Ortak mı olacak?
Gazeteci yazar Rıza Zelyut, okuyucularından gelen, “Acaba, MHP yönetimi AKP ile hükümet kurmak mı istiyor?” sorularına muhatap olduğunu yazdı
Okuyucularım sormaya başladılar: ‘Acaba, MHP yönetimi AKP ile hükümet kurmak mı istiyor?’
Sorudan sonra da başlıyorlar benden hesap sormaya: ‘Hani siz; rejimi korumak için CHP’ye veya MHP’ye oy verin, diyordunuz. Ne oldu sizin MHP’nize? Bakın daha yolun başında teslim oldu.’
Şu sıralar okurlarımın bombardımanı dört cihetten geldiği için savunma kalkanlarımı nasıl kullanacağımı bilemez oldum.
Doğrusu ya, Mustafa Aslan isimli okurumun, ‘MHP; AKP ile hükümet kurmak peşinde!’ içerikli mektubunu okuyunca, irkildim. Böylece; kafamdaki bu soru biraz aydınlanmış oldu.
Seçim sonuçlarının resmen açıklanmasını bile beklemeyen MHP Lideri Devlet Bahçeli, ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde MHP Meclis’te olacak!’ biçiminde konuşmuştu. Daha ortada fol yok yumurta yokken Sayın Bahçeli neden böyle önemli bir çıkış yapmıştı.
AKP’nin en sıkışık olduğu konu, cumhurbaşkanlığı idi. Yeni Meclis’te de AKP’nin 367’yi bulması çok zor gözüküyordu. Anlaşılan oydu ki, Devlet Bahçeli, AKP bu konuda rahatsız olmasın diye hemen harekete geçmişti: Merak etmeyin, biz, 367’yi bulmanıza yardımcı olacağız.
İyi de bir hafta öncesinde AKP’ye demediğini bırakmayan; kürsüden ip fırlatan o değil miydi? Biraz daha dikkatli davranıp AKP’nin cumhurbaşkanının seçimi konusunda uzlaşma aramasını istemek doğru olmaz mıydı?
MHP yönetimi, AKP’ye, ‘Sen istersen Gül’ü aday göster, uzlaşmak için başka aday ortaya çıkarma. Ben Meclis’e gelip senin istediğini seçmen için yardımcı olacağım!’ mesajını verdi. Bu karşılıksız yardımın sırrını çözmeye uğraşırken Mustafa Bey’in mektubu beni uyandırdı. Acaba MHP, böyle uyumlu davranarak AKP’ye, ‘Hükümeti birlikte kurarsak, pek çok problemi kolayca çözeriz!’ mesajı mı veriyordu?
MHP böyle bir adım atmış olsa bile AKP Lideri Erdoğan’ın MHP ile ittifaka gitmesi yüzde 1’lik bir olasılık bile taşımıyor. Fakat; yüzde 46,7’lik AKP oyunu gördükten sonra artık hiçbir şeye olmaz demiyorum.
Seçim sonuçlarının beslediği bu karamsarlık duygusu laik kesimde ve Aleviler arasında hızla yayılıyor. MHP yönetimi bilmelidir ki, bu kötü gidişi önlemenin yolu; AKP zihniyetini desteklemek değildir.
Al ‘Gül’üm, ver ‘Gül’üm!..
MHP Lideri Bahçeli’nin, Gül’e Cumhurbaşkanlığı yolunu açmasına, AKP’nin Meclis Başkanvekilliği ile karşılık vereceği ileri sürülüyor
AKP ile MHP arasındaki buzlar eriyor mu? Ankara kulislerinde dolaşan bir iddiaya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’nın yolunu açan ‘Meclis oturumuna gireceğiz’ söylemi, AKP’de hemen karşılık buldu. Buna göre, AKP’nin elinde bulunan üç Meclis Başkanvekilliği’nden biri MHP’ye verilecek.
Her ne kadar, Devlet Bahçeli’nin, kendisini iki defa arayan Başbakan Erdoğan’ın telefonuna çıkmaması iki parti arasında soğukluk olduğu izlenimini verse de, Başbakan Erdoğan’ın, üç Meclis Başkanvekilliği’nden birinin MHP’ye geçmesi için yeşil ışık yakacağı öne sürülüyor. Vatan gazetesinin iddiasına göre ise, MHP, 3’üncü koltuk için el altından AKP’ye mesaj gönderdi bile. Partilerin henüz konuyla ilgili bir açıklaması bulunmuyor.
Bu durum da, pazarlığın sürüyor olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.
Arada ne fark var?
Yazar Ergun Poyraz, evinde Kara Kuvvetleri’nin istihbarat arşivi çıktığı iddiasıyla gözaltına alınıyor. Diğer taraftan ise Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, devletin istihbarat birimlerinin ‘Gizli’ damgalı belgesielinde olmalı ki köşesinde yazıyor. Özkök, Emniyet’in Genelkurmay Başkanlığı’na gönderdiği ‘Gizli’ damgalı belgenin ayrıntılarını da açıklıyor.
Şimdi bu iki durum arasında ne fark var?
Bilen, anlayan beri gelsin!
GÜNÜN TESPİTİ
Ne katkı ama!
SORU: 22 Temmuz seçimlerinin edebiyatımıza katkısı ne oldu?
