Padişahım çok yaşa! (10 Aralık 2016)

Çok değil daha bir kaç hafta önce bazı yabancı sermayeli bankaların bölge müdürlüklerinde yaşanan imparatorlukları anlattım.

Şube müdürüne ayakta durma cezası veren, kendi resmini tişörte bastırıp müdürlere giydiren, düğün salonunda doğum günü yaptırıp dansöz oynatan, sizden utanıyorum diye hakaret eden ve daha nice olayların baş kahramanı bölge müdürlerini padişaha benzetmiştim.

Meğerse bu bölge müdürlerinin bazıları zaten kendilerini hem ruhen hem de fiziken padişah görüyorlarmış.

Bir fotoğraf elime geçti. Şu meşhur yabancı sermayeli bankanın olaylı bölge müdüründen. İşte bu mobbingci bankanın o bölge müdürünün resmini görünce adeta şaşkına döndüm. Muhteşem Yüzyıl dizisinin bir afişi bu bölge müdürüne uyarlanmış. Hanedan'ı ifade eden bu resme bölge müdürünün ve diğer çalışanların resimleri fotomontaj yapılmış.

Bölge müdürü en önde padişah olarak gösteriliyor. Bu resim bir kampanya için hazırlanmış. Resim bankacılar tarafından elden ele dolaştırılıyor.

Adam personeline adeta kan kusturuyor, akla hayale gelmeyecek olaylara imza atıyor ama bankası tarafından ne bir uyarı ne de bir ceza veriliyor.

Neden? Çünkü ama öyle, ama böyle para kazandırıyor.

Zaten bu yabancı bankaların ana felsefesi bu. Senin bölgen para kazansın yeter! İnsanın ve çalışanların hiç bir önemi yok. Personele her şey yapabilirsin.

Haklarında onca açılan mobbing (psikolojik taciz) davalarına rağmen dur demiyorlar. Çünkü adam iş yapıyor onlara göre. Yöntem tarzı önemli değil. İster adam gibi çalıştır ister köle gibi kamçıyla. Yeter ki satış yapsın, yabancı patron para kazansın. Tabii ki yeni yıl geliyor Türk genel müdür de milyon dolarlık pirim alsın.

Türkiye'de ilk kez bir banka mobbing yapmak suçundan mahkeme tarafından mahkûm edilmiş. Bu Türkiye açısından utanç verici bir olay. Bugüne kadar hep Çin'de çalışanlara yapılan işkenceyi duyar üzülürdük bugün Çin'den daha kötüsü bankacılık sektöründe Türk vatandaşlarına yapılıyor.

Kendini padişah sanan bölge müdürünün bankası mobbingden ceza aldı. A.Y. isimli genç bir bankacı gördüğü psikolojik tacizi mahkemeye taşımış ve gerek bilirkişi gerekse mahkeme bankayı mobbing yapmaktan suçlu bulup tazminat ödemeye mahkûm etmiş. Bir bankanın mobbingden mahkûm olması basit bir olay değil. Normal şartlarda Çalışma Bakanlığı'nın ayağa kalkması lazımdı. Banka ne yapıyor? Veriyor parayı mobbing yapmaya devam ediyor.

Binlerce çalışanının elinde psikolojik tedavi gördüğüne dair rapor var. Banka hakkında çok sayıda dava var. Eminin daha yüzlercesi de gelecektir.

Farkındaysanız bu tür mobbing ve personele baskı bir iki bankada yoğunlaşıyor. O da yabancı sermayeli Türk genel müdürlü bankalarda.

Bankacılık bu mu?

İnsan bu resme bakarken öfkeleniyor. Bankacılık bu mu diyor.

Bu insanlar bunca yıl okuyup bankacılık mesleğini, bazı bölge müdürlerinin egosunu tatmin etmek için mi seçti.

Bu böyle gitmez. Buna müdahale etmesi gereken Çalışma Bakanlığı'dır.

Türk bankaları yabancılar tarafından satın alınmış olabilir ama bu çalışanlarına mobbing ve zulüm uygulama hakkı vermez onlara.

Yılların banka müdürleri ve personelinin kaderi kendini padişah sanan bazı bölge müdürlerinin iki dudağı arasında.

Sektörde iş güvencesi olmadığı gibi adeta terör var.

Artık bu terörün durdurulması ve bu yabancı bankaların kontrol altına alınması lazım.

Çünkü bu bir kaç banka Türkiye'de çalışma hayatını sabote ediyor. Binlerce beyaz yakalı bu bankalar tarafından kriz ortamında bile saçma sapan, ekonomik gerçeklere sığmayan hedefleri tutturamadığı için işten atılıyor.

Gerekçeleri performans düşüklüğü.

Yazarın Diğer Yazıları