Örtülü kur çıpası kalkıyor mu?

Bu sene Ocak-Ekim sonuçlarına bakarsak, dış ticaret açığının 67 milyar dolara, cari dış açığın ise 45 milyar dolara ulaşacağını tahmin edebiliriz. Böylece AKP iktidarı 2010 yılında en yüksek cari açığı vermiş oluyor. 8 yıllık iktidarında toplam cari açık da 215 milyar dolara ulaşıyor.
Bu düzeyde bir cari açıkla, Türk ekonomisinin yaşaması imkansızdır.
Başbakan, sıcak para-cari açık ve bu yolla gelen yalancı bahar-suni refah hovardalığının sonu olmayacağını 8 yıl sonra anladı. Bu defa sıcak para riskinden söz etti. Merkez Bankası da iki ay öncesine kadar uygulamakta olduğu “örtülü kur çıpası” ndan vazgeçmek zorunda kaldı.
Bu sene Ocak-Ekim arasında Türkiye’ye 26 milyar dolar sıcak para girdi. Ekim ayı itibariyle sıcak paranın dağılımı şöyledir.
* İMKB’de 68,1 milyar dolarlık hisse senedi yatırımı.
* Devlet iç borçlanma kağıdı 34 milyar dolar.
* Mevduat 31.2 milyar dolar. (Bu mevduat içinde bir aylık gibi kısa vadeli olanlar sıcak para olarak kabul ediliyor.)
Merkez Bankası’nın aldığı ve almakta olduğu önlemler sonucu, Ekim ayında 119.1 milyar dolar olan sıcak para toplamı, Kasım ayında 6.1 milyar dolar azalarak 113 milyar dolara indi.
Merkez Bankası’nın aldığı önlemler, kur artışını sağlamak için alınan para ve faiz politikası ile ilgili önlemlerdir.
Sıcak para kur baskısı yaratıyor, TL aşırı değer kazanıyor, düşük kur da sıcak parayı çekiyor. Çünkü sıcak para, çıkışta kur artışından dolayı zarara girmiyor. Yani sıcak para-düşük kur, düşük kur-sıcak para kısır döngüsü oluşuyor.
Düşük kur sıcak parayı çekiyor... Diyelim ki dolar kuru bir yıl aynı düzeyde kaldı, dolarını bozdurup TL cinsinden mevduata yatıranlar veya İMKB’de kazananlar, hem faizi ve kazancı alıyor, hem de getirdiği kadar döviz götürüyorlar. Yani dolarları enflasyondan etkilenmiyor. Reel kazançları nominal değer kadar oluyor. Oysa ki içerideki yatırımcının reel kazancı, enflasyon ile indirgendiğinden daha düşük kalıyor. Yani kur baskısı hem sıcak parayı çekiyor, hem de yerli yatırımcıya karşı yabancıların lehine haksız rekabet ortaya çıkıyor.
Merkez Bankası, bu 8 yılda sıcak paraya karşı önlem almadı. Bu aynı zamanda MB’nin “gizli-örtülü kur çıpası” uyguladığını göstermektedir. Bu uygulamanın nedeni sıcak para-düşük kur, düşük kur-ucuz ithalat yoluyla enflasyonu düşürmekti.
Ancak cari açığın riskinin artması, MB’yi de önlem almaya zorladı. Bu nedenle faizleri düşürüp mevduat munzam karşılık oranlarını, kısa vadeli olanlarda artırdı, uzun vadeli olanlarda düşürdü.
Ekimden itibaren rezerv artışı sağlandı. Eylül ayında 76 milyar dolar olan Merkez Bankası brüt döviz rezervi, 10 Aralık tarihinde 80 milyar dolara yaklaştı.
2011 yılında da döviz alımının devam edeceği, esnek döviz ihale yöntemi ile günlük alımların 40 milyon dolardan 50 milyon dolara çıkarılacağı açıklandı.
Döviz kurlarında artış oldu... Ancak yeterli değil... Kur artışının da bir geçiş süreci içinde olması gerekir. Aksi halde, iki tarafı kesen bıçak gibi tersten de kesebilir.
Ayrıca bu politikaların, iktisat ve maliye politikaları içinde, onlarla koordineli bir şekilde yapılması, tasarruf ve yatırım açısından desteklenmesi gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları