Muhtıra ve tezkere!
Sınır ötesi operasyon için askere yetki veren tezkere bugün oylanıyor.
Oylanıyor oylanmasına da harekat ya da operasyon bahara kalacak gibi görünüyor.
Neden mi?
Tezkere karşıtı lobi ve ona yeni dahil olanlar şu argümanları sıralıyor:
1) Kandil’in yüzölçümü çok geniş. Dolayısı ile yapılacak yüzeysel bir operasyon sonuç getirmez.
2) Mevsimsel koşullar yani kış şartları da operasyona engeldir. Dolayısı ile harekat için uygun mevsim beklenmelidir.
3) Başbakan’ın resti çağrıştıran açıklamaları sonuç getirecektir. Muhtemelen önümüzdeki haftalarda PKK’dan birkaç lider yakalanıp teslim edilecektir. Bu itibarla Irak hükümeti ve peşmergelere şans verilmelidir.
4) Operasyon ya da harekat için Başbakan Erdoğan’ın ABD’ye yapacağı gezi ve Bush ile yapacağı görüşme beklenmelidir. Bu seyahat sorunun geleceği bağlamında dönüm noktası bir zaman dilimidir.
Evet tezkere istemezükçülerin argümanları bunlar.
Oysa biz tam tersini düşünenlerdeniz.
Bize göre aylardır ısrarla talep edilen tezkerenin çıkarılması zaten harekat emri anlamına gelmektedir.
Dolayısı ile de tezkere çıkar çıkmaz TSK sınırı derhal geçmeli ve ama yüzeysel, ama sınırlı operasyon derhal yapmalıdır.
Efendim bunun ne anlamı olur demeyin!
Böylesi operasyonlar zaten adam öldürmek için değil, psikolojik etki için yapılır.
Hem PKK’nın birkaç yüz militanı öldürülerek de bu örgüt yok edilemez.
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Başbuğ’un dediği gibi örgüte katılımı engelleyemedikten sonra PKK eleman sıkıntısı çekmez.
Yapılacak operasyonun birkaç anlamı olacak.
Bunlar:
1) Bölücü örgüte karşı psikolojik üstünlük kazanılacak.
2) TSK’nın inandırıcılığı ve caydırıcılığı teyid görecek, imajı yükselecek.
3) Washington’a emrivakilere boyun eğilmeyeceği mesajı verilecek.
4) Peşmergeye, ABD’ye rağmen bak biz geldik ve her zaman burada olacağız denilecek ve densizlikleri gemlenecek.
Peki tezkereye rağmen operasyon ertelenirse ne mi olacak?
1) TSK’nın imajı ve caydırıcılığı ciddi anlamda yara alacak. Tezkereye rağmen eylemsizlik TSK’nın bölgenin en güçlü ordusu imajında gedikler açacak ve PKK psikolojik bağlamda daha da güçlenecek.
2) Tezkereye suskunluk Nisan muhtırası sonrasındaki iklim ve ortamı hazırlayacak. Hatırlayacağınız gibi TSK’nın Nisan muhtırasına rağmen hem Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olmuş, hem de AKP bu muhtıra sayesinde tepki olarak yüzde 10’un üzerinde ilave oy almıştı. Eğer bugün tezkereyle beraber harekete geçilmezse PKK’nın sebep olacağı türlü tablolar örtülü olarak askere ciro edilecektir.
Sonuç olarak söyliyeceğimiz şudur:
Tezkerenin çıkması aslında vur emridir.
TSK çuval ve muhtıra olaylarındaki yıpranmışlığını yıldırım bir operasyonla telafi edebilir. Böyle bir operasyon sadece PKK’ya K.Irak ve hatta Dünya’yla karşı psikolojik üstünlük getirmeyecek ayrıca TSK’ya da moral enjekte edecektir.
Hem F-16’larla Skorsky’ler kar ve yağmurda da uçabilir.
İstikamet Kandil...Vurun, dövün, yerle yeksan edin... Başka yol yoktur...
BİLDERBERG’DEN RODOS’A...
Fehmi Koru’nun dünü ve bugünü!
