Ortalık toz duman (04 Ekim 2014)
Türkiye’de işler iyice karışmaya başladı.
Meclis’te kabul edilen tezkere, ekonomi dünyası için savaş tehlikesi anlamına geliyor.
Olası bir savaş zaten kırılgan bir yapıya sahip Türk ekonomisi için etkisini uzun yıllar sürdürecek bir kabusa dönüşebilir.
Aslında Türkiye’de yaşananları malesef Türk insanı hariç herkes okuyup görebiliyor. Nitekim son 2 ayda yaşanan döviz hareketi ve borsanın düşüşü yabancıların Türkiye’yi çok iyi okumaları anlamına geliyor.
Dolara baktığınızda para çıkışı ile birlikte 2.16’dan 2.29 seviyesine kadar yükseldi. Borsa günlerdir 500 ile bin puan arasında düşüp duruyor. Özellikle bankacılık hisselerinde sert dalgalanmalar yaşanıyor.
Döviz ve borsa piyasalarında kimin alıp kimin sattığına baktığıımızda yabancıların ağırlıklı olduğunu görüyoruz.
Borsada yabancı yatırımcı hisse pozisyonunu bozup yavaş yavaş geri çekiliyor. Aslında borsadaki bu geri çekilme en net bir şekilde dövizde görülüyor. Borsanın düştüğü an dövizdeki yükseliş dikkat çekiyor.
Savaş korkusu başladı
Tezkerenin önceki gün kabul edilmesi ile birlikte Türk ekonomisi için artık savaş korkusu başladı.
Türkiye yabancı bir ülkeye girer mi girmez mi bilinmez ama bunun korkusu bile ekonominin ciddi anlamda sarsılmasına neden olacaktır. Bu nedenle bayram sonrası ekonomi dünyası için önemli. Özellikle döviz cehpesinde yaşanacak gelişmeler yakından izlenmeli.
Türk ekonomisi için bir başka kabus ise 7-8 yıl aradan sonra yeniden dönen enflasyon oldu.
Enflasyon, Merkez Bankası’nın her türlü parasal sıkıştırma operasyonlarına rağmen yükselmeye devam ediyor. Uzun bir aradan sonra görülecek çift haneli enflasyon ekonomide yaşanacak zorlu günlerin bir başka sinyali olarak da kabul edilebilir.
Çünkü enflasyonun yüzde 10’u geçtiği bir ülkede Merkez Bankası ne yaparsa yapsın faizleri yüzde 8 seviyelerinde tutamaz. Parasını yüzde 8’i bırakın yüzde 9 ile bankaya yatıran kişiler gerçek anlamdan en az 1-2 puan kayıp ediyor. Bu sebeple paranın mevduata değil de dövize yönelmesinin önünü kesebilmek için Merkez Bankası’nın faiz silahını çekmekten başka hiç bir çaresi yok. Yani Merkez Bankası için faiz indirimi değil, artış artık kaçınılmaz bir noktaya geldi.
Faizlerin artması zaten durmuş olan ekonominin daha da durmasına neden olacak.
Son gelen otomobil satış verileri de durgunluğun en büyük göstergesi. Otomobil satışları yaklaşık 10 aydır bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 20 civarında düşüş gösteriyor. Düşüş ilk 9 ayda yüzde 100’ün üzerine çıktı.
Faizlerdeki olası yükseliş sadece otomobil sektörünü değil, sanayinin tüm alanlarını olumsuz etkileyecektir.
Ekonomi için gerçekten çok karamsar bir tablo çizdiğimi söyleyenler olabilir ama durum gerçekten öyle.
Finansal okur yazarlığı olan her insan yaşanan sorunu görüyor ama maalesef Türk halkının büyük bir bölümünün finansal okur yazar olmaması tehlikenin algılanmamasına neden oluyor.
Sonuç olarak Türkiye olarak fırtınanın tam ortasındayız.
Allah yardımcımız olsun!