O yabancı bir banka

O, bir Türk iş adamı tarafından yabancıya satılan banka. O, ülkesinde büyük bir kriz yaşanırken Türkiye’de kârını katlayan banka. İşte o banka bugün binlerce personeline kan kusturuyor.
Adeta iliğini sömürüyor.
Bankanın personeli bir okuyucum tarafından gönderilen elektronik posta insanın tüylerini diken diken ediyor:
“Başbakanımız sermayenin dini olmaz demişti. O dönem bankamız yabancıya satılmıştı. Kendi ülkelerinde AB’den yardım almak için kuyrukta beklerken bankamız maalesef milyarlarca dolar kâr transferi yapmakta. Bankanın 10 yıllık personeliyim. Banka potronlarımız sanki tarihsel bir Türkiye düşmanlığını adeta bize uyguluyor.
Çalışma Bakanlığı İş Teftiş Kurulu’nun denetimlerinden sonra bütün bankalar erkenden kapanırken biz maalesef gece 10’a kadar çalışıyoruz. Üstelik bir hafta değil her hafta Cumartesi günleri de bankaya gidip çalışmak zorunda kalıyoruz. İtiraz ettiğimizde (beğenmiyorsanız kapı orda) deniliyor. Türk genel müdürümüz, bu batık AB ülkesine daha fazla kâr ettireceğim diye bize adeta köle muamelesi yaptırıyor. Aslında esir demek daha doğru.
Her fırsatta (Türk kanunları bizi bağlamaz, biz yabancı sermayeyiz) diyorlar. Nitekim bugüne kadar tek bir İş Müfettişi kapımızı çalmadı. Onlarca şikayet etmemize rağmen.”


Bu bankayı kim koruyor?
Bu köşemde yıllarca dile getirdikten sonra Çalışma Bakanlığı harekete geçmiş ve bankaları mesai saatleri konusunda disiplin altına almıştı. Şimdi bir çok banka artık, 18.00’da kapılarını kapatıyor. En geç 19.00’da ise personel şubeyi terk ediyor. Bu Çalışma Bakanlığı’na bağlı İş Teftiş Bölümü’nün gayretleri sayesinde oldu.
Ancak; acı ama bir gerçek var ki, bazı bankalar halen yasa tanımıyor.
Özellikle personel özlük hakkı konusunda adeta kan kusturuyor.
Nitekim okuyucumun da belirttiği gibi komşu ülkenin bir bankasının iştiraki olan bu bankada personel üzerinde her türlü baskı var. Kendi ülkesinde yapamayacağı her türlü yasa ihlalini maalesef ülkemizde yabancı sermaye adı altında çok rahat yapıyor.
Bu banka elbette BDDK tarafından çok iyi denetleniyor ama çalışma koşulları konusunda bugüne kadar hiç kimsenin onca şikayetine rağmen kapısını çalmaması çok düşündürücü.
Yunanistan’da bankalar en geç 16.00’da kapanırken, personel üzerinde kovulma tehdidi ile iş yaptıramazsın. Bunu yapmak ’mobbing’e yani şantaja girer ve büyük tazminatların ödenmesine neden olur.
Maalesef ülkemizde bir çok banka yabancıya satılırken çalışanları da “eti de senin kemiği de” felsefesi ile devredilmiştir.


Ne yapılmalı?
Görünen o ki, bazı bankalar mesai saatleri konusunda mevcut yasalara uymamada ısrarlılar. Bu durumda yapılacak en doğru şey, konuyu başbakanlığa iletmek. Başbakanlık bu konuda bir hat açmış. 150 Bimer. Alo 150 hattını her türlü telefondan arayabiliyorsunuz. Yasal bir hakkınız var bu konuda. Israrla arayın ve şube isminizle korkmadan derdinizi anlatın. Çünkü buraya gidecek olan mesai sorunları, muhatabı olan Çalışma Bakanlığı’na gönderilecektir.
İsminizi vermek zorunda değilsiniz ama derdinizi en azından anlatarak, bu insanlara köle olmadığınızı ispat edebilirsiniz.
Önümüzdeki günlerde bu konuyu işlemeye devam edeceğim.

Yazarın Diğer Yazıları