Paralar neden dışarıda
Küresel süreçte ve finansal serbestlik düzeninde, paralar neden dışarıda sözü aykırı geliyor. Zira Türkiye’de çok yabancı sermaye ve sıcak para var. Söylemek istediğim, yerleşiklerin neden yurt dışında bulunan paralarını yurda getirip yatırım yapmadıkları, neden ABD hazine bonosu yerine Türkiye’de tasarruf olarak tutmadıklarıdır.
Yurt dışında bulunan menkul varlıklar (para, altın, menkul kıymet) ile taşınmazların milli ekonomiye kazandırılmasını öngören ikinci varlık barışı da netice vermedi. Beyan edenler 25-30 milyar dolar olarak açıklandı ve fakat fiilen gelen para 3 milyar dolarda kaldı.
Yerleşiklerin yurt dışında yaptıkları yatırım tutarı, önemli bir sorundur. Belki daha da önemli sorun, bu paraların neden dışarıya gittiğidir. Türkiye neden bu paraları ülkede tutamıyor? Eğer Türkiye’de tutmayı becerebilirsek, yeni varlık barışlarına gerek kalmaz. İşte varlık barışından daha önemlisi bu sorulara cevap bulmaktır.
Türkiye’de yerleşiklerin resmi olarak yurt dışındaki aracı kurumlarda yani borsalarda 19.3 milyar doları var. Yurt dışındaki sinai yatırımlarda da 7.9 milyar dolar yatırımı var. Yani bilinen para 27.2 milyar dolardır. Bunun sanayide olan yatırım kısmı zaten gelmez. Buna rağmen bundan önce ve bu varlık barışından beklenen paralar 30-40 milyar dolardır. Herkes biliyor ki, yerleşiklerin yırt dışındaki paraları çok daha yüksek, 100-150 milyar dolar arasındadır.
Neden yurt dışındadır sorusuna gelince...
1) Yeraltı ekonomisi yoluyla elde edilen paralar, büyük ölçüde yurt dışında tutuluyor. Bir kısmı Türkiye’ye aklamak için getiriliyor. Yeraltı ekonomisi hiçbir ülkede sıfırlanamaz. Ancak yer altı ekonomisi ve kara para ile mücadele edilirse, ekonomi içinde payı düşürülebilir.
Maliye Türkiye’deki büyük şirketlere, verimli yatırımların vergi denetimine yoğunlaşıyor. Bu gibi şirketler istese de yanlış yapamaz. Aksi halde tüm yatırımlarını riske atmış olurlar. Kaldı ki elbette Maliyenin vergi denetimi yapması doğal ve gereklidir. Ne var ki, öncelikle yer altı ekonomisini ortadan kaldırırsa daha yararlı iş yapar.
2) Türkiye’de ikinci el hazine bonosu bileşik faizleri yüzde 6-7.5 arasındadır. Net ele geçen mevduat faizi ise, yüksek montanlı mevduatta gelir vergisi stopajından sonra yüzde 7.9’dur. Enflasyon da yüzde 8’dir. Yani nereden bakarsak bakalım Türkiye’de eksi faiz var. Eksi faiz varken Türkiye’de para tutmak iktisadi değildir. ABD’de ise enflasyon yüzde 2.5, hazine kağıtları faizi de 2.5 ’tur.
Dahası, tasarruf sahibi eksi faiz alırken, yatırım kredi faizleri, bankaların spekülatif kar peşinde olması, reel olarak yüksektir. Yatırımları caydıracak kadar yüksektir.
3) Aslında paraların dışarıya gitmesinin daha önemli bir nedeni ekonominin kırılgan olmasıdır. Sıcak para piyasaya spekülatif yapı kazandırdı. Bu nedenle spekülatif sermayenin ve sıcak paranın olduğu ekonomilere ciddi, fiziki yatırım sermayesi girmez.Yerleşikler de yatırım yapmaz.
4) Ülke riski de yüksektir. Cari açığın GSYH oranı yüzde 7’den yüksektir. AB raporlarında, IMF raporlarında riskin yüksek olduğu vurgulanıyor. Dış borçlardaki hızlı artış bu riski artırıyor. Cari açık Türkiye’nin geleceğini olumsuz etkiliyor. Yabancı ve yerli yatırımcı bu hesabı herkesten daha iyi yapıyor.
5) Siyasi iktidar plansız programsız davranıyor. Açıkladığı 3 yıllık programlar, geçmişteki rakamlar ve gelecekteki tahminlerle sınırlıdır. Yatırımcı önünü göremiyor. Paraların gelip, Türkiye’de kalması için önce ülkede yatırım ortamı yaratmak gerekir.