Otorite ve medya çatışması
Gün geçmiyor ki dünyanın herhangi bir ülkesinde iktidar (otorite) ve medya çatışması haberleri duymayalım.
Bu tarih boyunca da böyleydi.
**
İktidarlar, kitle iletişim araçlarını, siyasal hedeflerini gerçekleştirebilmek ve "rıza imalatı" (Walter Lippmann) için, birer propaganda aracı olarak kullanmaktan vazgeçmeyecekler.
Bu durumda ortaya "iktidarın kapsamadığı yaşam alanlarını"® kimin koruyacağı problemi çıkıyor.
**
Çağımızın önemli analist ve düşünce insanlarından Chomsky ve Herman, kitleler ve kitle araçları konusunda şöyle diyorlar:
"Kitle medyası mesajları ve sembolleri sıradan insanlara ileten bir sistem olarak hizmet verir. Eğlendirmek, avutmak, bilgi vermek ve bireyleri toplumun bütününe eklemleyen değerleri, inançları ve davranış kodlarını aşılamak işlevleri arasındadır. Refahın belli ellerde toplandığı ve önemli sınıfsal çıkar çelişkilerinin bulunduğu bir dünyada, bu rolü yerine getirmek sistematik bir propagandayı gerektirir." (Rızanın İmalatı, Edward S. Herman ve Noam Chomsky, bgst Yayınları, s.72).
İtaate zorlayıcı mesajlar
Kitlelerin, otoritenin güçlü ve yaygın biçimdeki itaate zorlayıcı mesajlarına maruz bırakılması karşısında kitleler savunmasızdır.
Muhalefetin ana akım medyalarda yer alabilmesi, ancak, sözle dile getirilmeyen "denetimli bir özgürlük" ile sınırlı davranmayı kabulüyle mümkün olabilmektedir.
**
İktidarların muhalefetleri "marjinalleştirme çabaları" karşısında medyanın "kamu yararı" için bağımsız ve -ölçülü biçimde- güçlü olması gerekiyor.
Basın "özgür bir siyasal sistemin işlemesi için" korunmalıdır.
Medya mensubunun özgürlüğü ve korunması, gerçekte, "hükümeti eleştiren yurttaşın korunmasıdır."
Yani, eleştirinin, demokrasinin varlığını sürdürmesine olanak vermektir.