Mustafa Kemal, Yahya Kemal, şiir ve yazı...
Tamam doğrudur Yahya Kemal'in Kurtuluş Savaşı'na yazdığı tek şiir o dörtlüktür. "Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Ya Rabbi/Senin uğrunda ölen ordu budur Ya Rabbi/Ta ki ezanlarla yükselsin müeyyed nâmın/Galib et çünkü bu son ordusudur İslam'ın"
26 Ağustos 1922 başlığını taşır bu şiir, yani Büyük Taarruz başladığında yazılmıştır.
Başka şiir yazmamıştır Yahya Kemal, yazılarıyla destek verdiği Kurtuluş Savaşı'na. İstanbul'u fetheden yeniçeriye gazel yazmıştır da, İzmir'e giren Türk süvarileri ona esin kaynağı olamamıştır nedense. Mohaç Türküsü söylemiştir, Türkçe'nin en arısı, durusu ile:
"Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik/Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı ilerle/Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle"
Evet onun aklı fikri Balkanlar, Osmanlı ve İstanbul'dadır. Anadolu'yu bilmez, Ankara'yı bile sevememiş, ısınamamıştır, "Ankara'nın en güzel tarafı İstanbul'a dönüşüdür" demiştir.
Yahya Kemal olsun, Mehmet Emin Yurdakul olsun, Kurtuluş Savaşı'nı destanlaştırmak cehdine girememişlerdir. Mehmet Emin, Kut'ül Ammare Destanı'nı yazmıştır da, Kurtuluş Savaşı'na bir destan yazamamıştır. Atatürk'ün sitemleri olmuştur bu destan yazmama ayıpları yüzünden.
Kurtuluş Savaşı'nın destanını yazmak, Kurtuluş Savaşı'nın büyük bir kısmında Sovyet Rusya'da olan Nazım Hikmet'e nasip olmuştur.
E peki tamam Yahya Kemal'i bu destansızlıktan, şiirsizlikten dolayı kınayalım, eleştirelim ama onun Atatürk'le olan ilişkilerini bilelim, Kurtuluş Savaşı'na destek verdiği gazete yazılarını da göz ardı etmeyelim, yoksa hak yeriz.
Yahya Kemal'in şiirleri ve yazıları sağlığında kitap haline gelmemiştir. Kurtuluş Savaşı yazıları, İstanbul Fetih Cemiyeti tarafından "Eğil Dağlar" adıyla kitaplaştırılmıştır. Tam 335 sayfadır. Bu kitaptaki yazıları her Türk aydını okumalıdır. Kurtuluş Savaşı, bu yazılar okunmadan yeterince anlaşılamaz.
Bu yazılar öyle yazılardır ki, Atatürk bu yazıları o büyük mücadele günlerinde kesip saklamış, zafer sonrası buluştuklarında kendisine göstermiştir.
Bu yazıların içinde "Kurdun Dişisi ve Yavruları" başlıklı birisi vardır ki, çerçeveletip duvarlara asılmalı, belleklere nakşedilmelidir.
Mustafa Kemal ve Yahya Kemal ilişkileri ve tanışıklığına da değinmem gerekir, aksi halde resim eksik kalır. Büyükelçi-yazar-şair Fuat Bayramoğlu'nun "Mustafa Kemal ve Yahya Kemal" (Atatürk Kültür Merkezi Yayınları) adlı değerli eseri bize bu konuda yeterli bilgi ve ayrıntıyı verir.
Çanakkale Savaşlarındaki olağanüstü başarılarından dolayı Mustafa Kemal'i alkışlayan, ululayan ilk kişi Yahya Kemal olmuştur. 1917 yılında ise Mustafa Kemal, Yahya Kemal'le tanışmak istemiş, Büyükada'da Splandit Palas Oteli'nde buluşmuşlardır.
19 Eylül 1922 tarihinde, yani büyük zaferin hemen ardından İstanbul Üniversitesi Ulu Gâzi'ye "Fahri Müderrislik (profesörlük)" unvanı vermiştir ve teklif Yahya Kemal'den gelmiştir.
Yahya Kemal yukarıda söz ettiğimiz yazılarının birinde "Millî Hareket bir mucize" demektedir. Keşke o mucizeye, o eşsiz şiirlerinden birini yazabilseydi... Keşke yazılarını kesip saklayan Büyük Atatürk'ün ölümüne bir şiir yazsaydı, ona bile eli gitmemiştir ne yazık ki...
Bu bağlamda artısı mı çoktur, eksisi mi, ona da siz karar veriniz....