Muhteşem’in medyaya verdiği milli(!) talimat; “Öcalan’
En başta bir daha belirteyim;
Medya kulislerinde olup-bitenleri yazmak üslubum değildir. Çok da doğru bulmam. Gazeteciliğin hem bu tarafında hem de karşı tarafında çalışmış biri olarak meslektaşlarımın farklı konjonktürlerde ne sıkıntılar çektiğine, nelere göğüs gerdiğine ne pozisyon değişikliklerine gittiklerine ve bazılarının ekmek parası uğruna nelere katlanıp nelerden vazgeçtiklerine çok yakın tanıklık ettim.
Fakaat!.. “Muhteşem”in grup toplantısında dinlediğim “Milli Gazetecilik” dersinden(!) sonra size birinci el kaynaktan aldığım bir haberi meslek namusumuz adına da aktarmak zorundayım.
İmralı tutanaklarının sızmasından sonra etrafa güya bağırıp çağıran, milliyetçiliği de ayaklar altına aldığını ilan etmiş olan “Muhteşem”in “Milli Gazetecilik” dersini (!) bir kez daha hatırlamakta fayda var;
“Bir kısım medya, 30 yıl boyunca terör karşısında nasıl gayri milli bir tutum takındıysa, bugün de aynı şekilde gayri milli tutum takınıyor. Balıkesir’de, İmralı görüşmelerini yayımlayan gazete ile ilgili ifadelerim oldu. Hiç kimse bu gayri milli yayıncılığı eleştirmiyor. Basın özgürlüğü diyenler, gitsinler İngiltere’ye, ABD’ye baksınlar. Bizdeki gibi oralarda da basın üzerinde sansür yok. Ama orada medya milli meseleler karşısında, milli bir tavır göstermeyi başarıyor. Bu ülkede 30 yıl boyunca CHP ve MHP, terör karşısında nasıl bir milli duruş sergilemediyse, o malum medya da milli duruş sergilemedi.”
Milliyetçiliği ayaklar altına alan Başbakan, ne de güzel (!)konuşmuş değil mi?
Pekii!.. Bu kulaklara hoş gelen konuşmadan önce Tayyip Erdoğan adına önemli bir isim, taraftar medya yöneticilerine teke tek ne talimat verdi biliyor musunuz?..
Sıkı durun;
“Bundan sonra gazete haber ve köşe yazılarında Abdullah Öcalan’a ‘bebek katili’, ‘katil’, ‘terörist’, ‘terörist başı’, ‘cani’, ‘eşkıya başı’, ‘eşkıya’ denmeyecek. Bu tip ve benzeri sıfatlar gazete haber ve yazılarında, televizyon yayınlarında asla kullanılmayacak. Yazı ve haberler çok sıkı denetlenecek. ‘İmralı süreci’ denmeyecek yerine ‘çözüm süreci’ veya ‘süreç’ ifadeleri kullanılacak. ‘Terörist’ veya ‘terör örgütü militanları’ denmeden sadece ‘PKK’lılar’ denilecek.”
Dahası var;
Diğer teröristler için de, “ifadelerde dikkatli olunacak. Örneğin Murat Karayılan için ’KCK yöneticisi’ denilecek”.
Aldınız mı şimdi hakiki (!) “Milli Gazetecilik” dersini?..
O zaman, taraftar medyada okuduğunuz haber ve yazıları, seyrettiğiniz yayınları dönüp bir daha gözden geçirin.
Şunu da söyleyeyim; Taraftar medyada çalıştığı halde bu olana çok içerleyen meslektaşlarım da var. Ama yalnızca içinden içerleyenleri bile(her nasılsa) bulup, tespit etmişler. Yakında bazı büyük gazetelerde “nöbet değişimi” adı altında operasyonlar olabilir.
Bir de; İmralı tutanaklarını ardından “Muhteşem”in gazete ve gazetecilerle tutuştuğu kavgaya ve daha sonra meydana gelen kavgalar zincirine de asla inanmamanızı öneririm. Çünkü; yine birinci el kaynaktan öğrendiğime göre, “Muhteşem”, tutanakların hangi gazetede yayınlanacağını önceden biliyordu. Sakın bana saf saf, “basın özgürlüğüne inandığı için müdahale etmemiştir” de demeyin!..
“Muhteşem”, “tutanakları sızdıranı da en kısa zamanda açıklarız” diye de buyurmuştu. Siyasi kulislerde konuşulanlara göre, bu sefer fatura makiniste değil “bir çaycıya” kesilecek.
Yeni anayasa yerine geyik muhabbeti...
Ömrünü süre tartışmaları ile doldurmakta olan Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu, çalışmalarını iyice tavsatmış durumda. Muhabir arkadaşlarımı devamlı komisyon haberlerine yönlendiriyorum ama her defasında “Abi, Vallahi çok ciddi bir haber yok, çıkmıyor” yanıtını alıyorum. Komisyonun mesai saatleri uzatıldı fakat bir arpa boyu bile gidilebilen yol yok. Bir üye Uzlaşma Komisyonu’nun havasını şöyle özetledi;
“Eften püften bir görüşme havasında geçiyor toplantılar. Toplantı ciddiyeti kalmadı. Görüşüyoruz ama herkes sanki dağılacakmış gibi bakıyor komisyona. Herkesin hevesi kaçtı.
AKP geçenlerde bir öneri getirdi. Diğer üç parti ” prensipte katılıyoruz ama anayasal formülasyona nasıl kavuşturulacağına hocalar karar versin “ dedi. Hocalar belirleyemedi, siyasi önerilere bırakıldı. İmralı görüşmeleri revaçta bu ara.
AKP’den Ahmet İyimaya geliyor bu ara. Mehmet Ali Şahin ile Mustafa Şentop gelmez oldu. İyimaya, diğerlerinden farklı olarak ne olursa olsun sürecin devam etmesinden yana. Zaman konusunda tehdidde bulunmuyor. Eskisi gibi partiler aman aman yaklaşmıyor. İşin tadı kaçmış gibi bir ortam var.
Geçen BDP’den Murat Bozlak geldi toplantıya (üye değil) milletvekili boşluğunu, siyasi temsil boşluğunu doldurdu. Hiç konuşmadı gitti.” Komisyona uzun süre uğramayan, ara sıra uğrayan milletvekilleri var. Uzlaşma Komisyonu’ndaki teknik-uzman ekibe göre; “artık bu iş bitti...”