“Halk edebiyatı”mız acayip güçlendi...
* Haldun Ertem-Milliyet
Demokrasi mazbut...
Milletvekilleri “mazbatalarını” aldılar. Mazbata sözcüğü Arapça’dan gelir. “Zabt” kökündendir. “Mazbut” deseniz de olur. Cümle içinde kullanmak gerekirse: “Oğlan mazbut..” Pardon... “Sayın milletvekilimiz memlekete hizmet etmek üzere mazbatasını aldı” gibi.
Bense kimi seçtiğimi henüz bilmiş değilim.
Eminim siz de ya seçtikten sonra kimi seçtiğinizi öğrendiniz, ya da benim gibi henüz neyi seçtiğinizin farkında değilsiniz. Sofranızdaki salatalığı görerek ve bilerek aldınız, marketteki tezgáhtan onu seçme hakkınız vardı. Ama sizin ve çocuklarınızın kaderi ile ilgili, sizi parlamentoda temsil edecek, sizin adınıza kararlar verecek parlamenterleri seçtikten sonra bakıyorsunuz, neyi seçtiniz?.. Bu demokrasi falan değil. Açıkçası demokrasinin soytarılaştırılmışıdır... Böyle demokrasilerin aldatıcı kılıfı içinde, militarizm, faşizm, diktatörlük gibi bir başka rejim gizlidir. Türk demokrasisinin aslı diktatörlüktür. Milletvekilleri kendilerini halkın değil liderin seçtiğini, oy’u kendilerinin değil liderin aldığını bildikleri için, onlar halka değil lidere minnet duyup, ona hizmet ederler.
Halk yaptığı işin demokrasi olduğunu sanır, ama yaptığı iş bir dönem için bir diktatör seçmektir. Kısacası işi zordur Türkiye’nin. Salatalığını seçer de milletvekilini seçemez. Bu büyük ulusal yalanın, herkes tarafından benimsenmiş, kabul edilmiş olması ise “soytarılaştırılmış demokrasinin” mazbut oluşundandır.
* Bekir Coşkun / Hürriyet
Güvenlik oyunu
Yeni oyuncağımız belli oldu. Amerikan özel timleri, Kuzey Irak’ta bir operasyon yapacakmış. PKK liderlerinden bazılarını yakalayıp Türkiye’ye teslim edecekmiş. Bush planı hazırlamış. Tam harekete geçilecekmiş ki bir gazeteci, planı medyaya sızdırmış. Operasyon tehlikeye girmiş. Ertelenebilirmiş de. Vaz da geçilebilirmiş. Ama Bush kararlıymış.
Oyuncak dedik ya, eline verilenle oynamayı seven basınımız da hemen üstüne atlamış. Heyecan verici başlıklardan geçilmiyor ortalık: “Örtülü kafa kesme operasyonu”. “Bush’tan PKK liderlerine paket”. “Bush’un gizli PKK planı”. Vesaire vesaire...
Bir ülkenin güvenlik gibi yaşamsal önemdeki olayının nasıl laçkalaştığını gösteren bundan daha çarpıcı bir örnek olamaz herhalde. Acı olan, bu ülkenin Türkiye gibi güçlü bir ülke olması... ’Güçlü olmak’ artık her ne demekse?.. Amerikan ramboları, gerçekten böyle bir harekât yapabilir mi? Yapabilir. Sonuç alabilirler mi? Zor. Bunu gerçekten isterler mi? Hayır. Birkaç terör liderinin yakalanıp Türkiye’ye verilmesi, Türkiye’de hükümetin başarısı olarak sunulur mu? Evet. Bu eylem, terörü önler mi? Hayır. Peki, neye yarar? Genelkurmay Başkanı’nın da iki kez bir zorunluluk olarak vurguladığı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’a müdahalesinin önünü kesmeye yarar. Irak’ta çuvallayan, işgali yüzüne gözüne bulaştıran Bush yönetimini, bir de Kuzey Irak’ta Türk Silahlı Kuvvetleri ile karşı karşıya gelmekten korumaya yarar.
* Hikmet Bila / Cumhuriyet
Laf ola beri gele
Amerikan yönetiminin Türkiye’nin hassasiyetlerini anlaması şart.
* Fehmi Koru (Yenişafak)
Gazeteciler kendi imkanlarıyla olay yaratıp bunu haberleştiremezler.
* Ali Bayramoğlu (Yenişafak)
Tatil beldelerine gidenler, yaylalara çıkanlar okumak için yanlarına kitap da alıyorlar mı?
* Taha Kıvanç (Yenişafak)
Sayın Erdoğan, partiniz geçen hafta etkileyici bir seçim zaferi kazandı.
* İsmet Berkan (Radikal)
Demokratik cesaret ve pragmatik akıl zamanı.
* Yasemin Çongar (Milliyet)
Meclis, kadın milletvekili açısından en bereketli dönemini yaşıyor.
* Nur Çintay (Radikal)
Silahçılar nedeniyle Ortadoğu fakirleşiyor.
* Mehmet Altan (Star)
Hiç iktidar olamayacak ana muhalefet olur mu?
* Mehmet Barlas (Posta)
Türkiye’nin anayasaları oldum olası otoriter rejimler tarafından yazılmıştır.
* Mehmet Ali Birand (Posta)