​​​​​​​Ölü sayısı gizleniyor iddialar artarken...

İnşallah gizlenmiyordur, inşallah sağlık bakanı Doktor Fahrettin Koca'nın verdiği tüm rakamlar gerçektir. Ancak 4 gündür dikkatle izliyorum korona virüsten günlük ölü sayısı 15 - 16 - 17 - 16…

Milletin ağzı torba değil, büzülmüyor... Ölüm sayısının gizlendiği ve ölüm raporlarına, "kalp krizi, KOAH, astım nöbeti" şeklinde yazıldığı iddiaları giderek artıyor.

Korona Virüs nedeniyle hiç kimsenin hayatını kaybetmemesini elbette çok isterim ama eğer gerçek gizleniyorsa da şiddetle tepki gösteririm.

Günlerdir kimsenin aklına gelmeyeni sorayım:

- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, ailesine ve bakanlarına Korona Virüs testi yapıldı mı?

- Erdoğan'a aile fertlerine ve bakanlarına test yapıldı ise sonuçları ne çıktı?

Edindiğim bilgiye göre bazı bakanlar Korona Virüs testi yaptırmadılar.

Bakanlar aklıma gelmişken Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan'ın gece yarısı 02.00'de görevden alınmasını da değerlendirmem gerekiyor.

Anayasanın 106. Maddesine göre;

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Cumhurbaşkanı tarafından atanır ve görevden alınır.

5. Fıkra: Bakanlar, Cumhurbaşkanına karşı sorumludur.

6. Fıkra: Bakanlar hakkında görevleriyle ilgili suç işledikleri iddiasıyla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılması istenebilir.

7. Fıkra: Meclis, önergeyi en geç bir ay içinde görüşür ve üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyuyla soruşturma açılmasına karar verebilir. ( 360 Milletvekili)

8. Fıkra: Bu kişilerin görevde bulundukları sürede, görevleriyle ilgili işledikleri iddia edilen suçlar bakımından, görevleri bittikten sonra da beşinci, altıncı ve yedinci fıkra hükümleri uygulanır.

Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevleriyle ilgili olmayan suçlarda yasama dokunulmazlığına ilişkin hükümlerden yararlanır.

Değerli okurlarım,

Bakanlar;

- Milletvekili değildir.

- Devlet memuru da değildir.

- Milletin bakanı da değildir.

- Siyasi sorumlulukları da yoktur.

Anayasaya göre milletin de devletin de memuru değil Erdoğan'ın çalışanıdır.

Gel denince gelirler, git denince giderler.

Eski Bakan Turhan'ın durumuna gelince;

- Yolsuzluk mu yapmıştır?

- Usulsüzlük mü yapmıştır?

- Erdoğan'ın talimatını mı yapmamıştır?

- Korona Virüs varken Kanal İstanbul için ön ihale yapması suç mudur?

- Bir müteahitin işini yapmadığı ya da geç yaptığı için Erdoğan'ın kızıp görevden azletmesi midir?

- AKP ve MHP'liler bakan Turhan hakkında muhalefetin vereceği araştırma önergesine olumlu oy verecekler midir?

- Erdoğan neden kendisi ile görüşüp hizmetlerine teşekkür dahi etmemiştir?

- Ve ölünceye kadar dokunulmazlığı da sürecektir.

Bir de şöyle bir hukuki durum var:

- Bakan Turhan görevden alınmasına sanmam ama itiraz ederse göreve iade için başvuracağı yer Danıştay'dır.

- Danıştay bakar ve görevine iade ederse ne olur?

Danıştığım hukukçular bu sorunun yanıtını veremediler.

Değerli okurlarım,

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu hale getirildi, işte bu uygulamalarla yönetiliyor.

Bakanların sistem içinde de hukuki olarak, idari olarak hiçbir önemi olmadığını Recep Tayyip Erdoğan net şekilde ortaya koydu.

Bakanını kapının önüne koydu…

Peki, o halde yeni Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun, "Cumhurbaşkanıma layık olmaya çalışacağım" sözünü neden garipsediniz ki?

Bu ucube sistemde bakanların görevi millete değil Erdoğan'a hizmettir anlayın artık…

Değerli okurlarım,

Bir vatandaşın çığlığını yazmıştım. Bana şu mesajı gönderdi:

"Bu gün Halk bankasından aradılar. Pazar günü aramalarına şaşırdım. Esnaf Kefalete üye olan esnaflara Vergi ve SSK borcu şartını kaldırmışlar.

ATO üyelerinde önümüzdeki günlerde bu şartlar kalkabilir. Siz evraklarınızı getirin gelişme olursa faydalanırsınız dediler. Yazınızın çok faydası oldu. Allah sizden razı olsun. Tüm mağdurlar adına teşekkür ederim."

Ah dedim keşke tüm yazdıklarımı dikkate alsalar…

İşte size bir çığlık daha:

"Öğretmenim. 35 yıl çalıştım. Emekli oldum.

Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezinde yöneticiyim. Köşemize şu sorunumuzu ve çözüm bildiriyorum:

1. Korona virüs tam 2 bin 653 Rehabilitasyon Merkezini de vurdu.

2. Bakanlık çalışmaları durdurdu.

3. Ancak bakanlık "eğitim verilmediği için ödenek de vermem" diyor.

4. SGK, vergi, kira gibi cari giderlerin ödenmesi ise devam edecek.

5. Bu merkezlerde çalışan 38.000 civarındaki öğretmen ve diğer personel mağdur. Aileleri ile ortalama 120.000 kişi etkilenecek.

Önerimiz:

1. Devlet ödenekleri yatırsın. Hem merkezler hem de 38.000 çalışan kurtulsun.

2. Biz gece gündüz, cumartesi pazar çalışır telafi eğitimlerini tamamlarız.

Lütfen köşemize taşıyın dedim. Niye? Köşede siz yazıyorsunuz ama biz o köşeyi çoktan sahiplendik, o köşe bizim, o köşe halkın." (Yusuf İPEKLİ)

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları