Newton, okuma-yazma; hakemler de adalet bilmiyor!
Hüseyin Çimşir'in ardından görev tevdi edildiğinde "becerir-beceremez" tartışmaları arasında biz görüşümüzü; "Newton bu işi yapar" diyerek Trabzonspor'a meşhur (!) bir teknik direktör aranmasına karşı durmuştuk.
Kendisine verilen fırsatın ilk günlerinde teknik adamlığı konusunda da Nasrettin Hoca'nın; "Yürüsün de görelim" dediği gibi yaptık. Ama gördük ki, iyi bir çalıştırıcı olabilir ama, Newton'dan Trabzonspor'a maç kazandıracak teknik direktör olamayacak.
Nedeni de hakkında kesin hükmümüz, Gaziantep maçı ile de şöyle oluştu: "Newton, okuma-yazma bilmiyor!"
Yani; bir teknik direktörün en büyük meziyeti ve mahareti, 90 dakikalık maçın iyi veya kötü seyri ile ilgili başta kulübeden olmak üzere futbolcular ve taktik ile ilgili verdiği kararlardır.
Sezonun ilk 2 haftasındaki Beşiktaş ve Denizlispor maçlarındaki kenardan yaptığı yanlış müdahalelerin ardından, zayıf Malatyaspor karşısında alınan 3-1'lik galibiyet, Newton'a yanlış tercihlerini kenara koydurtacağını zan eyledik.
Ama Gaziantep Futbol Kulübü karşısında kötü ama yine de rakibinden iyi futbol sergileyen bordo-mavililer, futbol sahalarında ender görülen taçtan gelen asist ile 64'üncü dakika da gol kazanıp öyle veya böyle öne geçti.
Ancak, 73'üncü dakikaya geldiğimizde kenardan oyunu iyi okuyamayan, okuyamadığı içinde yanlış değişimlerde bulunmayı sürdüren Newton, Nwakaeme ile Ekuban'ı dışarı almaz mı?
Aldı ve alınca da olanlar oldu. İki her an, her şey yapabilecek şekilde futbol oynayan bu iki ismin çıkması ile rahatlayan Gaziantep, Trabzonspor'un üzerine üzerine gelmeye başladı. Bu gelişe Fırat Aydınus da 9o artı 3'üncü dakikada katkı sağlayınca Trabzonspor, 1-0 öne geçtiği, ama Nwakaeme ile Ekuban sahada olsalarda 2-3 farklı bile alabileceği maçı 1-1 berabere tamamladı. Daha doğrusu, Newton ile Fırat Aydınus'un yaptıkları dolaylı işbirliği ile Trabzonspor 2 puandan edildi.
O ki, Fırat Aydınus'un Flavio'nun topa vurduktan sonra yere inmekte olan ayağının altına rakibinin de kendi ayağını sokmasıyla verdiği penaltıdan söz eyledik, birkaç satır ile buradan devam edelim.
Tamam öncesindeki "topun omuz ile mi yoksa kol ile mi" teması hakkında karar veremediniz. Ancak sonrasında topa vurmanın ardından, normal seyrinde ayağı yere basmak üzere inen Flavio'ya, "Topa vurduktan sonra ayağını yere indirmeyecektin. Ayağının altına kramponunu sokan rakibini hesap ederek havada tutacaktın" mı demek istediniz. Böyle bir şey nerede görülmüş?
Sonuçta kulübede okuma-yazma bilmeyen Newton ile maç yönetmede adaletten bi haber davranan Fırat Aydınus ile önlerine gelen dosyaya (pardon ekrana) rağmen VAR'da hakkaniyeten uzaklaşan (hele hele Trabzonspor olunca) ekran okuyucularının yanlışları daha sezonun başında Trabzonspor'u yaralamaya, yarıştan da koparmaya başlamıştır.
Ezcümle çözümler:
Birincisi; Hacı Bektaş Veli'nin; "Her ne arar isen kendinde ara" nasihatına akıl yorup takımın başına acilen okuma-yazma bilen teknik adam getirilmelidir.
İkincisi; Türkiye'nin, sadece futbolda değil, her alanında adaletin olmadığı bir ülke olduğu gerçeğinden hareketle, üzerinde siyasi iradenin hükmü bulunan kurullarla Türk futbolunun seyrü sefer edildiğini bilecek ve bu mantık üzerine dizayn edilmiş bir süper ligde yarıştığını bilerek, hakkına en baştan razı gelecektir. 2019-2020 sezonunda olduğu gibi!
Üçüncüsü; Trabzonspor şampiyonluk hedefine varmanın tek yolunun birinci vazifesini eksik yaptıktan sonra, ikincinin yarattığı haksızlıkları da ortadan kaldırmak için Efsane Kadro'nun gerçekleştirdiklerini örnek alacak şekilde kendini dizayn etmek olduğunu bilecektir.
Bu da, daima normal oyununun 1-2 kat daha fazla üzerine çıkmak, rakiplerini de "eze eze mağlup ederek" özlenen başarıya ulaşmak için çaba sarf etmektir.
Gerisi; söz konusu şampiyonluk ise boşa kürek çekmektir!
Çünkü, bu teknik direktör ve bu hakemler Trabzonspor'a boşa kürek çektirmekten başka bir işe yaramıyorlar, yaramayacaklar da!