Nasıl yaşıyorsun ey ahali?..
Terör uzantıları, gerici-bölücü örgütlenmeler, eğitimdeki karanlık çıkmazlar, özelleştirme yağması, ekonomideki kötü gidişat ve milletin büyük bölümü zamlar nedeniyle gıdaya ulaşamazken, tarımdaki sarsıntı gibi kangrenleşmiş sorunlar ne zaman bu ülkenin gündeminden düşecek acaba?..
PKK, FETÖ, IŞİD gibi terör örgütleri ile topluma terör estiren çeteler, uyuşturucu grupları ve mafya örgütlenmeleriyle silah kaçakçılarına yönelik devletin operasyonları artarken; Türkiye, iyice buhrana dönüşen sosyo ekonomik ve politik sorunların girdabında çırpınıyor, yaşam derdine düşen milletin büyük bölümü ise artık gündemi takip etmekten kaçınıyor...
Çünkü gündemin içerisinde öyle sarsıcı, öyle şaşırtıcı ve düşündürücü vakalar var ki, ısrarla dikkat çektiğimiz "Türkiye nereye gidiyor" sorusu artık "Türkiye nasıl ayakta durabiliyor" gibi paradoks içeren soruları da büyütüyor...
FETÖ operasyonlarıyla on binlerce memur devletten atılırken, diğer tarikatların çeşitli bakanlıklarda örgütlenme çabaları medyaya yansırken, dün gazetelerdeki bir haber oldukça dikkat çekiciydi;
Bir dönem Güneydoğu'da terör estiren radikal dinci Hizbullah örgütüne yakınlığıyla bilinen Peygamber Sevdalıları Platformu'nun üç üyesinin, örgütün bir zamanlar en güçlü olduğu Diyarbakır ve Batman'da öğretmenlik yaptığı ortaya çıkmış!..
Bir başka haber ise sadece Tevhid-i Tedrisat'tan uzaklaşılması, müfredat tartışmaları, yüzbinlerce okul çağındaki çocuğun eğitim dışında kalması yetmezmiş gibi; TÜİK'ün verilerine göre, Türkiye'de öğrenci sayısı artarken, öğretmen ve okul sayısı hızla düşüyormuş...
Bu arada "eğitimin karma olması zorunlu değil" sözleriyle tepki çeken Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in müfredata bir kez daha müdahale edileceğini açıklaması eğitim camiasındaki kaygıyı iyice arttırmış...
Ne olacak acaba, eğitim iyice medreselleşecek mi bu ülkede?..
Yedieminde 700 bin araç!..
Türkiye'de son yıllarda en çok tartışılan alanlardan biri de hukuk ve muhalefete göre yargının siyasallaşması...
Memleket, bir başsavcının yargıdaki rüşvet iddialarıyla ilgili HSK'ya verdiği dilekçeyi ve cumhurbaşkanının "soruşturulsun" talimatını tartışırken, yargı ile ilgili haberler yapan gazeteci Tolga Şardan'ın tutuklanması tepki çekti...
Gazetelerde Şardan'la ilgili haberin altında; Mardin'de bir iş adamına suikast davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen üç sanıktan, (tutuksuz yargılanan ikisinin) firar ettiği, birinin de çete üyesi olduğuna dikkat çekilmesi, derin bir paradoksu dışa vuruyordu...
Peki, iflasların artması ve haciz dosyalarının birikmesi de yargının bir başka sorunu olarak büyürken, özelleştirme-haciz ikilemindeki şu çarpıklığa ne demeli?..
Baksanıza; 30 yıl önceden Türkiye'nin millî kaynaklarını yağmalayan özelleştirme furyasında satılan fabrikaların yerinde rezidanslar yükselirken ve AKP iktidarı yolların, köprülerin, limanların ve santrallerin de özelleştirileceğini duyururken, ağır vergiler yüzünden araç fiyatlarının fahiş rakamlara ulaştığı bir ülkenin yediemin otoparklarında, satılabilir durumda 700 bin aracın bekletilmesi nasıl vahim bir çelişkidir?..
Zam-vergi, yoksulluk-hastalık...
Çelişki demişken bu konudaki en büyük sıkıntı ekonomideki çarpıklıkları da dışa vuruyor;
İşte Maliye Bakanı Mehmet Şimşek liranın değer kazanacağını öne sürerken, Eeuro'nun dün 30 lirayı aşması "Türkiye nereye gidiyor" sorusunu bir kez daha gündeme getirdi?..
Bu soruyu derinleştiren farklı rakamlar ise ekonomideki alarmı zirveye çıkartıyor;
Çünkü İstanbul Ticaret Odası'nın dün açıkladığı Ekim ayı verilerine göre, perakende fiyatları Eylül ayına göre 3.69, yıllık bazda ise 72.73 oranında yükselmiş...
Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin verilerine göre, Ekim ayında üretici ile market arasında en fazla fiyat farkı 7.8 katla limonda yaşanırken, tarlada 2 lira olan limonun fiyatı 16 lirayı geçmiş...
Gazetelerin dün "limon dalda kaldı, çiftçi ağaç kesiyor" şeklinde başlıklar atması da, gidişatın yönünü net biçimde gösteriyor...
İstanbul Sanayi Odası'nın Ekim ayına ilişkin anketinde, Türkiye'de 10 sektörün sadece ikisinde üretim artarken ve çoğu sektörlerde istihdamın düşmesi işsizliğin iyice kangrenleşeceğini gösterirken, yurttaşların 2024 yılında, 2023'e oranla yüzde 73,5 daha fazla vergi vereceğinin hesaplanması da vah dedirtiyor...
Peki dünkü gazetelerde, "pahalılık kasım ve aralıkta daha da artacak, milleti zor günler bekliyor" şeklindeki başlıklar sadece ekonomide mi alarm veriyor?..
Ne yazık ki yoksulluğun da tetiklediği intihar vakaları artarken, konu ile ilgili komisyonda çalışan hekimler TÜİK verilerinin, gerçek intihar oranının yüzde 26,5 altında olduğuna dikkat çekmişler...
İşsizlik, pahalılık ve giderek artan yoksulluğun toplum sağlığını nasıl bozduğu tabip odalarının verilerinde de dışa vuruyor...
İşte Türkiye'de bir yıl içerisinde 6 milyon ameliyat yapıldığına dikkat çeken tabip odalarının, "sağlıksız bir toplum haline geldik" tespiti de ahval ve şeraitin bir başka yönünü gösteriyor...
Okurların morali iyice bozulacak ama Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın "Daha önce yaptığımız Korona testlerinde 3-4 pozitif çıkarken, bu rakam 30'lara ulaştı" şeklindeki uyarısına da dikkat çekmeden geçmeyelim... O halde asıl soruyu da soralım;
"Nasıl yaşıyorsunuz, nasıl ayakta duruyorsunuz ey ahali?.."