Nerede kalmıştık

Gazetecilik zor bir meslektir. Türkiye'de ise daha bir zordur; siyasetle iç içe girmiş, politik gelişmelerden yakından etkilenen, rüzgar esse yapraklarını döken bir kimliğe bürünmüştür. Rüzgarın, fırtınanın eksik olmadığı bu ortamda dökülen yapraklar da genellikle gazeteciler olur.

Gazetecilerin, muhabirlerin, yazarların daha doğrusu basın emekçilerinin mesleki zorluklarından birisi de her an için susturulmaya, seslerinin kısılmaya çalışılmasıdır. Akan suya engel olan, doğruyu gösteren, haksızlıkların üzerine gidip, hesap soran gazeteci, köşe başlarını tutanların gözünde her zaman için risk faktörü taşır.

Bilindiği üzere bir önceki çalıştığım gazetede kurulduğu günden bu yana köşe yazarlığı ve genel yayın danışmanlığı yapmaktaydım. 31 Aralık 2015 tarihinde herhangi bir mazeret bildirilmeksizin adını sanını duymadığımız, gazetede daha önce görmediğimiz kişiler tarafından işimize son verildi. Hemen akabinde içinde birçok bilginin haberin yer aldığı 130'a yakın köşe yazım internet sitesinden silindi.

Son dönemde üniversitelerde artan olaylar ve terörle ilgili gelişmelere yönelik yazılarımız bir hayli yoğunlaşmıştı. Bilhassa üniversitelerdeki vatansever kardeşlerimizin dertlerini yazmamız birilerini hayli rahatsız ediyordu.

Üniversitelerdeki, Türkiye'nin dört bir yanındaki vatansever kardeşlerimize ulaşamayacağımızı düşündüler. Onların dertlerini, onlara yönelen tehditleri, Türkiye'yi hedef alan odakları yazamayacağımızı sandılar.

Onların bir hesabı olduğu gibi Allah'ın da bir hesabı vardı.

Okuyucularımızla ayrılığımız çok uzun sürmedi.

Türk basının son kalelerinden Yeniçağ Gazetesi bizlere kapılarını sonuna kadar açtı. 16 Ocak'ta İcra Kurulu Başkanı Sayın Ahmet Yabuloğlu ile gerçekleştirdiğimiz görüşmenin tek özeti, aynı yolun yolcusu, aynı davanın neferi olduğumuzdu. Kendisiyle bir ağabey-kardeş gibi kucaklaştık, sarıldık. Sanki yıllardır tanışıyor gibiydik. Sonrasında Gazete'nin imtiyaz sahibi Ahmet Çelik Beyefendi, zor zamanımızda bizlere destek olup, gazetesinin kapılarını bizlere açtı… Kendisine ayrıca teşekkürlerimi sunarım.

Böylesine samimi, böylesine değerli insanlarla aynı çatı altında buluşmak bizlere onur verir, gurur verir.

Nasip olursa haftanın en az 2 günü sizlerle bu köşeden buluşacağız.

Yeniçağ Gazetesi'ndeki yazarlık sürecimin başlamasında değinmem gereken çok önemli iki isim var. Öncelikle usta kalem, değerli büyüğüm Servet Avcı Ağabey'e en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum. Kendisi işten ayrılmamızın hemen akabinde arayıp, moral verdi, destek oldu. Yeniçağ ile bizlerin buluşmasında elinden gelen her şeyi yaptı, sürecin mimarı oldu. Böylesine değerli bir kalemle aynı çatı altında buluşmak onur vericidir, sağ olsun... Bu süreçte her gün arayan, soran, elinden gelen desteği veren değerli büyüğüm, ağabeyim Harun Öztürk'e de ayrıca teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Kendileri en zor zamanımızda yanımızda olarak, tüm desteğini seferber ederek, güç verdi, moral verdi... Var olsun...

Dualarını esirgemeyen, kendi işinden ayrılmış gibi üzülen, arayan, mesaj atan tüm okuyucularımıza, dostlarımıza, tanıdıklarımıza ayrı ayrı şükranlarımı sunarım.

Sizlerin destekleri, dualarıyla bizler buradayız...

Türk devleti, adım adım parçalanmak, gençliği kutuplaştırılarak iç savaş ortamına sürüklenmek isteniyor. Böyle bir dönemde basına düşen görevler her zamankinden daha fazla. Özellikle Yeniçağ Gazetesi gibi yayınlarıyla, yazarlarıyla, varlığıyla tüm bu unsurların karşısında olan bir kurumda yer almak daha büyük ve daha özel bir sorumluluk.

Yapacak çok işimiz, yürüyecek çok yolumuz var.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Yazarın Diğer Yazıları