Önce Cehennem'in kapılarını kapatın
AKP'lilere, "AK İtler" diyen ancak cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'a destek vereceğini açıklayan Sinan Oğan'ın şu sözünü tekrar hatırlatıyorum.
-"Pazarlık yapacağız, bedava yok. Kim fazla verirse, onu destekleriz…"
Sinan Oğan'a son sorularım:
Erdoğan ne verdi ki onun için, "eleman" oldun Oğan?
-Vatan mı, makam mı?
-Vicdan mı cüzdan mı?
Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında yayınlarına hiç çıkartılamayan ve yok sayıldığı için seçim otobüsü ile TRT'ye baskın yapan Sinan Oğan'dı.
Erdoğan'a "eleman" olmasının ardından Sinan Oğan, dün akşam TRT Haber'e koşa koşa gidip soruları yanıtlarken dedi ki;
-"Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasının ardından Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüm herhangi bir talebim olmadı."
"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" derler ya aynen öyle oldu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı yardımcısı adayı Mansur Yavaş'tan şu yalanlama geldi:
-"Hayır Sinan Bey, Sayın Kılıçdaroğlu'ndan makam talebiniz oldu. Hem de 'Tabanımı ikna etmek için kamuoyuna deklare edilmesi gerekir, aksi halde ikna edemem.' dediniz.
Cumhur İttifakı'ndan talebiniz olduğunu duymadık. Şimdi tabanınızı nasıl ikna edeceksiniz merak ediyorum."
MHP'nin ve ülkücülerin merhum lideri Alparslan Türkeş'in bir demecini tweet atan MHP'li eski milletvekili Ali Uzunırmak diyor ki;
-"12 Eylül öncesi, sokaklarda, işkencehanelerde ömürler tükeniyor,
12 Eylül'de yargılanmalar, haksız ithamlar, idamlar uzun süreli cezalar değişen şartlar, çıkarılan dersler,
5 seneye yaklaşan tutukluluktan sonra Başbuğ Türkeş'in ülkücü evlatlarına vasiyeti.
Anlayabilsek, Anlatabilsek…
Cennetin kapılarını açabilmen zaman alacaksa,
Cehennemin ateşini hissediyorsan,
Önce Cehennemin kapılarını kapatmalısın!"
Değerli okurlarım,
Yalan, dolan, iftira AKP'nin utanç politikasının vazgeçilmez unsurları oldu.
Bir hatırlatma daha yapayım.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, TRT canlı yayınında PKK ve çözüm sürecine dair şunları söylemişti:
-"Şimdi hangi noktada tıkandığına baktığımızda burada özellikle HDP'nin KCK'nın Kandil'in PKK'nın bu süreçte birdenbire çözüm sürecinde bir tarafken tamamen masanın dışına çıkıp masadan kalkıp birdenbire bambaşka bir söylemle hatta nefret söylemi ile sürece yaklaştığını gördük. Çözüm süreci aslında o noktada inkıtaya uğradı."
O masaya demek ki kimler oturdu?
-AKP+PKK+HDP+KCK…
Altun sözlerine şöyle devam etti;
-"HDP'nin çözüm sürecinin yükünü sırtlaması ve AKP'ye destek vermesi gerekir."
HDP'yi masaya çağıran kim? AKP…
Bugün Kılıçdaroğlu'na iftira atan kim? Erdoğan.
Bitmedi hatırlatmaya devam edeyim:
AKP'nin 2019 yerel seçiminde destek almak için sığındığı bebek katili Öcalan, "İmralı Notları" adlı kitabında diyor ki;
-"Öncelikle bu süreci bizzat biz hazırladık tabii. Önce devleti ısıttık, ortak ettik. Şimdi de AKP'yi ısıtıyoruz.
AKP'nin de CHP'nin de bütün bunları kendi içinde tartışması lazım. Sizin de onlarla görüşüp tartışmanız gerekir. Hatta canı isterse MHP bile katılır, katılmasa da kendisi bilir.
CHP bir çıkmazı yaşıyor.
Komisyonlar gerekecek. Birincisi parlamenterlerden oluşan bir komisyondur, diğeri ise toplum adına Akil İnsanlardan oluşur."
Bizim önereceğimiz yasalar çıkarsa onların güvencesi de dolaylı sağlanmış olur."
Hain Öcalan kitabında;
AKP ile anlaştıklarını ancak CHP'nin karşı çıktığını vurguluyor.
Çözüm sürecini İmralı'dan yürüttüğünü vurguluyor.
KCK'nın mektubunu, dönemin AKP hükümetinin Başbakanı Erdoğan tarafından HDP eş başkanı Demirtaş ile Öcalan'a gönderdiğini açıklıyor.
6551 sayılı Yasanın Meclis'ten önce kendisine gönderildiğini ve onayının alınıp yasalaştırıldığını ifşa ediyor.
Değerli okurlarım,
CHP'ye ve Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na iftira atan Allah'tan korkmaz kuldan utanmazlardır.
Bu iftiraların mağduru Kılıçdaroğlu'dur.
Bu mağduriyeti oylarınızla sizler ortadan kaldırın.
"Her türlü terörün Allah belasını versin" diyen Kılıçdaroğlu'na sahip çıkın,
-Öcalan ile birlikte Türkiye'yi çözüm süreci ile Cehennem'e çeviren,
-Kozmik Oda'nın açılması talimatını vererek devlet sırlarını FETÖ'cülere verdiren,
-Ergenekon, Balyoz gibi suçsuz, günahsız insanlar için FETÖ'cülerin kumpas davalarında, "Ben bu davaların savcısıyım" diyen,
Erdoğan'a oy vermeyin.
Cennet'in kapılarını açabilmek için; Önce Cehennem'in kapılarını kapatın…