Oyun içinde oyun; komedi mi? Trajedi mi?
“Sınır Ötesi Operasyon” daha doğrusu “oyalanması” komedyenlerin ağzına düştü. Amerikalı bir komedyen -Jon Stewart- bu konuda Başbakan Erdoğan’la, Başkan Bush’un konuşmalarını alaya almış. Bu skeçte, ciddi bir hakikat var: Bush -ABD yönetimi- İsrail’in, iki askerini kurtarmak için giriştiği operasyon için, “İsrail’in meşru savunma hakkıdır” derken, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, Türkiye’nin PKK’ya karşı “meşru savunma hakkını” kullanmasına karşı tehditler savuruyor! Anlaşılıyor ki ABD, “Kürt kartını” bırakamadığı için, Türkiye’ye karşı duyarlılığı, ihtiyatı, bir tarafa bırakmıştır. ABD-Türk dostluğunu çoktan yıktılar, şimdi “stratejik ortaklığın” kendisine faydası kalmadığı için ve Türkleri kızdırmak pahasına, PKK ile mücadeleyi açıkça savsaklıyor, PKK’ya yardım ediyor ve bizim mücadelemize engel oluyorlar! Çünkü “Büyük Orta Doğu projesinin, temel unsuru Büyük Kürdistan” !
Bunları çok yazdık. Bu “Türkiye’yi küçültüp, Kürdistan”ı, büyütmek“ oyunu hakkında kitap da yazdım. Ama bunu ne Erdoğan ne de “medya köşebentleri” anlamazlıktan geldiler. Şimdi bu gelişmeler ve milli galeyan karşısında onlar da -güya- galeyana geliyorlar. Erdoğan, nihayet Amerika’ya, ”Artık gerekeni biz yaparız. Sizin Irak’ta ne işiniz var?“ diye soruyor. Bu da Başbakanın, ABD’nin kendi “işi” için Türkiye’den geçmesine -Allahın inayetiyle- izin verilmemesini kınamasıyla çelişkili ve de, aynı kınamaya katılanların, “izin verseydik böyle olmazdı” diyenlere de cevap.
Amerikalı yazar Butcher, Amerika’nın “Kürt Devletini” desteklemesi sözüne karşılık, Talabani’nin PKK, “gerillalarıyla” mücadeleye razı edileceğini söylüyor. Düşünmek lazım... Talabani, bunu neden söylüyor? Önce Amerika desteğiyle, Kürt Devletinin kurulmasında ve sahipliğinde Barzani’nin ve diğer grupların önüne geçmek için. Ancak “vaade”ne hacet ABD’nin esas politikası zaten bu! Butcher’in dediği gibi; Barzani, Talabani ve PKK arasında bugün çatlaklar ve rekabet olsa da, bir defa, ” Büyük Kürdistan“ kurulsun, kozlarını muhtemelen kanlı da olsa aralarında hallederler.Türkiye bölündükten sona neye yarar ki! Ama bizim gafiller bu gerçeklere rağmen hâlâ, Erdoğan’ın da dediği gibi bölücülerin siyasete indirilmesinden, Genel Af“tan medet umuyorlar.
Albay Peters
Craig Camplell adlı yazar bu konudaki çelişkiden söz ediyor: ”Laik“ TSK ile, ”İslamist Erdoğan“ -AKP- içeride ”zıtlar“ ama PKK ile mücadele hususunda, dışarıya karşı birlikte hareket ediyorlar. Acep nedendir. Ben hemen söyleyeyim: TSK her zaman bu konuda kararlıydı, ama Erdoğan galeyandan dolayı imana geldi. Umarım hiddeti ABD’den AB’den gelecek rüzgârlarla saman alevi gibi sönmez, çark etmez, Bush’a meydan okumaya devam eder.
Camplell, önemli bır noktayı işaret ediyor; Kürt Cephesinde ayrılıklar, çatlaklar olabilir. Türkiye’deki Kürtler arasında PKK’ya destek az olabilir, ama Kürtler Türkiye’den bağımsız olmakta kararlılar! Çünkü gene Peters diyor ki; ”Türkiye nüfusunun yüzde 20’sini teşkil eden Kürtler o bölgenin asıl sahipleridir. Ve kendilerini milli kimliklerinden arındıran Türk Devletine bağlı kalmak istemiyorlar.” İşte asıl mesele Bush’un, Rice’ın ve ABD yönetiminin açmazı da bu! Gerisi boş laf, olmayacak dualara âmin demek! Kürt Teali Cemiyeti üyesi Hasan Cemal; “Bu konuyu hâlâ anlamadığımızı, çözümün askerlere mal edildiğini... Seksen küsur yıldır resmi yalanlardan, klişe ve sloganlardan kurtulup meseleyi sahici boyutlarıyla ele almak cesaretini doğru dürüst göstermediğimizi... Militarist, milliyetçi dalgalar kabartmak, bilerek bilmeyerek Türk-Kürt düşmanlığı yaratmak, etnik çatışmalara kapı aralamak, yani ateşle oynamak ahmaklığı kolayımıza geldi.” der. Ve demek ister ki; Kürtlere “biz ettik siz etmeyin” dememiz gerek! Ancak gerçekte, “akrep etmez akrebe” onların Türklere karşı ettiklerini!
“Oyun” komedi olmaktan, hatta trajedi olmaktan çıktı, Türklük için hayat-memat meselesi!