Papa kimin ayağını öpecek?

Amerika'da her yıl, bu zamanlar sıkıntı yaşarız. Bu hafta, ne zaman internete girip, Türkiye yazsam, Hindi tarifleri gelir. Sebep, Amerika'da bu hafta sonunun, Şükran Günü olması. Amerikalı göçmenlerin, topraklarına el koydukları Kızılderililerle birlikte ilk yedikleri, toplu yemek. Bunu asırlar boyunca adet haline getirmişler ve her yıl tüm aile fertleri bir araya gelerek yemek yiyorlar. Yedikleri de Hindi. İngilizcesi Türkiye ile eş. Turkey. Bizde olduğu gibi, bayramlarda tatile kaçmıyorlar. Bu nedenle, geçen hafta tüm ülke, yollara düştü. Uçak, tren ve otomobille herkes yola çıktı. Başkan da Beyaz Saray'da bir hindinin canını bağışlayıp, ömrünün sonuna kadar bir çiftlikte bakılmasını garanti altına alacak. Oysa biz, bizi kurtaranlara şükran duymayı bırakalı bir 10 yıl oldu.
Kafamda, Şükran Günü dışında gene çeşit,çeşit fikirler. Gene ülkeye gelenler. Sizler bu yazıyı okurken, Hıristiyan âleminin ruhani lideri Papa da, Türkiye'yi ziyaret ediyor olacak. Artık alıştık, bizimkinin dün söylediğinin, bugün tersini yapıp, sonra kalkıp herkesi suçlamasına. 1967'de, Papa'nın Türkiye ziyaretini, o gün, hainlik ve melunlukla suçlayanlar, bugün Papa'yı davet edenler. Kadere bakın ki Müslüman Türkiye, her gün daha fazla İslam adına, Hıristiyanlaştırılıyor. Biliyorum çelişkili bir cümle kurdum. Benzerlik ve çelişkiler bunlarla bitmiyor.
Şöyle düşünün; Papa kadınların dizlerini öpüyor, bizimki de, eşit kabul etmediği kadınların ayak altlarını. Ertesi gün, hemen çark ederek, fıtrata yerleştirdiği kadın erkek eşitliğinden kopuyor. Onu öyle dememiş, bu melun basın gene çarpıtmış. Bu melanet basın nedense hep onun laflarını çarpıtıyor, arada bir de kutuları karıştırıyor. Ülkeyi idare eden siyasi parti, kadınlara üniforma gibi Katolik kilisesi rahibe üniforması seçmedi mi? Aradaki fark, onlar kendini Allah'a adamış, bizimkiler lidere.
Avrupa konusundaki anlaşmayı, kilisenin Türk düşmanı papazın heykeli önünde imzalamadılar mı? 29 Ekim 2004'te Roma'da Conservatari Sarayı'nda, Türklere Haçlı seferlerini organize denen Papa 10'uncu İnnocente'nin heykeli önünde teslimat imzasını kim atmıştı. Bence o resim de, foto montaj. Her ne kadar sövüp saysalar da, Hıristiyan âlemine bunlar kadar hizmet edeni çıkmadı. Şimdi de Papa'nın elini öperlerse hiç şaşırmayın.
Geçen yazımda da belirttim, Putin, AB ve ABD'nin uyguladığı ambargoyu delme yolları bulmak için, Türkiye'ye geliyor. Aralık ayı başında, konu hakkında deneyimli ve bu işin ustası kara para aklama uzmanları ile görüşecek. Türkiye şimdiden, bu konudaki ilk kartını sahaya sürdü. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Türkiye'nin aldığı gaz miktarının artırılmasını ve fiyatın düşürülmesini istemiş. Belli ki uygulanan bu ambargonun bedelini, Ruslara ağır ödetecekler. Yalnız bu noktada, ABD'nin tepkisi ne olacak? Şu anda, Rusya'ya diz çöktürmeye başlamışlarken, Türkiye'nin İran olayında olduğu gibi bir delik açmasını affedecekler mi? Önümüz seçim, bu işi Apo'ya özgürlük ve Kürdistan'ı kurdurtarak geçiştirebilecekler mi?
İşte tüm bunları dikkate alarak, Biden'ın ziyaretini değerlendirmek gerek. Aslında Biden ziyareti, tam bir rezillik. Ama bizimkilerin ders çıkarması gereken nokta açıklık. Seyahat ödemeleri akşamına yayınlandı. Otelde kaça kaldıkları ve ödedikleri paralar falan. Sizin hâlâ Ak Saray'ın kaça yapıldığından haberiniz yok. Kıbrıs ve Rum gazı konusunda neler olduğunu kimse sormuyor. Biden ziyaretinde birçok ipucu var ve işin sonu da, yılbaşından önce patlayacak. Benim tahminim, Güneyde federe Kürdistan'ı kurdurduktan, Apo katilini salıverdikten ve seçim sonucu belli olduktan sonra, bunlar çözülecek.
Her gün ortaya, saçma bir konu atarak, gündemi PKK ve Güneydoğu'da kurulmakta olan Kürdistan'dan uzaklaştıran AKP yönetimi, iktidardan indikten sonra, hesabı nasıl verecek? Şimdilerde kimse hesap yapmıyor. Zaten yapsa, ranttan elde ettikleri servetleri yeme şansları olamayacağını da bilir. Ben şimdilerde, Türkiye'nin aralarını bozduğu komşuları ile, bir askeri sorun çıksın istemiyorum.
Bu arada, ağa, esnaf sınıfına çiçek atmış. Genç nesil bilmez, ama İran'da Humeyni darbesini hazırlayan, Tahran esnafıydı. Yoksa Şah gibi bir diktatörün, din ve iman yoluyla devrildiğine inanmayın. Para için devirdiler. Ama o esnaf, sonra işlerin baştan planladıkları gibi olmadığını fark ettiğinde, iş işten geçmişti. Dünyanın, 30 yıldır İran'a uyguladığı ambargo, dışarı ile ilişkilerinin olmaması, sonradan çözülmelerine yol açtı. Şimdilerde ABD ve Batı ile uzlaşma ve ambargonun kaldırılması yollarını arıyorlar. Tam tamına 25 yıl geçti. Çeyrek asır. Bizimkiler nereye koşuyor düşünün?

Yazarın Diğer Yazıları