Operasyonu asıl sana karşı yapıyorlar; uyuma ey millet!
Irak’ın kuzeyine yönelik bir ‘sınır ötesi operasyon’ düzenlenmesi için hükümete yetki veren tezkerenin Meclis’ten geçmesinin üzerinden bir hafta bile geçmedi.
Adeta Türkiye’ye ile alay edercesine karşı bir ‘sınır ötesi operasyon’ harekatına girişen teröristler, geceyarısı sınırdan kilometrelerce içeriye sokulup, Dağlıca’daki birliği yaylım ateşine tuttu.
Çatışmada 12 Mehmetçik daha şehit oldu.
Teröristler, pusuya düşürdükleri 8 askeri de yanlarına alarak, yine ellerini kollarını sallaya sallaya sınırın öte tarafına çekip gittiler.
Milletin sabır taşı artık iyice çatladı.
Ellerinde Türk bayrakları ile sokaklara dökülen vatandaşlar, her gün büyük bir heyecan içerisinde Irak’ın kuzeyine bir ‘sınır ötesi operasyon’ düzenlenecek beklentisi ile yatıp kalkıyorlar.
Irak sınırına yığınak yapan Mehmetçik ise, öte tarafa geçmek için sadece hükümetten yazılı bir emir bekliyor.
Peki o emri kim verecek?
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan mı?
* * *
Dağlıca baskınının ardından elindeki tezkereye rağmen, ‘meşru müdafaaya’ dayalı takip hakkını kullanmaya cesaret edemeyen Erdoğan, yine o bayat oyalama taktikleriyle başladı ipe un sermeye.
Önce Condeleezza Rice’ın kendisini arayıp bir iki gün süre istediğini açıkladı, ardından İngiltere’ye gidip nabız yokladı, daha sonra Ali Babacan’ı Irak’a gönderip ‘vaziyeti kurtarmak’ için bir iki örgüt liderinin teslim edilmesi ricasında bulundu.
Milletin meydanlara inmeye başladığını görünce, bu kez başladı Amerika’ya efelenmeye:
- “Adama sormazlar mı onbinlerce kilometre öteden niye Irak’a geldiniz? Bu adımı atmaya mecburuz ve atacağız. Günah bizden gitti.”
Mini Zirve, Bakanlar Kurulu, Terörle Mücadele Kurulu, Milli Güvenlik Kurulu toplantılarından çıka çıka, nasıl uygulanacağı belirsiz bir ‘ekonomik ambargo’ kararı çıktı.
Şimdi gözler, Erdoğan’ın 5 Kasım’da Beyaz Saray’da Mr. Bush ile yapacağı görüşmede.
Sanılıyor ki oradan bir sonuç çıkacak.
Tezkere, Erdoğan’ın elinde patlamak üzere.
* * *
Dikkat ettiniz mi, bilmiyoruz.
Sınır ötesi operasyonun gündeme gelmesi ile birlikte, ülkedeki gündem birdenbire değişti.
Bugüne kadar ‘terör’ ile anılan iktidar, milletin öfkesinin hedefi haline gelmekten kurtuldu.
‘Cumhurbaşkanı’, ‘anayasa’, ‘başörtüsü’ üzerine yoğunlaşan tartışmalar, bıçak gibi kesildi.
Parlamenter demokrasiyi etkileyecek, ileride ülkenin rejimini ‘kökten’ değiştirecek olan ‘referandumun’ üzeri perdelendi.
Sessiz sedasız, devlet kuruluşlarına ‘iktidara yakın’ atamalar yapıldı, Anayasa Mahkemesi’nin başına da ‘hukukçu’ olmadığı bilinen bir üye getirildi.
‘Ekmeğe’, ‘suya’, ‘elektriğe’, ‘doğalgaza’, ‘akaryakıta’ peş peşe zamlar yapıldı.
‘Enflasyon’, ‘faiz’, ‘döviz’, ‘cari açık’ beklentilerinde revizyona gidildi.
Alınan son krediler ile birlikte dış borçlar, 132 milyar dolar artarak 282 milyar dolara ulaştı.
‘Sıcak para’ ise 100 milyar doları aştı.
Çıkacak ilk krizde artık bahane hazır:
“Olağanüstü şartlar...” (?)
* * *
Sam Amca’dan izin alınamadığı için, şimdilik ufukta bir sınır ötesi operasyon ihtimali gözükmüyor.
Ama, içeriye yönelik ‘düşük yoğunluklu’ psikolojik harp, bütün kirliliği ile devam ediyor.
‘Aynı merkezden’ kumanda edilen medya, uzun menzilli ‘asparagas’ atışlar ile, ‘bilinçaltlarını’ bombardımana tutuyor.
‘Üfürme’ haberleri ‘zafer’ ile taçlandıran bazı çok satan gazeteler, “Uçaklar bomba yüklü kalkıp, boş dönüyor”, “Terör yuvalarına nokta baskınlar yapılıyor” mealinde başlıklar ile dolup taşıyor.
Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesinin ardından, toplumda biriken öfkeyi yatıştırmak için düzenlenen ‘Kurtlar Vadisi Operasyonu’nda başrolü üstlenen Ertuğrul Özkök, şimdi yeniden ‘naylon kahramanlığa’ soyundu.
Bugüne kadar, vatanseverleri ’kaba milliyetçi’, ‘eli kanlı katil’, ‘ırkçı’ olarak tarif eden Özkök, Rodos’ta ‘zoraki’ kıldığı ‘ilk’ bayram namazının ardından, içtiği şarabın şişesine bakıp kendisini Kandil Dağı’nda görebiliyorsa, demek ki bu işlerin altında mutlaka vardır bir ‘çapanoğlu’.
Kokusu yakında çıkacak nasıl olsa.
* * *
Operasyon, ciddi bir eylemdir.
Öyle, adeta karşı tarafa “Ya tedbir alın, ya da kaçın, geliyoruz...” diye haber gönderircesine, ‘davul-zurna’ eşliğinde operasyona falan çıkılmaz.
Operasyon yapmaya gerçekten ‘yüreği’ ve de ‘niyeti’ olan, gerekli hazırlıkları yapıp, karşı taraf neler olup bittiğini dahi anlayamadan, bir gece yarısı ‘ansızın’ biner tepesine.
Artık iyice anlaşılmıştır ki, ‘meşruiyetini’ küresel güç odaklarında arayan iktidarda, ‘milletten aldığı yetkiyi’ yürürlüğe koyacak ne yürek vardır ne de irade.
O halde?
Ey Türk milleti!..
Duyasın ve bilesin ki...
“Bedel ödeteceğiz, hesap soracağız” ninnileri eşliğinde zaman öldürenler...
“Ha bugün, ha yarın...” diye ortalığı velveleye verip, sürekli gündemi gerenler...
“Girdik, vurduk, çıktık...” gibi ayak oyunları ile sürekli ‘gaz almaya’ çalışanlar...
‘Operasyonu’ asıl sana karşı yapıyorlar.
Titre ve kendine dön.
Uyuma artık.