Özgecan ve idam sehpası
Üniversite 1. sınıf öğrencisi...
Henüz daha çocuk bile diyebileceğimiz bir yaşta...
Evine gitmek üzere toplu taşıma araçlarından birine, bir dolmuşa biniyor...
Araçtaki yolcular Özgecan’dan önce inince birer birer, tecavüzcüsü ve katiliyle baş başa kalıyor Özgecan ve aracı normal güzergahından ayırınca dolmuş şoförü, tehlikeyi seziyor aslında ...
Ormanlık bir yola sapıyor sapık...Tenha bir yerde duruyor ve üniversite 1. sınıf öğrencisi gencecik Özgecan’a tecavüz etmek istiyor...
Çantasından çıkardığı biber gazı spreyiyle kendini korumak istiyor Özgecan...
Çantasında o biber gazı spreyini bulunduruyor olması bile Özgecan’ın vahşi hayvanların etrafında olduğunu hisseden ve ürkek bakışlarla etrafına bakınan bir ceylan gibi tedirgin olduğunun ispatı.
Kendisini güvende hissetmiyor, kendisini DİB Başkanı’nın Diyarbakır’da ’kutlu doğum haftası’nda vaat ettiği bir ’emân ülkesi’nde hissetmiyor...
Fakat ne biber gazı, ne çırpınışları koruyabiliyor ceylan kadar zarif ve ürkek Özgecan’ı vahşi bir hayvanın saldırılarından...
Emeline ulaşamayacağını anlayınca bıçak darbeleriyle ve başına vurduğu levye ile öldürüyor Özgecan’ı dolmuş şoförü...
Ve vahşi bir hayvan gibi avını parçalamaya başlıyor...
Özgecan çaresizce direnirken tırnaklarıyla yüzünü tırmaladığı için Özgecan’ın ellerini kesiyor bileklerinden, DNA’sı belli olmasın diye...
Yani kendini düşünüyor katil o andan itibaren, canına vahşice kıydığı Özgecan’ın cansız bedeni vahşetini artırıyor ve kendisini korumak için tedbir almaya başlıyor...
Benzini döküp yakıyor Özgecan’ın gencecik masum bedenini, izleri silmek istiyor...
Böyle bir vahşetin izlerinin silinebileceğine inanıyor...
Sonra...
Sonrası cinayet kadar kanlı bir drama...
Babasına gidiyor katil... Babasından ve bir arkadaşından yardım istiyor...
Alıyor da o yardımı!..
Katil de olsa, tecavüzcü de olsa evlat sahibi bir baba, evladın ne demek olduğunu bilen bir baba yardım ediyor oğluna! O masum Özgecan’ın cansız bedenini oğluyla birlikte yakıyor ve dereye atıyor...
Muhtemelen evlerine dönüyorlar ve belki de muhtemelen birlikte yemek yiyorlar ailece...
Ailece!..
Özgecan’ın bıçak darbeleriyle öldürülmüş, elleri bileklerinden kesilmiş ve vücudu yakılmış masum bedeni bir derede, katil evlat ve ona yataklık eden babası evlerinde ’ailece’ belki yemek yiyorlar ve uyuyabiliyorlar...
Bir tecavüzcü ve katil bir evlat ve ona yataklık eden bir baba...
Bir aile onlar!..
Özgecan’ın biricik hayatına son veren bir katil ve buna sessiz kalan bir aile...
* * *
İşte tam burada ’idam cezası’ bir hakkın teslimi için, adaletin yerine gelmesi için, ibret olması için, caydırıcı olması için ve Özgecan’ın ailesi için gerekli...
Özgecan’ın masum hatırası için kurulması gerek o idam sehpası ve o katil sallandırılmalı o sehpada ve teşhir edilmeli cesedi günlerce...
Tıpkı halk otobüsünde yakılarak öldürülen Serap’ın katilleri gibi...
Tıpkı Gaziantep’te dershane önünde patlayan bombayı koyanlar gibi...
Tıpkı Mehmetçiklerimize pusu kuran, yollarına mayın döşeyen katiller gibi...
Tıpkı Yüksekova’da çarşı iznine çıkan üç askerimizi öldüren katiller gibi...
Ve..
Tıpkı bu katillerin elebaşısısı İmralı sakini gibi...