Fehmi Koru’yu 80’li yılların ikinci yarısında tanıdım. Fehmi’nin o dönemdeki lakabı, komplocu Fehmi’ydi... Her olayı Mason ve Siyonistlerle irtibatlandırır, her şeyi komplo ile izah ederdi. Bilderberg, Fehmi’nin saplantısıydı. Ona göre bu toplantıya katılanlar, adeta şeytanın işbirlikçileriydi..Ve heyhat... AKP iktidarında Bilderbergliler Fehmi’yi davet ettiler. Fehmi, önceden yazdıklarını ve söylediklerini yuttu ve bu toplantıya katıldı.. Dahası, toplantıya katılalı beri Bilderberg’i hafızasından sildi ve tek bir satır bile yazmadı.. Bir başka örnek; Aydın Doğan’ın yöneticileri ile bayramda yaptığı Rodos tatili ile ilgili ürettiği komplo teorisi.. Neymiş efendim Aydın Bey, yayın politikası ile ilgili önemli kararları Rodos’da belirliyormuş ve bu çok önemliymiş... Fehmi, Rodos olayını birkaç yıldır adeta “Haçlı ayini” gibi sundu okurlarına.. Derken 3 gün önce bir haber; Fehmi, Aydın Doğan’ın davetiyle Rodos’da... Bu kadarına da pes demeyin.. Fehmi bu.. O, günlük yaşar. Fikir, idealizm, ilke, tutarlılık gibi şeyler onun için önemli değildir.. Şuraya yazıyorum; tıpkı Bilderberg gibi Fehmi’nin Aydın Doğan’la ilgili yazıları da bitecektir.. Ne kadar ilginç değil mi? Bu adam şimdi TMSF dahil olmak üzere 5 ayrı medya grubundan maaş alıyor ve ülkede boyyyük gazeteci itibarını görüyor iyi mi?
KISITLI HÜRRİYET!...
Vakit ve Mehmet Şimşek!
ABD ve İngiliz vatandaşı olan ve de CIA’ye 5 yıl tercümanlık yaptığı kaydedilen Hazineden Sorumlu Bakanımız Mehmet Şimşek’e Vakit Gazetesi tek laf olsun etmiyor. Sorarım size aynı şey AKP öncesi hükümette MHP’li bir bakan için söz konusu olsaydı Vakit Gazetesi kıyameti koparmaz mıydı? Vallahi koparırdı... Demek ki Vakit için neyin olduğu değil, kimin yaptığı önemli... Aslında bu hadise sadece Vakit Gazetesi için değil, bütün Siyasal İslam camiaları için geçerlidir. Bu camialarda istisnasız her şey, kol kırılır yen içinde kalır. Dürüstçe söyleyelim bu manada milliyetçilerle sol, bu kesimlerden çok çok daha dürüst ve tutarlıdır... AKP matbuatını izleyenler şahittir, Mehmet Şimşek’in bu vatandaşlıkları ile ilgili tek bir satır yok. Koskoca Nazlı Ilıcak bile yazamıyor.. Taha Akyol bu soruyu CNN’de Başbakan’a soramıyor... Hal ve tablo bu iken, bu kesim bir de sıkılmadan ortaya çıkıp, söz etme özgürlüğünden ve insan haklarından dem vurmaz mı, vallahi kanım donuyor.. Sizin, AKP’nin yaptığı yüzde yüz yanlış bir icraata bile, söz etme hürriyetiniz yok. Hal bu iken, hangi yüzle özgürlük cakaları atıyorsunuz! Hadi oradan tramvay özgürlükçüleri...
PEKİ KASTETTİĞİ NE...
Cudi, yargı ve Fahri Kasırga’ya çağrı!
DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Habur’da yaptığı basın toplantısında “Arkamızda Cudi var” buyurmuş.. Hasip Kaplan, kastettiğim o değil diyor ama, kastedilenin PKK ile K.Irak’lı yoldaşlar olduğu aşikar.. Anlayamadığım, Cumhuriyet Savcılarının neden harekete geçmediğidir.. Biz bu sütunda TMSF Başkanı Ertürk için, Sabah Grubunu seçim öncesinde TMSF denetimine alması AKP’ye yarar mealinde yazı yazdığımız için savcılık ifademizi bile almadan bize ceza davası açıyor ama, bir milletvekili arkamda Cudi var diyerek, belli imalarda bulunuyor ve savcılıklardan tık yok.. Söyler misiniz bu ülkede ülke bütünlüğüne laf etmek, AKP’ye laf etmekten daha mı serbesttir?.. Aynı yurtta kaldığım, aynı ranzada altlı-üstlü yattığım Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga’dan, bu dramatik tabloya derhal bir açıklama bekliyoruz..