi.
Dünyada yeni hastane konsepti, ulaşılabilir, yönetilebilir hastane konseptidir. Şehrin her tarafına dağılmış olmalıdır. Hastane kompakt olmalıdır ki, acil hastalara hemen ulaşılabilsin. Hasta polikliniklerde kaybolmasın. Bu hastaneler yeni yatak kapasitesi yaratmayacağı gibi, mevcut hastaneler kapatılarak hastanelere ulaşım zorlaşacak, vatandaşlarımız acil servise ulaşamadan hayatını kaybedecektir.