Orta vadeli program bir temennidir

Orta vadeli mali program açıklandı. Ancak açıklananlar bir plan, bir program değil, yalnızca hükümetin beklentileri ve temennileridir. Plan ve programlarda, hedefler vardır. Bu hedeflere ulaşmak için hangi politikaların ve hangi araçların kullanılacağı belirlenir. Oysaki açıklanan orta vadeli programda, faiz politikası, kur politikası gibi araçların nasıl kullanılacağı belirtilmiyor.
Daha önemlisi, IMF kaynaklı orta vadeli programlar, ekonominin içinde bulunduğu enflasyon ve durgunluk gibi, aşırı istikrarsızlıktan çıkış için yapılır. Ancak bizim gibi kırılganlığı yüksek ekonomilerde kalıcı çözümü getirmez.
Mamafih 2001 yılında hazırlanan “yangından çıkış programında” bu sorunu yaşadık. Üç yıl sonra enflasyon yüzde 10’a geriledi. Ancak yapısal sorunlar nedeniyle yüzde 10 düzeyinde kaldı. Üç yıl üst üste Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi tutmadı. Maalesef küresel kriz ve Türkiye’nin yaşamakta olduğu resesyon neticesinde ancak enflasyon düştü.
Kalıcı bir çözüm için, kırılganlığın kaldırılması için ekonomide yapısal dönüşüm gerekiyor.
Programa bakarak ekonomi yönetiminin yapısal sorunların farkında olmadığını kestirebiliriz.
Bakan, yapısal çözümler olarak, KİT’lerin yönetimi, vergi kaçağının azaltılması, cari harcamaların etkin kullanılması, tarım destekleme biçimi ve mali kural gibi, aslında yapısal olmayan, cari nitelikteki sorunlara olan yaklaşımı açıkladı.
Oysaki yapısal sorunların başında, dünyada ve Türkiye’de ekonomide sektörel dengenin bozulması geliyor. Açıklanan 2009 ikinci çeyreğinde bankacılık sektörü yüzde 7.5 oranında büyürken, imalat sanayi yüzde 8.7 oranında küçüldü. İki sektör arasında yüzde 16.2 puan büyüme farkı var. Kalıcı istikrar için sektörel dengenin sağlanması gerekiyor.
Bakan açıklamasında, “diğer ülkeler bankalara destek sağladığı halde biz sağlamadık” dedi. Bu doğru değil. Çünkü geçen sene çıkarılan bir yasa TMSF’nin banka kurtarmak için hazineden aldığı ve bu nedenle hazineye olan 90 milyar liralık borcu, bir kanunla silindi. Bu borcun 20 milyar lirası kamu bankalarının görev zararlarıydı. 70 milyar lirası ise, bankalara yapılan kurtarma paralarıdır.
Türkiye’de sektörel dengenin sağlanması için, başta kur politikasının değişmesi gerekiyor. Dalgalı kur sistemi yerine, kontrollü kur sistemine geçmek gerekiyor. Fiziki yatırım sermayesi ile spekülatif sermaye arasında ayırım yapmak ve kontrol etmek gerekiyor. Aksi halde sıcak para girişi dün olduğu gibi yarın da kurun düşük kalmasına ve ithalatın artmasına, iç üretimin düşmesine neden olacaktır. Reel üretim yerini ithalat alacaktır. Sektörel dengesizlik devam edecektir.
Sektörel dengenin sağlanması üç yıl içinde gerçekleşmez. Bu nedenle uzun vadeli yapısal dönüşüm planı yapmak ve bunu yıllık dinamik programlarla desteklemek gerekir.
Orta vadeli mali programda, mali kural üzerinde duruluyor... Mali kuralın uzun vadeli çıpa olduğu açıklanıyor. Oysaki ekonomide yapısal dönüşüm için mali kural değil, konjonktüre göre bütçe ve maliye politikasının uygulanması gerekiyor. Örneğin, resesyondan çıkışta mali çıpa doğru olmaz. Yerine esnek bütçe politikası gerekiyor.
Kaldı ki, mali kural için, devletin ekonomide kaynakları yönetiyor olması gerekiyor. Gerçekte ise, ekonominin yaklaşık yüzde 35’i kayıt dışıdır. Hükümetin kayıt dışılığı kontrol etmesi mümkün değildir. Bakan da kayıt dışılığın önleneceğini ifade etti. Ancak her zaman ve herkes aynı sözü söylüyor. Kayıt dışı ekonomiyle nasıl mücadele edileceğini açıklamadı.
Ayrıca, kamu sektöründe de yolsuzluğun kaldırılması gerekiyor. Bu hükümet ihale kanununu 17 defa değiştirdi. AB raporlarında da tenkit edildi. Bu şartlarda kamuda şeffaflık nasıl sağlanacak? Kamuda yolsuzluk ve adam kayırma olduğu sürece, mali kuralın uygulanması da mümkün olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları