Neden herkesin morali bozuk?
Merkez Bankası ve TÜİK işbirliği ile ''Tüketici Güven Endeksi '' hazırlanıyor. Bloomberg'de piyasa için Tüketici güven endeksi hazırlıyor. Bu tür endekslerin amacı, TÜİK'in açıkladığı gibi '' Tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçülmesi'' dir.
Bu endeksler ekonomik kararlarda, yatırım kararlarında, üretim kararlarında ve hükümetlerin iktisat politikaları seçimlerinde en etkili göstergedir.
Tüketici güven endeksinde 100 güven sınırıdır. 100 üstü güveni altı ise güvensizliği gösterir.
2004 yılı Eylül ayında Bloomberg Tüketici Güven Endeksi 125.6 idi. TÜİK Güven Endeksi de 102.8 idi. Yani tüketici güven duyuyordu. Arkasından Türkiye yüksek büyüme oranları yaşadı.
2019 Eylül ayında, TÜİK Tüketici Güven Endeksi 55.8' e kadar düştü. Aynı ay Bloomberg Tüketici Güven Endeksi de 75.1 e geriledi.
Öte yandan Tüketici Güven Endeksi üç yıldır arka arkaya düşüyor. Hane halkı hem ekonomik durumun giderek kötüleştiğini; hem de kendi mali durumunun bozulduğunu söylüyor. İşsiz sayısının da artacağını düşünüyor. (Aşağıdaki tablo)
Ekonominin canlanması için üretici ve tüketicinin moralinin iyi olması gerekir. Hükümetin TÜİK verilerini iyi analiz etmesi ve önlem alması gerekir.
Tüketici endeksi ekonomi beklentileri de negatif etkiliyor. Olumsuz beklentiler de ekonomide küçülmeyi tetikliyor.
Yine TÜİK tarafından açıklanan gelir dağılımı araştırması da genel olarak hiçbir ekonomide görülmeyen bir tablo gösteriyor.
Son bir yılda maaş ve ücretlerin kullanılabilir toplam gelirden aldıkları pay azaldı. Müteşebbisin aldığı pay da azaldı. Kullanılabilir toplam gelir içinde yoksulluk oranı da yüzde 13.5'ten 13.9 a yükseldi.
Peki kimin kullanılabilir gelirden aldığı pay arttı ? Menkul kıymet ve sosyal transferlerin payı arttı. Bu sonuç; piyasaya spekülasyonun hakim olduğunu gösteriyor ve aynı zamanda finans sektörünün reel sektör aleyhine dengesiz büyümesinin ortaya çıkardığı bir sonuçtur.
Sosyal transferlerinde kullanabilir gelir içindeki payı arttı… Sosyal transferler; devletten alınan aile-çocuk yardımı, konut ve kira yardımı, yoksul hane halklarına yapılan diğer sosyal yardımlardır. Bu yardımlar eğer dengesiz yapılırsa siyasi amaçlı popülist olduğu anlaşılır.
Demek ki işçi ve memurun, serbest çalışanın, işverenin toplam kullanılabilir gelirden aldıkları pay azaldı. Popülizmden pay alanların payı arttı.
Yukarıdaki veriler devlet kurumlarının verileri. Bu verileri devlet doğru hesaplıyor, ancak neden doğru yorum yapamıyor.? İşte sorun burada.