Ortağım Adnan Özcan da gitti...
Yeni kitabım "Yorgun Yürek Yazıları"nı dostlar ve okuyucular için "Tanrı kimseye yorgun yürek yazısı yazdırmasın. Size de diye" imzalamıştım. Ki kitap fuarına ziyarete gelen Erol Dok''a belki aynı satırları yazıp imzalayacaktım. Lakin Atayurt Yayınevi standına ulaşamadan Ötüken Neşriyat''ta yorgun yüreği O''nu alıp bizden götürdü. Erol Ağabeyin acısının şokundayken bu defa "Ortağım"ın vedası haberi geldi. Ortağım deyince yanlış anlaşılmasın Adnanımla ticari ortaklığımız hiç olmadı. Ortaklığımız çileden, elemden, kederden ve dostluktan yana idi. İtlerin kimsesizliğimize güldüğü günlerde başlayan gönül yolculuğumuz esnasında birbirimizi hiç yalnız bırakmadık. Sadece Türkiye''de değil Azerbaycan''da, KKTC''de sınırın öte yanlarında bile hep kesişti yollarımız. "Emanet"in ne anlama geldiğinin güzide örneği idi Adnan. Kendisine emanet edilenleri gözünden bile korudu. Merhum Mehmet Refet Eke gibi nicelerin son nefeslerine kadar yalnız bırakmadı. Yüzünden eksik olmayan tebessüm ile kartal kanatları altından kimler geldi-geçti. Yazmak, anlatmak mümkün değildir. Üstlendiği ağır görevlere rağmen bir tek kişinin gönlünü kırmadığından eminim. Kırgınlıkları, küskünlükleri tatlıya bağlamanın da gönüllüsü idi. Olağanüstü espiri kabiliyeti vardı. Hele bizim Tiryaki''deki tavla maçlarımız efsanedir. İzleyicilerimiz gelen zarlara değil, bizim atışmalarımıza dikkat kesilirdi. Karıncayı incitmeyen Adnanım, uykusunda yüzündeki tebessüm ile çekip gitti. Hakan Ülser''den haberi aldığımda çöküp kalkamadım uzun süre. Ağabeyi İrfan Özcan''ı arayamadım bile. Yutkunamadım. Özgür bıraktım göz yaşlarımı... "Olmadı, yakışmadı be ortağım" diye sitem ettim.
Son yolculuğunda dokunamadım tabutuna... Başta Musavat Dervişoğlu, Atila Kaya, Suat Başaran, Ali Uzunırmak, Ulvi Batu olmak üzere, Adnanımla ortak anılarımızın olduğu arkadaşlarımızla kucaklaşmakdan da kaçındım. Doğrusu artık kaldıramıyorum acıları... Zamansız kayıpları "Sıra hangimizde?" sorusu paslı çiviler çakıyor kafama... Suat Başaran can evimden vurdu. "Kahramanlar birer birer çekiliyor hayatımızdan; sadece hikayeler ve anılar kalıyor geride" sözleri ile yüzleştirdi bizi. Sahi Suat Ağabeye nasıl da takılır dı. Metin Tokdemir ile ilgili yaşanmış saf ve güzel öyküleri süsleyişi unutulmaz. Ne güzel ne idealist kuşak oluşumuzun canlı tanığı idi.
İmdadıma hemşehrim Necip Topuz yetişti. Anıları, yaşanmış hüzünlü olayları edebi tarzda yazan Necip''e dikkat çekiyorum. Topuz''un günün birinde bizim "Yitik Kuşağımız"ın romanını yazacağına inanıyorum. Necip ile de Adnan''ın Tiryaki''sinde tanıştık. Gönül dostlarının karargahı idi. Yazıyı Necip Topuz''un Adnan Özcan ile ilgili satırlara bırakıyorum.
ADNAN ÖZCAN''IN AZİZ HATIRASINA
Hazan mevsimimim kurşun gibi ağır bir Ankara havasında aziz dostum Alper Orkun''dan aldık kara haberi. Hava kurşun gibi ağırdı ağır olmasına da feleğin yaşattığı bu acıya dayanamayıp zaman zaman yükünü üzerimize boşaltıyor, gözyaşlarını gözyaşlarımıza katıyordu. Kara haberi duyar duymaz içimde kelimelerin kifayet etmeyeceği bir acı yaşadım. Ağıt derlemelerim esnasında dostunun kaybının haberini alan birinin bu acı başka türlü çıkmayacak deyip iki davul tutup davul çaldırdığı aklıma geldi. İnsanlar tarifsiz acı yaşadığında demek ki böyle şeyler yapıyormuş diye düşündüm. 2004 yılında Ankara''ya tayin olduğumda Tiryaki Cafe''de tanıdım Adnan ağabeyi. Kıymetli dostum Hakan Ünser ile birlikteydi. Biz Cafe Tiryak''inin değil Adnan ağabeyin muhabbetinin tiryakisiydik. O tarihten bu yana Ankara''da olduğum zaman zarfında haftada birkaç kez görüşürdük. Beni görünce "Emmiii!" diye ünler ben de "Adnan Baba" derdim. Baba adamdı hülasasında, gariban babası, öğrenci hamisi idi. Kapısına medet umarak gelen kimseye yüz çevirdiğine şahit olmadım. Tam tersine derdini dert eder bir şekilde derdine derman bulurdu. Ölüm haberini alınca ona ölümü öylesine yakıştıramadım ki, uzun bir süre rahmet dilemeye dilim varmadı. Sanki rahmet dilemesem geri dönüp gelecek gibiydi. Oysa yasal işlemler bitip de akşam tabutunu cenaze arabasına koyup morga gönderince umudumuz kesildi. Rahmet ve dua okumaya başladık arkasından.
Güle güle Adnan ağabey. Mekanın cennet olsun. Üzüntümün tarifi mümkün değil. Cümle dostlarımızın başı sağ olsun.
Hakkını helal et Adnan...