Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

Neden cumhuriyet?

Bu hafta Cumhuriyetimizin yüzüncü yıl dönümünü kutlayacağız…

Fakat ortalığa bakarsan ne yazık ki öyle büyük bir coşku, tatlı bir telaşe ya da heyecan görülmüyor…

Özellikle devlet katında dostlar alışverişte görsün kabilinden rutin bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması yapılacak ve bu son derecede önemli gün böylece savuşturulacakmış gibi bir hava var.

Eh malum biz son 20-25 yılda hemen hemen her böyle önemli günde yatak döşek hasta olup, kutlamalara katılamayan bir devlet erkânı görmeye alıştırıldık.

Lakin şafak sökmeden hemen öncesi gecenin en karanlık saatidir sonra güneşin o ilk ışıkları zifiri karanlığı deler geçer ve aniden şafak söker gün aydınlanır ya işte tam da öyle bir andan geçiyoruz.

Görülmektedir ki devlet cumhuriyet kutlamalarına ne kadar soğuk ve mesafeliyse halk o kadar candan ve sıcak yaklaşıyor.

Aradan geçen yüz yılda Cumhuriyet halkımız tarafından çok geniş ölçüde benimsenmiş ve içselleştirilmiş görünmektedir.

Zombi gibi ortada dolanan üç beş marjinal dışında cumhuriyete karşı hilafet, saltanat veyahut da diktatörlük hevesini dile getiren yok.

Peki, neden cumhuriyet sözcüğünü kullanıyoruz?

Öncelikle bilinçli olarak yaratıldığını düşündüğüm bir kavram kargaşasını ortadan kaldırmak istiyorum CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE REPUBLIC halk egemenliğine dayalı rejimleri anlatan siyaset bilimi kavramlarıdır.

Cumhuriyet kelimesi 18. Yüzyılda Arapça kökten Osmanlıca olarak türetilmiş siyasi bir kavramdır. Arapça cumhur kökü "bir araya toplanma, topluluk oluşturma", bu kökten türeyen cumhūr ise "cemiyet, toplum, kamu" anlamına gelir.

18. yüzyıl Avrupa'sında monarşi ile yönetilmeyen Hollanda, İsviçre (ve 1789 Devrimi sonrasında Fransa) gibi ülkeleri tanımlayan Latince respublica ile Fransızca république sözcüğünün Türkçe çevirisi olarak benimsenmiştir.

Latince respublica klasik kullanımda "kamusal olan" anlamındadır. Bir topluluğa onların birleştirmek suretiyle halk olma özelliğini kazandıran, kamusal nesne anlamına gelir.

Bu kavram monarşiye karşı, halkın egemen olduğu, devlet başkanının halk tarafından seçildiği ve halk iradesince meşrulaştırıldığı yönetim şekli anlamında kullanılmıştır.

Osmanlı Devletinde cumhuriyet kavramı ilk kez 1870'li yıllarda respublica kavramını karşılayacak şekilde Genç Osmanlılar ve Mithat Paşa tarafından kullanılmıştır.

Demokrasi kavramı ise Fransızca démocratie “halk iktidarı” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca aynı anlama gelen dēmokrateía sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Eski Yunanca dêmos “halk, ahali” ve Eski Yunanca krátēs “egemen, muktedir” sözcüklerinin bileşiğidir.

Bu noktada her üç sözcüğün de halkın egemen olduğu sistemleri anlatan aynı kavramı ifade ettiği ortadadır ve lakin günümüzde cumhuriyet kavramının içi boşaltılmak, sanki eksik veyahut demokrasi karşıtı bir kavrammış gibi anlatılmak istenmektedir ki bu tamamen cumhuriyet karşıtlarının taammüden giriştiği bir algı operasyonudur.

Cumhuriyet karşıtları, bu kavram kargaşasını taammüden bilinçli olarak yaratarak Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Cumhuriyetin hak ve özgürlükler açısından eksik bir diktatörlük olduğunu, halk egemenliğinin bulunmadığını iddia etmekte ve bu yönde bir algı operasyonuna girişmeye kalkışmaktadırlar.

Bu yüzden bizler gerçeği yansıtmayan bu algı operasyonuna direnmeli, ısrarla cumhuriyet kavramına sahip çıkmalıyız yukarıda da anlattığım gibi cumhuriyet kavramının demokrasi kavramından herhangi bir eksiği gediği bulunmamaktadır.

Bu kavram kargaşasının tamamen Cumhuriyetimizin kurucuları ile kurucu değerler ve ilkeleri yıpratmaya yönelik olarak ortaya atıldığının bilincinde olarak cumhuriyet kavramına sahip çıkmamız gerekmektedir.

Bugünkü yazımı Cumhuriyet kavramının kökenine ayırdım bir sonraki yazımı ise içeriğine ayıracağım…

Yazarın Diğer Yazıları